Aydın Engin

09 Eylül 2010

Kendini Aydın Sanan Enteller...

Bu kişisel bir yazı. Yahut hemen hemen kişisel bir yazı...

Bu kişisel bir yazı. 
Yahut hemen hemen kişisel bir yazı.
Sorun şu: Tamamen rastlantı ama dün  gelen e-mektuplardan dördünde de bu Tırmık’ın başlığına oturttuğum niteleme vardı: Kendini aydın sanan  enteller.
Biri adını sanını, mail adresini, hatta  ve nedense telefon numarasını da yazan bir emekli albaydan geliyordu. Yazdığına bakılırsa güneydeki ilçelerden birinde ADD başkanlığı filan da yapmış. Adını, kimlik bilgilerini saklamadan yazması elbette uygar bir tutum. Ama “uygarca” tutum o noktada bitmiş. Emekli albay “Senin gibi kendini aydın sayan enteller” diye başlıyor ve tabii konuyu referanduma getirip “Şeriat uygun adım geliyor ve senin gibi enteller de davulla tempo tutup şeriat marşları söylüyorsunuz. Buna dünyanın her yerinde ihanet denir” diye devam ediyor.
Uzun e-mektubun tümünü aktaramam. Gerek de yok. Zaten devamı bu minval üzere gidiyor...
Bir başkası “Gerçek aydınların referandumda ‘hayır’ diye haykırması gerekir, ama senin gibi liboş enteller...” diye başlamış ve o da o minval üzere sürüp gidiyor ve “entel” sözcüğü bıkıp usanmadan defalarca yineleniyor.
Bir başkası...
Anladınız. Uzatmama gerek yok. Hepsi de şehvetle, evet şehvetle “entel” sözcüğüne vurgu yapıyor; benim gibilerin aydın değil entel olduğunu altını çize çize yineliyor...
Hani tanımasam, birbirlerinden kopya çekmişler diyeceğim. Kendilerinden farklı düşünenlere kaş çatıp, parmak sallıyor, el ve söz birliği edip aynı nitelemeyi kullanıyorlar: Kendini aydın sanan enteller !..

Ortak konuları da referandum ve referandumda kullanılacak oy...   
Referandumda kimin ne oy kullanacağıyla ilgilenmediğim ve önemsemediğim gibi, bencileyin “evet” de karar kılmışların sözcüsü filan da değilim. Ama kendi adıma söyleyecek bir çift sözüm var.
O yüzden bu yazı, kişisel bir yazı...
*    *    *
Talihsizliğim adımdan başlıyor. 
"Aydın", yalnız ilkbaharda portakal çiçeği, sonbaharda kuru incir kokan bir Ege kentinin adı değil; aynı zaman da Osmanlıcadaki "münevver"in, Avrupa dillerindeki "entellektüel"in arı dildeki karşılığı. 
Ne zaman "Kendini aydın sanan bir takım enteller" tekerlemesini  görsem irkiliyorum.  Anlaşılan "entel" olumsuz bir niteleme. "Tam bir entellektüel olamamış" anlamına filan gelse gerek. Yani yarım aydın.
"Kendini aydın sanan enteller" diye başlayan cümleleri böylesine bol ve böylesine pervasız kullananlar "kendilerini" nasıl tanımlıyorlar tabii bilemem. Bu küçümseme içeren sözlerine bakınca, "Hamdolsun biz aydın maydın, entel, entellektüel filan değiliz" mi demek istiyorlar; yoksa "Sizler yarım aydın, biz tam aydın; siz entel, biz entellektüeliz" mi demeye getiriyorlar bir türlü çıkaramıyorum...
Ama niye böyle dediklerini çıkarmakta zorlanmıyorum. Besbelli. Düşünce zaptiyeleri kendilerinden farklı düşünenlere yaşam hakkı tanımamaya kararlı.
"Ermeni sorunu" üstüne onlardan farklı düşünüyorsun ve bunu açıklıyor musun os'saat "Kendini aydın sanan entel" olup çıkıyorsun.
Sen misin, milliyetçiliğe "ama"sız, "fakat"sız, "lakin"siz karşı çıkan...
Sen misin, insan haklarından söz eden, yurttaşlık hakkına ve sorumluluklarına vurgu yapan...
Sen misin, Kopenhag ölçütlerini benimseyen ve savunan...
Sen misin, "Kıbrıs'ın geleceğine Kıbrıslılar karar vermelidir" diyen...
Sen misin, Susurluk'un izini "derin"lerde arayıp devleti sorgulayan...
Sen misin “12 Eylül Anayasasında bir çentik, küçük bir çentik bile açılsa iyidir” diyen...
Sen misin...
*   *   *
Buyrun, cevap veriyorum: 
Benim!..
Kendimi aydın filan da sanmıyorum. Ben Aydın'ım.
İnanmazsanız, gelin nüfus kağıdıma bakın. Orada "aydın"yazıyor. 
Sizinkilerde ise yazmıyor...