Bülent Vardar

02 Haziran 2019

Adaletsiz bir dünyanın kurbanı ve celladı: Ma

MA çağdaş gerilim sinemasının iyi bir örneği olarak kabul edilebilir. Aynı zamanda oyuncu da olan yönetmen Tate Taylor, Salt Amerika için değil, ortalama özgürlüklerin olduğu her ülkede geçerli olabilecek bir olay örgüsünü anlatıyor

Geçmişimiz geleceğimizi  belirlerler mi? Yanıtı hem evet hem de hayır olabilecek bir soru bu. Çocukluk yılları bir an önce aşılmak istense de, bazen unutulası anılara gebedir. Sue Ann’ın (Octavia Spencer), ortaokul yıllarında beyaz arkadaşlarının acımasız aşağılamalarını ömrü boyunca unutamaması gibi… Çocukların adaleti yoktur ve belli yaş dönemlerinde birbirlerine karşı çok acımasız davranabilirler. Sue Ann’in arkadaşı Ben (Luke Evans), ondan hoşlanıyor gibi davranarak, onu cinsel tatmin aracı olarak kullanmış ve tüm sınıf arkadaşlarıyla, onunla fütursuzca alay etmiştir.

Maggie (Diane Silvers) ve annesi Erica (Juliette Lewis) Ohio’ya yeni taşınmışlardır. Aslında Erica’nın çocukluğu, Ohio’da geçmiş ve liseyi de burada okumuştur. Maggie, yeni girdiği ortamda annesi onaylamasa da diğer çocuklarla arkadaşlık kurabilmek ve hoşlandığı Andy’ye (Corey Fogelmanis) yakın olmak için onların isteklerine hayır diyemez. Bunların başında ise, büyüme sancısındaki gençlerin özgürlük arayışları ve alkol kullanma istekleri gelir. Yaşları uygun olmadığı için yolda tanıştıkları ve veterinerde çalışan Sue Ann’dan yardım isterler. Aralarında gelişen arkadaşca! ilişkiyle Sue Ann, evinin bodrum katında içkili araba kullanmaktan kaçınmaları için çocuklara eğlenmelerini teklif eder. Ama bazı kuralları vardır: Çocukların biri ayık kalacaktır, küfretmeyecekler ve asla üst kata çıkmayacaklardır. Onlardan kendisine “MA” demelerini de ister. Fakat çocukların bilmedikleri Sue’nun, ebeveynleriyle olan hesabıdır…

İlk gençlik yıllarında yaşadığı travmanın izlerini atlatamamış, psikiyatrik açıdan hastalanmış Sue Ann karakteriyle karşımıza çıkıyor Oskar ödüllü Octavio Spencer MA’da. Spencer, Alabama’da 7 çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak doğar. Auburn Üniversitesi’nden Temel Bilimler (Liberal Arts) diploması alır. Bir gün sinema endüstrisinde çalışacabileceğini düşünse de oyunculuğu hayal bile etmemiştir. Spencer için herşey, övgüye değer filmlerin yönetmeni Joel Schumacher’in, “Öldürme Zamanı” (A Time to Kill-1996) filminde, Sandra Bullock’ın canlandırdığı Ellen Roark’ın hemşiresi olarak yer almasıyla değişir…

Bu süreç Octavio Spencer’ı, üç kez de Oskar adaylığına taşır (The Shape of Water-2017/ Hidden Figures-2016/ The Help-2011). Yönetmenliğini yine Tate Taylor’ın yaptığı “Duyguların Rengi” (The Help-2011) ile  En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oskarını alır. Değişik karekterleri yansıtmak açısından Spencer, başarılı bir oyuncu. Gizli Sayılar’da (Hidden Figures) ırkçılığa uğrayan zenci NASA araştırmacısını; Suyun Sesi’nde (The Shape of Water) gizli bir Amerikan birimindeki temizlik işçisini; Duyguların Rengin’de (The Help) ırkçı ayrımlara maruz kalan hizmetçiyi; MA’da ise yaşadığı kötü çocukluk yılları nedeniyle seri katile dönüşen orta yaşlı kadını başarıyla canlandırdı.

MA çağdaş gerilim sinemasının iyi bir örneği olarak kabul edilebilir. Aynı zamanda oyuncu da olan yönetmen Tate Taylor, Salt Amerika için değil, ortalama özgürlüklerin olduğu her ülkede geçerli olabilecek bir olay örgüsünü anlatıyor. Çocukluktan gençliğe sıçrama, oradan da yetişkinliğe geçme isteği çok arzulanan ama sancılı da olan bir süreçtir. Tıpkı MA’daki gençlerin klasik ebeveyn çatışmaları ve özgürlük arayışları gibi…

Taylor, taşranın boğucu ortamında çıkış arayan çocuklar ve yetişkinlerin günlük mücadelelerini yansıtarak filmini geliştiriyor ve seyircide de gerilimin dozunu aşama aşama yükseltiyor. Taylor’ın başarısında öncelikle oyuncu seçiminin rolü var. Öyküyü başarıyla destekleyen atmosfer, Taylor’ın anlatımını zenginleştiriyor. Diğer yandan Sue Ann’in intikam alma sürecinde ilk öldürdüğü eski okul arkadaşı Mercedes ve yanında çalıştığı veteriner,  yönetmen tarafından bir daha hatırlanmıyor ve bir zaaf yaratıyor.

Aslında biçim açısından yeni şeyler söylemeyen, içerik olarak ise ana akım sinemanın önemli türlerinden gerilim sinemasının unsurlarını başarıyla yansıtabilen bir örnek olduğu söylenebilir MA’nın. Bu tarz filmlerin tüm türlerini klişe sayılabilecek şekilde yansıtsa da, çocuk sahibi ebeveynlerin, kendi büyüme dönemlerini de düşünerek çocuklarına daha anlayışla ve olgunlukla yaklaşabilmeleri açısından da katkı sağlayıcı boyutlar içerdiği eklenebilir bu Octavio Spencer resitalinin…