Sene miladi 2014, hicri 1435 idi. İstanbul nam şehrin sefih Bizans kafirinin elinden kurtarılıp fethedilişinin 561. sene-i devriyesi münasebeti ile Recep Tayyip Han, İstanbul’da Yahya Kamal Beyatlı Kültür Merkezi salonunu dolduran haziruna hitap etti.
Aldı Recep Tayip Han:
“Bu anlamlı günde şu noktaya özelliktle dikkatinizi çekmek istiyorum. Fetih, asla ve asla işgal değildir. Zorla almak değildir. Gasp etmek hiç değildir. Fetih acımaktır; engelleri ortadan kaldırmaktır. Fetih hem kapılardaki, hem gönüllerdeki mühürleri ve kilitleri kırıp atmaktır. Fetih surları aşmak değil, gönüllere ulaşmaktır…. İstanbul, fetihe mazhar olmuş bir şehirdir. Önce dualarla kuşatılmış, köhne kapılardaki köhne kilitler kırılmıştır. İstanbul teslim alınan bir şehir hiçbir zaman olmadı. Fetih kavramının içini boşaltmak için, onu farklı manalarda göstermek için her şeyi yapmak istediler. Fetihi işgal gibi göstermek istediler. Değersizleştirmek istediler. İşte biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Bizim olan, bize ait olan, çok derin anlamlar ihtiva eden Fetih ve Fatih ruhunun örselenmesine asla müsaade etmeyeceğiz….. Fetih, ekmeğini yoksulla paylaşmaktır. Yetimin başını okşamaktır. Fetih, adalettir. Zulüm kilidini kırmak ve parçalamaktır. Medeniyet fetihle mümkün olur. Fetih varsa medeniyet vardır, Fatih varsa medeniyet vardır. Kardeşlerim, kalem kılıcı keser. Fetih, kalemin kılıçtan üstün olduğunu anlamaktır. Kapıları da kalemle, kelâmla açabilmektir. İstanbul fethedilmiştir; dikkat edin işgal edilmemiş, fethedilmiştir. Toprak fetih sayesinde dostlukla, dayanışmayla buluşmuştur.."
Sene miladi 2014, hicri 1435 idi. Recep Tayyip Han’ın fetih nutkunun üstünden bir gün ve bir gece geçmiş idi. Aydın Engin nam sefil gazetecinin yazı günü olmadığı halde parmakları karıncalandı ve bilgisayar denen gâvur icadı aletin tuşlarına dokunmaya başladı.
Aldı Aydın Engin:
“Fatih Sultan Mehmet Han tarafından fethe mazhar kılınmış İstanbul nam şehir yine büyük ve melun bir tehlikenin eşiğindedir. Kendilerine “gezici” olarak tarif eden lakin asla gezici olmayıp, Taksim meydanı ve Tayyip Erdoğan Han’a ait mutasavver AVM arsası üstünde kalıcı olmaya yeltenen imandan nasipsiz şer ve küfür kuvvetleri, miladi 2013, hicri 1434 senesinin yazbaşında tarihe “Gezi direnişi” olarak kaydedilen isyanın birinci sene-i devriyesi münasebetiyle yeniden kalkışma temayülleri göstermekte; miladi 2014 senesinin 31 Mayıs günü “Yine Taksim Meydanındayız” meyanında beyanatlar vermektedirler. Şehr-i İstanbul’u müdafaasız ve sahipsiz zanneden bu gafillere karşı Recep Tayyip Han 25 bin polis-askerini şehrin hassas noktalarına yerleştirmiş; dahili düşmanlarla harp ederken kullanılan TOMA nam tekerlekli aygıtlardan 50 tanesini mebzul miktarda tazyikli su ile muharebeye hazır hale getirmiş; ayrıca kâfi hatta aşırı miktarda biber gazı temin etmiştir. Hasılı Taksim meydanınave AVM arsasına müteveccih muhtemel bir kâfir hücumu ve istila teşebbüsüne karşı lüzumlu tedbirler fazlası ile alınmıştır. Recep Tayyip Han’ın şehr-i İstanbul’da mukim kulları müsterih olmalı ve mışıl mışıl uyumalıdırlar…”
* * *
Sefil gazeteci Aydın Engin’in yazısını okuyan fesat ruhlu “bağzı” T24 okurları verilen izahattan tatmin olmadılar ve sual ettiler:
Aldı “bağzı” T24 okurları:
“Ey gazeteci, buraya kadar yazdıklarından başımıza bugün neler geleceğini pek anlayamadık. Laf ebeliğini, Osmanlıca lügat paralama ukalalığını bırak da bize onu söyle…”
Bu sual manasızdır ve kasıt ihtiva etmektedir. Zira Recep Tayyip Han, iki gün evvelki nutkunda suali bizzat cevaplamıştı:
Yine aldı Recep Tayyip Han:
“…İşte fetih budur kardeşlerim. Fetih, ekmeğini yoksulla paylaşmaktır. Yetimin başını okşamaktır. Fetih, adalettir. Fetih, insana saygıdır. Yaradana yaratandan ötürü hoşgörüdür…
Anlaşılmıştır sanırım.
Bugün başınız okşanacak; polis-askerlere dağıtılan kumanya sizlerle paylaşılacak, TOMA suyu saygıyla sıkılacak, biber gazında hoşgörü asla esirgenmeyecektir… …
Tamam mı?
Haydi şimdi dağılın…