Çağnur Öztürk

15 Eylül 2012

Oğlum daha dur bakalım, dün bir bugün iki

Oğlum daha dur bakalım, dün bir bugün iki, bu şehirde ilk atışta kim vurmuş ki hedefi sen vuracaksın!

Oğlum daha dur bakalım, dün bir bugün iki, bu şehirde ilk atışta kim vurmuş ki hedefi sen vuracaksın!

Kayıp Şehir’in tanıtımında geçen işte bu vurucu cümle aslında o kadar güzel özetliyor ki...

Aaah kimler kimler gelmedi ki taşı toprağı altın İstanbul diyerek, kimler kimler hayaller kurmadı ki bu şehir üzerine. İstanbul hayalleri nice romanı, filmi süsledi. Orhan Kemal eserlerinde olduğu gibi. İstanbul hayalleri üzerine en sevdiğim film Atıf Yılmaz’ın Ah güzel İstanbul’udur mesela.

Kayıp Şehir dzisinde de büyük umutlarla gelinen ama beklendiği gibi bulunmayan bir İstanbul gerçeği var. Nazan Kesal’ın ustalıkla canlandırdığı çocuklarına kol kanat geren, ayakta kalmaya, güçlü görünmeye çabalayan Meryem karakteri kızına diyor ki: ‘Televizyonda izlediğimize benzemiyor değil mi İstanbul...’ (dikkatinizi çekerim Nazan Kesal’a yapılan yaşlandırma da acayip başarılı, hemen Öyle bir geçer zaman ki’nin Cemile’sine de müdahele etsin bu ekip)

İstanbul hayallerdeki gibi çıkmıyor her zaman, öyle değil işte. Tırmalıyorsun...

 

 

 

Yeni nesil Müjde Ar; Gökçe Bahadır

 

Karadenizli bir ailenin İstanbul’a göçüyle karşı karşıyayız bu kez. Uzun zamandır bir dizide yapılan en güzel, en doğru cast. Hiçbir karakter için ah bu olmamış diyemedim. Evin futbolcu olma hayalleri kuran biraz da bu hayal için gecikmiş oğlu İrfan’ı canlandıran İlker Kaleli ile mahallenin hafif meşrep, dobra, insancıl hatunu Aysel’i canlandıran Gökçe Bahadır müthiş bir ikili olmuşlar. Gökçe Bahadır, oyunculuğunu gösterdi resmen çok beğendim.

Ahmet Muhip Dıranas’ın o meşhur Fahriye Abla şiirini getirdi aklıma. Bir nevi Müjde Ar edalarındaydı. Yeni nesil Müjde Ar denebilir.

‘Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla!

Belki de bu karakter bu şiirden esinlenlip yazılmıştır. Bahadır, bir nevi Müjde Ar edalarındaydı. Yeni nesil Müjde Ar denebilir kesinlikle.

Usta Ahmet Mekin dede rolüyle onu ne kadar özlediğimizi hatırlatıyor. Dediğim gibi cast a’dan z’ye çok başarılı. Uğur Polat muazzam. Dizideki herkes star resmen.

İstanbul’un Altınları dizisinde Haluk Bilginer’in karşısında döktüren bir oyuncu vardı hani. Taner Ölmez. O da Meryem’in oğullarından, ilk bölümde biraz silik kalmış ama ne kadar yetenekli olduğunu çok iyi biliyorum dizinin eski bölümlerini izlemenizi tavsiye ederim. Nik Xhelilaj, kameraya çok yakışıyor ama sanırım dil sorunu olduğundan dublaj yapıldığı belli oluyor.

Türkiye’nin son on yılını anlatma amacında olan dizinini senaryo ekibinden daha önce de bahsetmiştim. Yıldırım Türker, Murat Uyurkulak, Hakan Bıçakcı, Leyla Olça. Dizide çok iyi gözlemler vardı. İstanbul’un kozmopolitliğini, karmaşasını, kavgasını, mücadelesini anlatan... çok iyi ince düşünülmüş bir senaryo kesinlikle. Bir İstanbul dramı...

Kayıp Şehir, castı, müzikleri, star oyuncuları, oyunculukları, samimiyeti ile hayatın gerçeklerini şaaak diye yüzümüze çarpacak harika bir iş.