Boğaziçi Üniversitesi'ne (BOÜN) Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının ardından başlayan direniş birinci yılını doldurdu. Direnişin birinci yılında bütün bu süreçte yaşananları ve bundan sonra nasıl devam edeceklerini Murat Sabuncu’ya anlatan Boğaziçi akademisyeni Prof. Dr. Nuri Ersoy, “İtirazlarımız 2022’de de devam edecek, bu işten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Boğaziçin Üniversitesi’nin özerkliği, akademik üretkenliği ve liyakate önem vermesi nedeniyle itinayla korunması gereken bir kurum olduğunu söyleyen Prof. Ersoy, Boğaziçi’ne yapılan atamaların buna yönelik olduğunu ifade ederek “Boğaziçi, dönüştürülmeye ve sıradanlaştırılmaya çalışılıyor” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Profesörü Nuri Ersoy, Boğaziçi direnişinin 1. yılını, şimdiye kadar yaşananları ve bundan sonraki süreci Murat Sabuncu’ya anlattı.
İtirazlarının temel noktasının akademinin kendi kendini yönetmeye devam etmesi yani özerkliği olduğunu söyleyen Ersoy, “Öğretim üyeleri bağımsız ve özgür olmalı, üniversite idari olarak özerk olmalı. Hiçbir müzakere süreci yürütmeden, yoklama yapılmadan kapalı kapılar ardında yapılan müzakereler sonunda Boğaziçi’ne rektör atanması itirazımızın temel noktalarını oluşturuyor” diye konuştu.
İktidarın Boğaziçi’nde hakimiyet kurarak elde edebileceği bir şey olmadığını söyleyen Prof. Ersoy, “Sonuçta BOÜN iktidarın arzuları yönünde dönüştürülürse geriye Boğaziçi diye bir şey kalmayacak belki üniversite diye birşey kalmayacak ama ülkemiz çok şey kaybedecek Liyakate dayalı süreçlerin değil, kayırmacı süreçlerin işlediği, başarılı öğrenciler için bir çekim merkezi olma özelliğini yitiren bir kuruma dönüşecek. Dolayısıyla iktidarın atadığı rektörlerin bu süreçten kazanacağı bir şey yok ama ülkemiz çok şey kaybedecek” ifadelerini kullandı.
Boğaziçi’nde atanan rektörün ve onunla çalışan yönetimin kendini üniversiteden izole ettiğini, iletişimi kopardığını ifade eden Ersoy, üniversitede yaşanan sorunların çözümüne ilişkin hiçbir adım atılmadığını da belirtti.
Boğaziçi’ndeki direnişin akademiye ve kamuoyuna moral oluşturduğunu dile getiren Ersoy, aynı zamanda bu direnişin akademik özgürlüğü de siyasetin ve özellikle muhalefetin gündemine taşımaya vesile olduğunu belirtti.