Barış Soydan

26 Mart 2021

Doların 6,50'ye ineceğine inanan yabancılar nasıl yanıldı, vatandaş nasıl bildi?

"Ağbal'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan nezdindeki kredibilitesinin sonsuz olmadığını, iznin bir seferlik olduğunu düşünüyorum" derken benim aklımda Murat Çetinkaya vardı… Tarih tekerrürden ibaretti

"8.50'den dolar alanlar uyarılara kulak vermeyerek yanlış yaptı. 'Dolar artık yükselmez' diyenlere inanıp ikinci yanlışı yapmasalar bari."

Geçen cuma görevden alınan Merkez Bankası Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın bu göreve yeni atandığı kasım ayında böyle yazmıştım. Piyasada püfür püfür iyimserlik rüzgarları esiyordu. İngiliz bankası HSBC "Dolar 6,50'ye inecek", Fransız bankası Societe Generale "Dolar 6,20 TL'ye düşecek" diye rapor yazmıştı. Yerli yatırım uzmanlarının bazıları da onlarla aynı fikirdeydi. Ne de olsa yeni başkan Naci Ağbal sıkı para politikasına (yani yüksek faize) uzun süre devam edileceği sözünü vermişti. Enflasyon düşerken faizler sabit kalınca TL'de çok cazip bir getiri ortaya çıkacaktı. Güzel kokular salan çiçeğe üşüşen arılar gibi dünyadaki sıcak para yatırımcıları da TL'deki reel faize üşüşecek, bu da doların daha da düşmesine yol açacaktı. O nedenle (onlara inanacak olursak) 8,50'den dolar alanların ellerindeki dövizi bir an önce satması gerekiyordu…

Vatandaş buna inanmadı. Dolar 7 TL'nin altını gördüğü halde döviz mevduatları azalmadı; 235 milyar doların üzerinde, rekor seviyelerde kaldı. Aradan dört ay geçti… Ve Naci Ağbal görevden alındı, dolar yeniden 8,50 kapısına dayandı! Yabancı yatırımcı değil vatandaş haklı çıktı.

Dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun analistlerin çalıştığı uluslararası yatırım bankaları nasıl yanıldı, Ayşe Teyze ve Ali Rıza Amca nasıl bildi?

Çünkü bu ülkede AKP ile bir ömür geçirdik! 19 yılda huylarını, sularını ezberledik. Naci Ağbal'ın para politikasının dikiş tutmayacağını, Erdoğan'ın ona çok fazla tahammül etmeyeceğini biliyorduk. Bu her halinden belliydi.

Nereden belliydi? Mesela 2018'deki Rahip Brunson krizinden sonra faizi 625 baz puan artıran dönemin Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'ya çok değil üç-dört ay sonra (2019 başında), "Faizi indir" talimatı gitmesinden belliydi. Buna direnen Çetinkaya'nın 2019 Temmuz'unda görevden alınmasından belliydi. Erdoğan'ın, Çetinkaya'yı görevden almasını, "Sözümüzü dinlemiyordu adam" diye izah etmesinden belliydi. Kasım ayındaki yazımda, "Ağbal'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan nezdindeki kredibilitesinin sonsuz olmadığını, iznin bir seferlik olduğunu düşünüyorum" derken benim aklımda Murat Çetinkaya vardı… Tarih tekerrürden ibaretti.

Ayrıca burası bir İskandinav ülkesi değil, bir Orta Doğu ülkesiydi. Kucağımızda her an patlamaya hazır tonla diplomatik kriz vardı. S-400'ler ya da Halkbank davası için Amerika'yla, Akdeniz'de sondaj için Avrupa'yla, Suriye için Rusya'yla birbirimize girmemiz bir kıvılcıma bakardı. Ondan sonra gelsin piyasada panik, dolarda deprem, borsada çöküş… Biz bu filmi çok görmüştük.

Doların, piyasanın istikrar kazanması için Merkez Bankası başkanının değil iktidarın değişmesi gerekiyordu. Bir çiçekle bahar gelmeyecekti.

Ey Ayşe Teyze, ey Ali Rıza Amca... "Dolar 6,50'ye inecek" diyenlere inanmayarak, 8,50'den aldığınız dolarları satmayıp bekleyerek haklı çıktınız. Ama laf aramızda, YouTube'de "Dolar 10-11 TL olacak!" diye üfürenlere inanıp 8,50'den dolar alarak büyük bir yanlış yapmıştınız. Bu artık bir ders olsun, bundan sonra gaza gelip trene en son vagondan, doların, borsanın (Yatırım yapacağınız şey her neyse) en tepe seviyesinden atlamayın. İlk vagonları kaçırdıysanız, bırakın tren kaçsın.