Aydın Engin

01 Aralık 2020

AKP oyları azınlığa düşmüş, peki kim çoğunluğa çıkmış?

"AKP'nin de, onun Reisi olan zatın da anlatacak hikâyesi kalmadı" deniyor. Doğru. Peki muhalefetin, özellikle "ana muhalefet"in kitleleri tutuşturacak, hareketlendirecek, "kararsızlar partisi"ni eritecek hikâyesi var mı? Varsa ne?

Bugünlerdeki ruh haliniz, özellikle "siyasal ruh hali"niz iç karartıcı, umut yeşertmeyen yazılara katlanacak gibi değilse bu yazıyı burada terk edin, bir başka yazıya sıçrayın.

Hımmm…

Okumaya devam ediyorsunuz demek?

Siz bilirsiniz

Buyrun.

* * *

Aylardır kamuoyu araştırma şirketlerinden üstümüze "Bugün seçim olsa oyunuzu kime verirdiniz" anketleri yağıyor. Son haftalarda bu iyiden iyiye sıklaştı ve hemen hepsinden "müjdeli" sonuçlar saçılıyor.

AKP oyları hatta AKP – MHP ittifakının oyları yüzde 50'inin altına düşüyor. Yani seçim olsa, AKP Reisi Tayyip Erdoğan, yanına koltuk değneği, can simidi Devlet Bahçeli'yi de alsa, hatta onlara Büyük Birlik Partisi'nin (Evet, böyle bir parti var) ve Perinçek partisinin oyları da eklense Meclis'te çoğunluğu sağlayamıyor(lar).

Bu sonuçlar AKP iktidarının bir an önce sona ermesini içtenlikle isteyen, ülkenin iç ve dış politikada, ekonomide, eğitimde ve vicdanda ve ahlâkta içine düşürüldüğü bataktan kurtulmasını dileyenlerde umutlar yeşertiyor.

(Penceremin altında karşılaşan, "65"'in biraz altındaki yaşlarda iki kadının sokak sohbeti bana kadar ulaştı:

- Yüzde 43'e inmiş.

- Biliyorum. Hem de MHP ile AKP'nin toplamı… Yani bitti bu iş…)

Ne dersiniz? Bitti mi bu iş?

CHP tepeleri de böyle düşünüyor olacak ki "erken seçim" taleplerini daha bir gür, daha bir vurgulu öne sürmeye başladılar.

Bir erken seçim olacak, AKP – MHP oyları azınlıkta kalacak ve böylece…

Böylece ne?

CHP iktidara mı gelecek?

Yüzde 25 dolayındaki oylarını neden ve nasıl artıracak da iktidara gelecek peki?

Geçelim. Bu hesap yanlış.

Peki, İyi Parti, Saadet Partisi ile ittifak kurarak iktidara gelebilir mi?

Sayıların bilimi aritmetik buna da acımasız bir cevap veriyor: Yüzde 25 + (diyelim) yüzde 10 + (Diyelim) yüzde 1,5. Ne etti? Yüzde 36, bilemedin 37.

Bu hesap da yanlış.

Peki diyelim İyi Parti milliyetçi kabullerini (olacak gibi değil ama) seçim için buzdolabına koydu; diyelim Saadet Partisi "He" dedi ve HDP'yi de bu seçim hesabına dahil ettik.

I-ıh. Bu da yetmiyor.

Üstelik 18 yıllık AKP iktidarının hukukta, özgürlüklerde yasalarda yarattığı çok ağır hasar ciddi bir Anayasa değişikliği olmadan düzeltilemez. Anayasa değişikliği içinse milletvekili tam sayısının beşte üçü kadar kabul oyu verilmesi gerekiyor.

Yani, topla, çıkar, çarp, böl nafile…

Erken ya da zamanında seçime kadar etkisiz ve yetkisiz TBMM'de iktidar partisine laf yetiştirmek, sorular sormak, sorulara cevap verilemiyor diye sert cümlelerle yakınmak, sonra da "AKP – MHP ittifakının oyları yüzde 43'e indi" diye hesaplar yapıp sandıktan çıkmayı ummak sadece kendini kandırmak, seçmen kitlelerinin üstüne ha bire boş hayaller boca etmek demek.

* * *

"AKP'nin de, onun Reisi olan zatın da anlatacak hikâyesi kalmadı" deniyor.

Doğru.

Peki muhalefetin, özellikle "ana muhalefet"in kitleleri tutuşturacak, hareketlendirecek, "kararsızlar partisi"ni eritecek hikâyesi var mı?

Varsa ne?

"Şunu şöyle, bunu böyle yapacağız ve işsizliğin kökünü kurutacağız, yoksulluğun belini kıracağız, adaleti bu ülkede yeniden var ve hukuku egemen kılacağız" diyen var da ben mi duymadım?

Kuru laflardan söz etmiyorum. "Şunu şöyle, bunu böyle yapacağız" diyenler o "şöyle" ve "böyle"yi ayrıntısıyla bir anlatsınlar, biz (biz seçmenler) de o "şöyle" ile "böyle"leri aklımızın terazisine vuralım.