“…Etnik kimlik herkesin şerefidir, ayrım hiyerarşi söz konusu olamaz. Ama bizim ulus olmamız bir etnik ırkçı dayatma olarak algılanmasın…”
Yukarıdaki cümleleri Deniz Baykal’ın Kılıçdaroğlu’nun katılmadığı ve basına kapalı yapılan CHP grup toplantısındaki uzun konuşmasından aktardım.
Önemli,değerli düşünceler içeren cümleler olduğundan değil. Tersine, tam bir laf salatası. Ancak bu salatayı CHP’liler ha bire masaya koyup önümüze getiriyorlar. Bir kaç hafta önce Kılıçdaroğlu da kelimesine kelimesini aynı cümleyi kurdu: Etnik kimlik herkesin şerefidir…
Ne demek bu ?
Etnik kimlik, etnik köken niye bir şeref kaynağı olsun ki ?
Türk ya da Kürt ya da Ermeni ya da Çerkes ya da Rum, ya da Yahudi ya da Arap ya da Laz ya da Gürcü ya da Boşnak ya da Pomak etnik kökeninden çok kişi tanıdım şerefliydiler. Aynı kökenden gelmiş çok kişi tanıdım şerefsizin daniskası idiler.
Bir örnek yeterli olsun: Bankaları hortumlayıp, içini boşaltıp tüyü bitmemiş yetim hakkını yiyenler ne etnik kökenlerine şeref verirler, ne etnik kökenlerinden dolayı şeref kazanırlar. Kökenleri ne olursa olsun katıksız şerefsizdirler.
İtirazı olan ?
* * *
“Etnik”, “etnik köken”, “entisite” terimleri Türkiye’de ırkçı-milliyetçi kesimler için dilsel bir sığınak. Irkçı-milliyetçi görüşlerini, ideolojik tercihlerini gizlemek isteyenler ya etnik teriminin ardına gizleniyorlar ya da yurtseverlik terimini kalkan ediniyorlar.
Sonra da gözlerimizin içine baka baka “Türk milleti dendiğindeki Türk sözcüğü etnik bir içerik taşımaz. O herkesi kucaklar” diyorlar.
Acaba öyle mi ?
Alın ulusalcı amca ve teyzelerin olur olmaz her yerde boyun damarlarını şişire şişire söyledikleri 10. Yıl Marşı’nı:
“Türküz, Cumhuriyetin / göğsümüz tunç siperi / Türke durmak yaraşmaz / Türk önde, Türk ileri…”
Bir Kürt ya da Arap ya da Ermeni bir yurttaş bu dizeleri duyunca ne hisseder? “Ah, bana durmak yaraşmaz, ben hep önde, ben hep ilerideyim” filan der mi dersiniz ?
(Cevabı vermeden birkaç saniye düşününüz ve önce kendinize “Bu cevabı verirken ben dürüst müyüm” diye sorunuz ve sonra cevaplayınız).
Alın her sabah milyonlarca Türk ve Kürt ve Rum ve Ermeni ve Yahudi ve Rum ve Laz ve Gürcü ve Boşnak ve Pomak etnik kökeninden Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı çocuğumuza bir ağızdan söylettiğimiz andı:
“Türküm, doğruyum, çalışkanım……Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir….. Varlığım Türk varlığına armağan olsun…”
Acaba kaç Kürt kaç, Ermeni, kaç Yahudi vb. çocuk bu cümleleri bağıra bağıra söylerken “Varlığını kime ve neden armağan etmesi gerektiğini” sormamış mıdır?
(Cevabı vermeden birkaç saniye düşününüz ve önce kendinize “Bu cevabı verirken ben dürüst müyüm” diye sorunuz ve sonra yukarıdaki soruyu cevaplayınız).
Alın milli hisleri gelişmiş amca ve teyzelerin duydukça gözlerinin sulandığı Harbiye marşını:
“Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız / Tufanları gösteren, tarihlerin yadıyız…”
“Yıldırımlar yaratan” bir ırk, “tufanları gösteren tarihler” gibi mantık incilerini bir yana bırakın. “Irkın ahfadıyız” derken hangi ırktan söz edilmektedir?
(Cevabı vermeden birkaç saniye düşününüz ve önce kendinize “Bu cevabı verirken ben dürüst müyüm” diye sorunuz ve sonra yukarıdaki soruyu cevaplayınız).
Alın Haydn’dan tırtıklanmış melodinin üstüne Türkçe söz yazıp ilkokul çocuklarına müzik dersinde öğretilen marşı:
“Adımız andımızdır / yoluna can koyarız/ Türk olmayı en büyük şeref / En büyük şeref ve şan sayarız……. Türküz, Türküz dedikçe / kalbimiz almakta hız / Türk olmayı en büyük şeref / En büyük şeref ve şan sayarız”
“Hız alan kalp gibi” incilere takılmayın. Bir Türk olarak ben (Evet ben bir Türküm) en büyük şerefi Türk olmakta niye bulmalıyım? Türk olmak şerefli olmak için güvence midir? Peki Türkiye’de Türk olmayanlara “En büyük şeref ve şan” asla nasip olmayacak mıdır?
(Cevabı vermeden birkaç saniye düşününüz ve önce kendinize “Bu cevabı verirken ben dürüst müyüm” diye sorunuz ve sonra yukarıdaki soruyu cevaplayınız).