Dünya

Yorum: Kalbinin sesini dinlememek, aklını kullanmamak

Avam Kamarası üye çoğunluğunun karşı olmasına rağmen Birleşik Krallık'ın AB’den ayrılmasına ‘evet’ dedi. Birgit Maass’a göre, parlamenterler hiç olmazsa ülkelerinin Avrupa’dan tamamen kopmamasına çaba harcamalı.

09 Şubat 2017 16:30

Acaba inandıklarından mı oylarını kullandılar? Hiç olmazsa Avrupa Birliği (AB) üyeliğinden ayrılmasının ülkelerine hayır getireceğinden emin olabilselerdi. Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılmasının yolunu açmak için ‘evet' oyu kullanan Avam Kamarası üyelerinin çoğu ne kalbini dinledi, ne de aklını işletti.

Yaptıkları mantık işi değildi, çünkü AB'den çıkmasının kısa ve orta vadede Britanya ekonomisine zarar vereceğini bilmeleri gerekirdi. Brüksel'den kopup, ne yapacağı belli olmayan ABD Başkanı Donald Trump'tan bağımlı hale gelecekleri herhalde kalplerine sığdırabilecekleri bir düşünce de olamazdı. Son günlerde birçok parlamenterin de dediği gibi ‘felakete' davetiye çıkarmış oldular.

Halkın tercihi onaylandı

AB'den kopmak isteyenler arasında Brüksel'den bağımsızlığını kazanmış bir Büyük Britanya'nın geçmişteki haşmetine kavuşmasını ve ‘küçük Avrupalıların ayaklarına bağ olmamasını' umanlar da var. Ama bu grup kaçak bir azınlığı oluşturuyor. Kampanya sırasında parlamenterlerin ezici çoğunluğu Britanya'nın AB'de kalmasından yana çıkmıştı.

Ama Başbakan Theresa May ‘boşanma' görüşmelerine resmen başlanmasını öngören yasayı zorlanmadan parlamentodan geçirdi. İki büyük parti de bundan böyle hükümeti ayrılık görüşmelerinde desteklemeyenin ‘halkın iradesine' karşı gelmiş olacağında hemfikir. Halkın oyuna itiraz edenler Britanya medyasının hedefinde. Hatta ölümle tehdit edilenler de var. Günlerce süren Avam Kamarası'ndaki hararetli tartışmalar, kıtayı milliyetçi ülkeler topluluğuna dönüştürme tehlikesine sürükleyen Avrupa tragedyasına şimdilik son noktayı koymuş oldu.

Önemli olan, yılmamak

Britanyalılar ortak pazardan ayrılmayı isteyen Başbakan Theresa May'ın kararlı tutumunu destekliyorlar. Anketlerde May'ın stratejisini doğru bulanların sayısı artıyor. Artık dönüş yok. Halk, AB'den ayrılmanın yol açacağı gelişmeleri bilmeyi ve ayrılma pazarlığının bir an önce başlatılmasını istiyor.

Referandumu kazanacağını düşünen David Cameron'un ve ona inandıkları için referandum yasasını onaylayan parlamenterlerin tarihi yanılgısı Birleşik Krallık'ı dönüşü olmayan bir yola soktu. Lakin halkı temsil edenlerin ayrılış sürecini önümüzdeki iki yıl boyunca etkileme şansı ortadan kalkmış değil. Avam Kamarası üyelerinin Başbakan May'a, ‘AB'den ayrılacakları ancak Avrupa'dan kopmayacakları' şeklindeki sözlerini sürekli hatırlatmaları gerekecek.

© Deutsche Welle Türkçe

Birgit Maass