Cumartesi Anneleri’nin 700. buluşmasında gözaltına alınan 46 kişi bugün dördüncü kez hâkim karşısına çıktı. İstanbul Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapıldı. Açıklamada "Kayıplarımızdan da Galatasaray Meydanı'ndan da vazgeçmiyoruz" denildi.
2018 yılındaki 700'üncü hafta buluşmasında gözaltına alınan ve 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet' suçundan yargılanan 46 kişiye açılan davanın 4'üncü duruşması bugün görülüyor.
Duruşma öncesi basın açıklaması yapıldı. Açıklama öncesinde "699 hafta boyunca Galatasaray'dan yükselttiğimiz hakikat ve adalet çığlığımızı, barışçıl buluşmalarımızı polis şiddetiyle yasaklayan ve ardından 46 kişiye açılan davayla ilgili bugün 4. kez Çağlayan Adliyesi'ndeyiz. Yargılanıyoruz çünkü bu ülkede hukukun ve adaletin hiçbir zaman hak ihlaline uğrayan insanlar için işletildiğini görmedik. Buradayız, her yerdeyiz çünkü ne kayıplarımızdan ne temel hak ve özgürlüklerimizden ne de bize yasaklanan Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmiyoruz" ifadeleri kullanıldı.
"Anayasa hâlâ yürürlükte mi?"
Açıklamaya çok sayıda STK ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Açıklamayı gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun yaptı.
Sözlerine “Anayasa hala yürürlükte mi?” diye sorarak başlayan Tosun, şunları söyledi:
"Anayasa hâlâ yürürlükte mi? Anayasanın 34. maddesi 'Herkes önceden izin almadan barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme sahiptir' diyor. Biz bu hakkımızı kullandığımız için bugün Çağlayan Adliyesi'ndeyiz. Çünkü var olan anayasa vatandaş olarak bizi korumuyor ve başta yargı olmak üzere devletin temel organlarını da bağlamıyor. Yani anayasa, anayasa olma vasfını kaybetti, sıradan bir metin haline getirildi. Türkiye anayasasız bırakıldı. Anayasal haklar, iktidarın izin verdiği kadar kullanılabilir hale geldi. Bu durumda soruyoruz anayasa hâlâ yürülükte mi? Bugünkü 4. celse vesilesiyle birkez daha hatırlatıyoruz; Cumartesi Anneleri ve Cumartesi İnsanları'nın yargılandığı bu dava iktidarın kendi yarattığı siyasi krizi aşmak için yargıyı, toplumu susturma, sindirme aracı olarak kullanmasının sonucu ortaya çıkan bir davadır. Bu dava toplumun her kesiminden insanın haklı bir mücadele olarak gördüğü Cumartesi Anneleri, Cumartesi İnsanları üzerinden itiraz etmenin, hak talep etmenin, toplanma ve gösteri özgürlüğünü kullanmanın bir suç haline getirildiği bizzat anayasayı hiçe sayan bir davadır. Bu nedenle haklı olmanın verdiği güçle, bize yargı yoluyla gözdağı vermek isteyenlere sesleniyoruz; bizi korkutamazsınız. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi aramaktan vazgeçmeyeceğiz. inkara karşı gerçeği bıkmadan, usanmadan söylemeyi sürdüreceğiz. Başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere siyasal şiddetin binbir halinin yaşandığı bu topraklarda hakikatin taşıyıcısı olmaya devam edeceğiz. Temel hak ve özgürlüklerimizi, iktidarı elinde bulunduranların istismar etmesine izin vermeyeceğiz. Anayasadan, yasalardan, evrensel hukukun bahsetmenin hiçbir karşılığı olmadığı koşullara rağmen yılgınlığa kapılmadan anayasayı, hak ve özgürlüklerimizi savunmaya devam edeceğiz. Toplumu hak ve özgürlüklerini kullanma ve korumaları için cesaretlendirmeye devam edeceğiz.
Cumartesi Anneleri - İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon."