Aris Nalcı

12 Eylül 2013

Vebali boynuna

Milli Gazete: “Vebali boynuna” tiraj: 23 bin 240 Yeni Çağ: “Tecavüz adasında 4. ayin” tiraj 51 bin 527 Yeni Akit: “Yunan bile bunu yapmadı” tiraj 53 bin 600 Türkiye\'de nefret söylemini manşetlerine taşımaktan çekinmeyen üç gazetenin 9 Eylül 2013 günü birinci sayfasında koca koca gördüğü başlıkları bunlar.

Milli Gazete: “Vebali boynuna” tiraj: 23 bin 240

Yeni Çağ: “Tecavüz adasında 4. ayin” tiraj 51 bin 527

Yeni Akit: “Yunan bile bunu yapmadı” tiraj 53 bin 600

Türkiye'de nefret söylemini manşetlerine taşımaktan çekinmeyen üç gazetenin 9 Eylül 2013 günü birinci sayfasında koca koca gördüğü başlıkları bunlar.

Aynı günler, Malatya'da Zirve katliamının davasının sona yaklaştığı günler.

Aynı günler 6-7 Eylül 1955'in anıldığı günler.

Aynı günler Akhtamar Adası'ndaki Surp Haç Kilisesi'nde 4. kez ayin yapıldığı günler.

İlk iki başlık Ermenilerin tüm dünyadan her yıl bir kez Van'a gelip Akhtamar Adası'ndaki kilisede ayin yapmasına izin verilen tek gün ile ilgili haberler.

Zaten adadaki kilise müze olarak işlemekte şu anda. Kilise olarak sadece yılda bir kez izin veriliyor Ermenilere adaya çıkıp ibadet etmesi için.

Üstüne kendi kilisemizde vaftiz ve düğün yapmak, ibadet etmek için devletten izin almamız gerekiyor. Ama o da bunaltmış herhalde bu “sözde” gazeteleri ki haberin içeriğinde ön plana çıkan Müslümanlaştırılımış bir aileden gelen bir Ermeni'nin adada tekrar vaftiz olmasını ön plana çıkarmış ve “Vebali boynunuza” demiş. Bir yandan hükümeti eleştiriyor Ermenilere izin verdiği için Milli Gazete.

 

Türkiye'de gazeteler adlarının getirdiği sıfatları ne kadar taşıyorlar bilemiyorum ama eğer “Milli Gazete” “Milli İrade” ile aynı tamlamayı gerçek anlamlarında kullanıyor veya temsil ediyor ise herhalde şu anda “az”ıcık kalan Hristiyanları da istemiyor bu “milliler” demek yanlış olmaz.

Akit “Yunan bile bunu yapmadı” derken Hürriyet'in “Vatandaş Dimitri” başlıklı haberini hatırlıyorum. Hürriyet Türkiye'deki topraklarını geri almak için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmayı reddeden Dimitri'yi “işte gerçek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” diye haberleştirmişti. Vatandaşlık tanımını “hakkını aramayan kişi” konumuna düşürerek.

 

Akit de aynı çizgiden biraz öteye geçmiş ve Müjdat Gezen Kültür Merkezi'nin sahneye koyduğu bir oyunda dekor olarak kullanılan Arapça yazıların kurandan ayetler olduğunu ileri sürerek “Yunan bile yapmadı” demiş. “Demokratlar bile yapmadı” dememiş. “Komünistler bile yapmadı” dememiş. “Türkler bile yapmadı” dememiş. Oysa şu güzelim memlekette Kuran'da yapma denilen neredeyse herşey yapılıyor.

Çocuk gelinler, şiddet, ayrımcılık, karısını döven erkekler, Kuran bunları yap demiyordur herhalde...

Ama olay bu ya özne “Yunan” olunca ancak tiraj 50 küsürde kalabiliyor bu kesimde herhalde...

Akhtamar Adası'nın halk arasında tecavüz adası olarak bilinmesi ve bunun hala günlük dilde kullanımda olması bile 100 yıllık bir soykırıma hakaret olarak Yeni Çağ'da kendine ancak yer bulmuş. Zira artık günümüz Türkiyesi'nde bile tecavüze uğrayanın hakkı ve beyanı esas alınırken, gazete hâlâ kimin kime tecavüz ettiğini kanıtlamanın peşinde...

 

Öte yandan “kendine sol” basınımızda tam sayfa, CHP'nin 90. kuruluş yılı ilanları, her fırsatta nefret söylemi körükleyen Yılmaz Ödil'in yeni kitabının tanıtımları ve İzmir'in kurtuluşunun 91. yıl kutlamaları boy boy yer almakta.

Bu boylar “kendine sol” un ne kadar kendine olmasıyla doğru orantılı olarak büyüyor. Bazısı yarım sayfa bazısı tam sayfa oluyor ilanlar.

Ama nihayetinde geldiğimiz yer Akit, Milli Gazete ve Yeni Çağ gibi gazetelerin tirajlarının toplamda 100 bini geçerken bizim “kendine sol”umuzun 10'binlerde kalmasının acınasılığı. Ve hak ihlallerini savunmasını beklediğimiz bu “kendine sol”un Van'da Akhtamar Adası'nda yapılan ayini “Akdamar Adası” diye vermesi.

Anlaşılan bu basın Diyarbakır'a Amed, Uludere'ye Roboski, KACEKA'ya KECEKE, PEKAKA'ya PEKEKE'demeyi öğreniyor yavaş yavaş ama Anı'ya Ani ve Akdamar'a Akhtamar demesini zor öğrenecek.