Aydın Engin

09 Nisan 2013

Köy, Kasaba ve CHP

CHP’nin namlı milletvekillerinden Muharrem İnce'nin yalancısıyım. İnce dün Silivri'de Mahkeme Başkanına 'Burada 40 tane milletvekili ayakta duruyor' diye bağırdı

CHP’nin namlı milletvekillerinden Muharrem İnce’nin yalancısıyım. İnce dün Silivri’de Mahkeme Başkanına  “Burada 40 tane milletvekili ayakta duruyor” diye bağırdı.

Milletvekillerinin (aslında insanların, canlıların) tane ile sayılmaması gerektiğini biliyorum ama  o kadar kusur CHP’nin bu sıkı milliyetçi milletvekilinde bulunur diyelim.

Çünkü durum çok daha  anlamlı, sorun çok daha derin:  İşçi Partisi’nin “Ergenekon’dan çıkıyoruz, 8 Nisan’da Silivri’ye gidiyoruz” çağrısının kuyruğuna takılmış 40 CHP milletvekili; CHP Meclis grubunun hemen hemen üçte biri “Ergenekon’dan yola çıkıp” Silivri’yi fethe gitmiş…

O 40 milletvekilinin ve bir kaçı  istisna geri kalanların ülkenin en yakıcı sorununda ne önerdiğini bilmiyoruz ve beliren barış umudunun kalıcı ve daha kapsamlı bir çözüme evrilmesi için ne gibi bir katkıları olduğunu, olacağını bilmiyoruz.

Daha vahimi barışçıl bir çözümden yana olup olmadıklarını bilmiyoruz.

Kuşkusuz bu “Bilmiyoruz” CHP’nin milliyetçi kanadında yer alan, İP’nin kuyruğunda siyaset yapmayı bile içine sindirebilen kesimini içermiyor. Ama CHP’de milletvekili ya da parti meclisi üyesi ya da  il, ilçe yönetiminde görev üstlenmiş ve kendilerini sosyal demokrat olarak tanımlayan ve milliyetçiliği reddedenleri içeriyor. Siyasette “Valla billa ben sosyal demokratım…Valla billa biz milliyetçi önyargılardan uzak, Kürdüyle, Türküyle bütün halkı kucaklayan bir barıştan ve çözümden yanayız” demenin anlamı pek cılızdır ve inandırıcılığı daha da cılızdır.

Adama “Lafı bırakın bu konuda partili birey olarak, milletvekili olarak, yönetici olarak ve daha da önemlisi parti olarak ne yaptınız. Ne yapıyorsunuz, rne yapacaksınız ve nasıl yapacaksınız. Somut önerileriniz nedir” diye sorarlar ve bu somut soruya somut bir cevap beklerler…

Bugünkü CHP’de galiba bu cevabı boş yere beklerler..

Çünkü yok.

Parti içinde milliyetçi, hatta kimileri ırkçı kesimde yer almayan ve kendini sosyal demokrat olarak tanımlayanlar seslerini çıkarmadan, parti içindeki cazgırların karşısına dikilmeden kerameti kendinden menkul bir ilericilik ve solculuk iddiasını ha bire tekrarlıyorlar ve tekrarlayınca  partili olarak üstlerine düşeni yaptıklarına inanıyorlar…

Onlara ilişkin aşağıda özetini aktaracağım değerlendirme  geçtiğimiz hafta sonu dinlediğim, saygın bir Kürt kadın siyasetçiden:

- Parti içinde kalarak CHP’nin tutucu. milliyetçi çizgisini meşrulaştırıyorlar. CHP’ye yönelen eleştirileri boşa çıkarmak isteyenlerin, “Ama bakın şöyle şöyle düşünen kişiler de var bu partide” mazeretinin ardına saklanabilmelerine varlıklarıyla, ses yükseltmeden parti içinde kalarak fırsat veriyorlar…

Bui kadar kısa, bu kadar yalın ve bu kadar açık.

Buna ne ekleyeyim ve niye ekleyeyim ki ?

*    *    *

Kısa süre sonra açıklanacağını umduğum ve kesinlikle güvenilir bulduğum bir kamuoyu araştırması sonuçlarına göre CHP’nin şu günlerde ilk ve ürkek adımları atılan barış sürecine  katkıda bulunmasını ve bu katkıyı aktif bir siyasal tavırla göstermesini isteyenlerin parti tabanındaki oranı yüzde 50’nin üstünde. Asla katkıda bulunmamasını isteyenler ise yüzde 20’nin altında…

Yani CHP’nin tepesindekilerin tavrıyla  köy ve kasabadaki CHP’lilerin tavrı arasındaki uçurum gitgide derinleşiyor.

Bu da “Bu CHP’den ne köy olur, ne kasaba” yargısına gitgide daha çok haklılık kazandırıyor…