21 Eylül 2011
Gözünden Kaçanlar İçin...
İnatçı mı inatçı, inandığı davanın peşini bırakmamakta kararlı bir grup...
İnatçı mı inatçı, inandığı davanın peşini bırakmamakta kararlı bir grup var: Hrant’ın Arkadaşları...
Hrant’ın katili tetikçinin ve onun çetesinin öteki üyelerinin yargılandığı ve Hrant’ın asıl katillerinin yargılanmadığı davanın son duruşmasından önce kamuoyunun ilgisini bir kez daha (son kez değil ama) bu cinayetin üstüne çekmek için yaratıcı bir eylem düzenlediler. Başbakana seslenen bir mektup yazdılar ve ülkenin ulusalcılık-milliyetçilik batağına düşmemiş hemen bütün köşe yazarlarından köşelerini bir günlüğüne kendilerine bırakmalarını ve mektubu tam metin yayınlamalarını istediler. Zaten mektup içeriğiyle de, üslubuyla da pek çok köşe yazarını kıskandıracak yetkinlikte ve kalitede idi. Pek çok meslektaşım köşelerini bir gün o mektuba terkettiler.
Aslında bu yaratıcı etkinliği düzenleyenler mektubun Hrant’ın doğum günü olan 15 Eylül günü ile son duruşmanın yapılacağı 19 Eylül günleri arasındaki günlerden birinde yayınlanmasını dilemişlerdi. Ama kimi meslektaşlar (Merhaba Hasan Cemal, merhaba Ali Bayramoğlu) ellerini çabuk tuttular. Daha 14 Eylül’de mektubu yayınlayıverdiler. Elini çabuk tutanlar kervanına Doğan Akın da katıldı ve 14 Eylül günü T24’de mektubu haber formatında yayınladı.
Benim de içimde ukde kaldı.
Eğer dün Almanya’da sadık bir T24 okuru ile telefonda görüşürken Hrant’ın avukatlarının, manhkemenin davayı sadece üç beş tetikçi zavallı ile sınırlandırma eğilimini protesto eden avukatların duruşma salonunu terketmeleri üstüne konuşurken, o okurun Hrant’ın Arkadaşları’nın mektubundan haberi olmadığını farketmeseydim ve yurtdıyında yaşayan tanıdıklar arasında kısa ve hızlı bir telefon anketi yapıp okumayan pek çok kişi olduğunu saptamasaydım artık bir de ben yayınlamazdım.
Yani Hrant’ın Arkadaşları’nın mektubu gözden kaçıranlar için bu kez de Tırmık’ta yer alıyor.
Buyrun.
* * *
15 Eylül, Hrant Dink’in doğum günü. Yaşasaydı, 57 yaşına basacaktı. Böyle bir günde, “Hrant’ın arkadaşları” olarak Başbakan Erdoğan’a bir mektup yazdık.
Sayın Başbakan,
Arkadaşımız Hrant Dink’i öldürdüler.
Beşinci yılına yaklaşan adalet arayışımız kadük kalmıştır.
Dilekçe verdiğimiz topyekün devlet, kendini katile yakın gördü.
Zaten; katil, polis, bayrak ve muzaffer gülümseme kahramanlık posterinde poz vermişti.
Bir türlü ilamını malum edemediğiniz o kalabalık güruh, elbirliği ile kıstırmışlar, hain pusuda kurşun sıkmışlar, kaçmışlar, saklanmışlardı.
Şikâyetçiyiz.
“Adalet, namus sözümdür” diye ölü evinde ant içtiğiniz halde, Hrant Dink’i işaret parmağıyla gösterip “Bunu” diyen yardımcınızı “Meclis Başkanı”, resmi makamda adamları resmen, “Yakarız canını bak” diyen valinizi vekil, emanet edilen canı kollamayan Emniyet Müdürü’nüzü vali, 17 yaşındaki O.S.’yi kocaman Ogün Samast ettiniz.
Kan adaletle susar, şikâyetçiyiz.
İsim verdik soruşturun diye, İçişleri Bakanı’nız, olmaz onlar bizim çocuklar dedi.
Dışişleri Bakanı’nız AİHM savunmasında bu toprakların yiğit evladına Nazi dedi.
Çevik kuvvetleriniz Rakel Dink önlerinden geçerken katillere yazılan methiye türkülerini mırıldanarak Beşiktaş Adliyesi’nde koro yapıverdiler.
Katillerimizi adalet evine getiren jandarma, cezaevi aracına “Ya sev ya terk et” diye yapıştırma asmıştı.
Sayın Başbakan,
Nedir daha derine inmeyi engelleyen o “büyük kasabanın sırrı”?
Azınlıklardan gasp edilenin birazını geri vermeniz sebebiyle seslendirdiğiniz nutukta, “Bu ülkede hiç kimse ruh tedirginliğiyle yaşamayacak artık” diyordunuz Hrant’ın veda mektubuna atfen...
İnanın, tedirginliğimiz her zamankinden büyüktür.
Sayın Başbakan,
Mala gelenin telafisi bulunur.
Cana gelene de davranınız.
Anadolu toprağından Hrant Dink’in payına bir metrekare toprak düştü.
O da mezarıdır!
Kamera denilen vaka nüvis silinmiş, bize kalan 19 Ocak 2007 tarihli seyirliğinde 5 kişi saydık, Hrant’a pusu kuranlardan...
Kim bunlar Sayın Başbakan?
Görüneni, görünmeyeni, katillerimizi istiyoruz, adalet olsun, hak hâkim olsun diye.
Bizim hakkımız bizde saklı duruyor, helalleşmekten başka çarenin kalmadığı savaş yorgunu memleketimizde...
Suallerimiz cevapsız!
Adalet nöbetçisi “Hepimiz Hrant’ız” diyen yüz binlerin eli hâlâ vicdanında..
Cevaplarımızı almadan susmayacağız.
Sormaya devam edeceğiz.
Hrant için, adalet için!
Hrant’ın Arkadaşları.