Emin Çağlar, yeni nesilin öne çıkan spor spikerlerinden, benim de iletişim fakültesinden sınıf arkadaşım. Tüm objektifliğimle onu çok başarılı bulduğumu söylemeliyim: Emin’in geleceğe dair net hedefleri var.
Habertürk spor spikeri Emin Çağlar, “Beşiktaşlı olduğumu söylemekten çekinmiyorum” diyor...
Spor spikerliğine ilk adımın nasıl oldu?
İdealimdi. Üniversite bölüm tercihlerinde sadece radyo-tv-sinema yazan biriydim. Bilinçli tercihler, doğru zamanlarda doğru insanları da karşıma çıkarınca hiç düşünmeden “Spor medyası sektörü benim hayatımı yansıtan en doğru alan” dedim. İzmir TV 2001’de yeni bir yapılanma içine girmişti, ben de kaset taşıma, montaj, muhabirlik, seslendirme, maç anlatımıyla stajyerlik günlerime adım attım. Daha sonra CNN Türk Spor Servisi’nde daha profesyonel staj şansı yakaladım. Tek hedefim kendimi ispatlamaktı. Staj sonunda bu işi isteyen benim gibi spor aşığı birisine “Seninle çalışmak istiyoruz” teklifi gelince, mutluluğumu tahmin edemezsin. Kanal 1, D Spor, Radyo Spor ve Habertürk de diğer çalıştığım kurumlar oldu.
Spor spikeri hangi takımı tuttuğunu, rengini belli etmemeli mi?
Belki de tarafsızlık ilkesine sonuna kadar bağlı olunması gereken mesleklerin başında geliyor spor spikerliği. Rengini belli etmemek duygusu artık çok zor bence. Meslek ahlakı olarak doğru gelmeyebilir ama Beşiktaşlı olduğumu söylemekten çekinmiyorum.
Maç anlatmak da isterim diyor musun?
Nasıl demem? Soruyu duyduğumda bile heyecanlandım. Daha önce bu fırsat karşıma çıktı ama kurum içi ilişkiler nedeniyle gerçekleşmedi. Egosu olan biri değilim, mütevazı olmama karşın ileride Türkiye’nin maç seslerinden biri olacağım.
Televizyonlarımızda futbol programlarına baktığında en çok neleri eleştiriyorsun, sence eksik ne, fazla ne? Yorumcuları nasıl gözlemliyorsun?
Sorunun ne olduğuna dair net tespit çok zor. İzleyicinin ne istediği dikkate alınmıyor ama alınıyorsa da, ben o kategoride değilim. “Sektörün içindesin, yayınlarını neden bu yönde yapmıyorsun?” diye soracaksın. O zaman da karşımıza reyting canavarı çıkıyor. Altı ay boyunca hafta sonları reyting üzerine, hafta içi de sporun sportif ruhunu yansıtan ‘Sportif’ isimli bir program hazırlayıp sundum. “Hangisi seni daha çok heyecanlandırdı?” sorusuna yanıtım tartışmasız ‘Sportif’ olur. Maç sonlarında artık bağıran çağıran, hakaret eden, küfür boyutunda kelimeler sarf eden yayınları ve yayıncıları izlemiyorum. TRT TÜRK’te ‘Futbol Hayattır’ isimli program bana daha çok hitap ediyor.
Habertürk ekranında Simge Fıstıkoğlu ile Ümit Özat arasında bir tartışma olmuştu, kadınlar ve futbol üzerine. Sen ne düşünüyorsun?
Simge Fıstıkoğlu’yla bir yıl birlikte çalıştım, müdürümdü. Futbol üstüne programlar yaptı, editörlük desteği verdik. Anlaşamadığımız konular tabii ki oldu ama hiçbir zaman Simge’nin veya bir kadının futbol bilgisini sorgulamadım. Simge Fıstıkoğlu ile Ümit Özat arasındaki tartışmada asıl sorun kesinlikle üsluptu. Ve bu Ümit Özat’ı haksız konuma getirdi. Kadınların erkekler kadar futboldan anlamadıkları eleştirisine çok az katılıyorum ama bu, futbol programları yapamayacakları anlamına gelmiyor.