Manisa'da işlenen bir çocuk cinayetinin katil zanlısındın ATV kanalının program yapımcısı ve sunucusu Müge Anlı'ya cinayeti itiraf etmesi sosyal medyada büyük tartışma yarattı.
#pedofilisuctur etiketi kısa sürede Twitter kullanıcıları arasında en çok konuşulan başlık oldu.
Bu tweet'lerin birçoğu Irmak Kupa adlı çocuğun katil zanlısına tepki olarak atılırken, çok sayıda twitter kullancısı da Müge Anlı'yı "cinayet itirafı" için tebrik etti.
3.5 yaşındaki çocuk, Manisa'nın Alaşehir ilçesinde 14 Ekim tarihinde kaybolmuştu.
Müge Anlı'nın canlı yayınına katılan baba Bilal Kupa'nın olay hakkında, komşularından şüphe duyduğunu söylemesi sonrası İstanbul'daki programa gelmeyi kabul eden zanlı, katıldığı ikinci yayının reklam arasında ölüm olayıyla ilgisini itiraf etti.
Zanlı, kanal binasında gözaltına alınan zanlı tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Aslında bu, 'Müge Anlı ile Tatlı Sert' isimli programdaki ilk suç itirafı değil.
Peki Müge Anlı bu itiraflar nasıl gerçekleşiyor? Suç işlemiş kişiler neden böyle canlı yayınlara çıkmayı kabul ediyor?
Türkiye Psikiyatri Derneği eski başkanı Şeref Özer, bu tür itiraf örneklerinde iki durumun geçerli olduğunu ifade ediyor: "Biri zanlıları programa çıkartan durum, diğeri ise onlara bu itirafları yaptıran durum".
Özer, Manisa örneğindeki gibi zanlıların, programlara çıkış sebebinin, 'bilinçle' ilişkili olduğunu söylüyor. Özer bu kişilerin, "Eğer bu programa çıkmazsam çevrem suçlu olduğumu düşünür" psikolojisi ile bilinçli bir şekilde karar alarak bu programlara katıldıklarını ifade ediyor.
Şeref Özer, suç işlemiş kişilere böyle itirafları yaptıran durumun ise psikiyatri biliminde, "bilinç dışı hareketler" olarak tanımlandığını söylüyor. Kişinin, işlediği suçun baskısından kurtulmak için "bilinci dışında" hata yapmaya yönelebildiğini, cezalandırılmak isteyebileceğini anlatıyor
Özer, canlı yayınların da zanlılar üzerinde 'polis sorgu odası baskısı yaratabildiğinin' altını çiziyor.