Aydın Engin

08 Ekim 2021

Bakanına bak Reis’i gör, tersi de doğru…

Bakan Murat Kurum’a bakıp Reis’i görmemek mümkün mü? Ama bunun tersi de doğru. Yani böyle Reis’e böyle bakan yaraşır. Reis’e haksızlık mı ettim. Buyurun okuyun ve kararı siz verin.

Offf… Evet ve bir daha: Offff !..

Meslek ustalarım görseydi “Bu ne oğlum? Böyle yazı girişi mi olur” der ve kaş çatarlardı. Bereket usta bildiklerimin tümü öteki dünyaya göçtü. Ben de kim ne derse desin umursamadan içimi yazıya döküyorum:

- Offff !..

Biliyorum, off çekecek, sıkıntıdan patlayacak hale gelecek, öfkelenecek çok şey var. Aralarından hangisini çekip ardından derin bir off çekip, onun da ardından Tırmık yazmalı?

Karar vermek zor.

Oysa ben sonbahar renklerine bürünmüş, serinden soğuğa doğru hızla yol alan Marmara Adası'nda hüznün ve şiirin tadını çıkarmak, okurla sonbahar hüznünün kışkırttığı şiir üstüne sohbet etmek isterdim. Can Yücel ağabeyimi ve Ülkü Tamer arkadaşımı ve Turgut Uyar’ı Tırmık’a konuk etmek isterdim.

Ama heyhat…

*   *   *

Dedim ya bana (bize) “Offf” çektirenlerin hangi birini seçip de tırmıklamalı?

Zor soru.

Meselâ Çevre ve Şehircilik Bakanı olan bir zat var: Murat Kurum.

Diyanet İşleri Başkanlığı “Cami Planlama ve Tasarımı Kılavuzu” konulu bir tanıtım toplantısı düzenlemiş. Toplantı konusunu okuyunca Diyanet İşleri Başkanlığı “Herhalde kentlerin dört bir yanına serpilmiş, çoğunun birkaç yaşlı dışında cemaatı olmayan, altı dükkân, ortası konut, tepesi cami olan mimari rezaletlerin önüne geçmek istemiş” diye düşündüm.

Aptalca bir iyimserlikmiş.

Toplantıya şehircilik üstüne herhangi bir marifetini görmediğimiz, çevre konusunda ise başarısını Marmara’yı kentlerin lağımına çevirip  “müsilaj” belasına teslim eden, şimdilerde de dünyanın en kirli ve zehirli ırmaklarından birine dönüşmüş Ergene’nin sularını yine Marmara’ya pompalayacak bir çevre cinayetinin “asli faili” Bakan Kurum da katılmış ve orada yüksek fikirlerini açıkladığı bir konuşma yapmış.

Ne mi demiş?

Buyurun:

”… İslam tarihi boyunca şehirler caminin etrafında şekillenmiş, müminler camileri imar ederken, camiler de müminleri imar etmiştir (…) Camilerimizi şehir planlarımızın merkezine alma noktasında ihmaller oldu. Bu süreçte maalesef estetikten uzak, mimari özelliği bulunmayan yapılar ortaya çıktı.  Yürüme mesafesinde, yani şehrin merkezine camiyi oturtacağız. Cami etrafında şehirleşeceğiz.."

Bu sözler 19 yıldır iktidarda olan bir partinin şehirleşmeden sorumlu bakanının ağzından çıkıyor.

Gel de “Offf” çekme.

Müminler camileri imar etmiş. Camiler de müminleri imar etmiş.”

Mümin dediği insan… Peki “imar edilmiş” insan ne ola? İnsan nasıl imar edilir? İnsan imar edilebilir mi?

Bu Türkçe bilgisi, bu vecize yumurtlama becerisi ve sonra ister istemez: Offff !..

Bitmedi…

Bitmedi, çünkü Bakan Kurum’un incileri bitmiyor.

Alın bir tane daha:

“…Binbir itiraza rağmen minarelerini yükselttiğimiz Taksim Camii’nin tüm insanlığın umudu olan büyük ve güçlü Türkiye’nin doğuşunun işaret taşı olduğunu çok iyi biliyoruz"

Bre, breh, breh!.. 

Büyük ve güçlü Türkiye’nin doğuşu” tüm insanlığın umudu imiş.

Bu zat bu söylediğine inanıyor mu acaba?

İnanmadan, afili bir lâf edeyim diye üfürdüyse ayıp,

Ama inanarak söylüyorsa vahim

Bana (bize) düşen de derin bir “Offff” çekmek.

*   *   *

Bu bakana bakıp Reis’i görmemek mümkün mü?

Ama bunun tersi de doğru.

Yani böyle Reis’e böyle bakan yaraşır.

Reis’e haksızlık mı ettim.

Buyurun okuyun ve kararı siz verin.

Recep Tayyip Erdoğan da dün AKP’nin il başkanlarını topladı ve konuştu:

"… Bu demek değil ki ülkemizde hiçbir sorun yok, her şey güllük gülistanlık... Yok böyle bir şey. Tabii ki sıkıntılarımız da var. Ama bunların neler olduğunu da, hangi sebeplerden kaynaklandığını da, nasıl çözüleceğini de en iyi biz biliyoruz, biz" 

Bu sözler 19 yıldır tek başına iktidarda olan bir partinin Reisi, ülkenin bütün sorunlarından sorumlu olduğunu ilan etmiş “tek adam”ın ağzından çıktı. Sorunların ne olduğunu ve nasıl çözüleceğini en iyi o biliyormuş.

Şimdi tutup “Madem en iyi sen biliyordun niye çözmedin bunca yıldır” diye nafile bir soru mu sormalı?

Yoksa derin bir “Offff” mu çekmeli?