Aydın Engin

13 Ağustos 2013

Açıktan akan lağımlar

Anlaşamadık, anlaşamayacağız. Uzlaşamadık, uzlaşamayacağız. T24’deki bu resmen ilan edilmemiş savaş sürecek…

 

T24’de, hatta onun annesi Tempo24’de ilk günden beri süren bir tartışma vardır.

İki kişi arasında bir tartışma: Aydın Engin ve Doğan Akın mesleğin hemen bütün dallarında, kollarında, konularında, ilkelerinde tam olarak anlaşırlar da sıra medya haberlerine ve medya eleştirisine gelince anlaşamazlar.

Doğan Akın’ın medyanın çirkin yüzünü, medyada dönen dolapları,  dün ak dediğine bugün duraksamadan kara diyenleri, anlı şanlı medya gruplarının arka odalarında dönen dolapları, kirli ilişkileri duyunca, görünce, hele bir de doğrulatınca avuçları kaşınmaya başlar; onca iş arasında fırsat bulur, klavyeye yumulur ve…

Ve evet okunma oranlarına baktığımda hepinizin pek meraklı olduğunu gözlediğim yazılar çıkarır…

Ben de kızarım. T24’ün bir gazete, e-gazete olduğunu hatırlatır; bu haberleri, bu perde arkası bilgileri “medya siteleri”ne bırakmamız gerektiğini söylerim.

Anlaşamadık, anlaşamayacağız. Uzlaşamadık, uzlaşamayacağız. T24’deki bu resmen ilan edilmemiş savaş sürecek…

Ama bugünlük ateşkes ilan ediyorum.

Çünkü medyada olup bitenler artık medya içi bir konu  ve sorun olmaktan çıktı.

Ben de medya yazacağım…

*    *    *

Önce şu cılkı çıkmış yalama olmuş yargı ile hesaplaşalım. Sık sık yazılıyor, “Ah, ahhh, eskiden gazetelerin sahipleri de gazeteciydi, gazeteci ailelerden geliyorlardı. Sonra medyaya sermaye girdi; gazeteler de gazete olmaktan çıktı”.

Bu kötü bir palavra…Palavranın iyisi olmaz biliyorum, ama bu yine de kötüsü.

Gazetecilikten gelen, babadan, atadan gazeteci olan medya patronları dönemindeki medya rezaletleri bugünkünden çok da farklı değildi.

Fark şu: O zamanlar medya patronları sırtlarını sadece devlete dayar, resmi ilan denen “tuhaf ve saçma” kaynaktan, kağıt tahsisini fırsata çevirir, öylece beslenirler, sermaye biriktirirlerdi. Türkiye’de kapitalizmin devlet eliyle semirtilmeye çalışıldığı, devlet kaynaklarının kapitalist yetiştirmek için kullanıldığı bir dönemdi. Doktor Kıvılcımlı’nın yalın anlatımıyla dönem “devlet fideliğinde kapitalist yetiştirme” dönemiydi.

Bol gübreli fidelikte sahiden de güçlü sermaye grupları yetişti. Medyanın devleti, siyaseti, finans pazarını, kamu ihalelelerini etkilemekte ne kadar güçlü bir silah olduğunu gördüler ve medyaya büyük sermaye girdi.

Yani büyük medya (Hani merkez medya deniyor) o zaman da kirli amaçlar için kullanılan bir silahtı, bugün de öyle…

Merkez medyada  o günlerde de okurların, kitlelerin bilinçlerini bulandırmak, yanlış bilgilerle besleyip zehirlemek için kollar sıvanırdı, bugün de öyle. AKP döneminin farkı bu ayıbın daha hunhar, daha pervasız, daha saldırgan, daha kör kör parmağım gözüne uygulanmasından ibaret. AKP iktidarının medya ilişkileri ile AKP liderinin karakter özellikleri ve tarzı uyum içinde yani…

O zamanlar medya merkezi olan Babıali için söylenmiş pek anlamlı bir özlüsöz vardır: Babiali’de lağımlar açıktan akar, derler.

Bugün nasıl akıyor dersiniz ?

*    *    *

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) yalnız Gezi direnişi sırasında 75 gazetecinin işlerini kaybettiğini açıkladı.  O açıklamadan bu yana her gün birkaç gazeteci daha bu listeye ekleniyor.

Ancak gazete okurlarına, TV izleyicilerine, radyo dinleyicilerine ulaşan bilgiler genellikle adı ünü duyulmuş meslektaşlarla sınırlı. Oysa haber merkezlerinde, yazıişleri odalarında, editörler, haberciler arasında kıyım aynı insafsızlık ve insansızlıkla sürüp gidiyor.  Mesleğin gereklerini yerine getirme, ilkelerinden sapmadan halkın doğru haber alma hakkını (ihtiyacını değil hakkını) ete kemiğe büründürme ödevini bilinçle üstlenen, neredeyse asgari ücretle, sigortasız çalışmayı bile kabullenmiş meslektaşlarım yalan ya da saptırılmış haberlerin suç ortağı olmamak için direnmeye kalktıklarında, daha ilk adımda kapının önüne konuyor ve sessiz sedasız meslek dışı kalıyorlar.

Onların adını siz duymuyorsunuz bile. Zaten daha önce de duymamıştınız…

*    *    *

Yazı uzadı. Ama söylenecekler bitmedi.

Madem Doğan Akın’la kısa süreli bir ateşkes ilan ettim. Bari yarın da şu medya konusuna devam edeyim.