Dünya

Yorum: İpler artık Putin'in elinde

Rusya Devlet Başkanı Putin Ukrayna'yı işgal ederek kendisine füze sistemlerini yerleştirebileceği bir alan daha açmakla meşgul. Peki işlerin buraya gelmesine nasıl izin verildi? Banu Güven DW Türkçe'de yazdı.

26 Şubat 2022 14:48
Rusya Devlet Başkanı Putin Ukrayna'yı işgal ederek kendisine füze sistemlerini yerleştirebileceği bir alan daha açmakla meşgul. Peki işlerin buraya gelmesine nasıl izin verildi? Banu Güven DW Türkçe'de yazdı.Avrupa, ABD, NATO… Hepsi Rusya'nın otoriter lideri, tek adamı Putin'i hafife aldı. Herkes Putin'in iktidarda olduğu 22 yıla yaydığı saldırgan ve yayılmacı politikasının, 2014'te Kırım Yarımadası'nı ilhakından sonra, doğudaki Donbas bölgesini de kontrol altına almaktan ibaret olacağını düşündü. NATO'yla "Barış için Ortaklık" anlaşması imzalamış olan Ukrayna'yı hepten işgal etmeye kalkışacağına inanmadılar. Putin'den gelen sinyallere değil, yalanlara inanmayı tercih ettiler. Ukrayna sınırına 150-200 bin askerlik bir ordu yığılırken, Kremlin sözcüsünün "savaş kelimesini kullanacak en son ülkeyiz" sözlerine inanmak istediler. Putin sağ gösterdi, sol vurdu. Dünya Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'ta, Rus ayrılıkçıların bağımsızlık ilan ettiği Donetsk ve Luhansk'a girmekle yetineceğini düşünürken, o başkenti hedefledi. Sonra da Batı'ya dönüp, pazılarını şişirdi. "Müdahale etmeye kalkışırsanız, tarihinizde görmediğiniz kadar kötü bir karşılık alırsınız" diye tehdit salladı. ABD ve NATO Soğuk Savaş'tan bu yana böylesine tehdit görmedi. Oysa ki, Putin neler yapabileceğinin sinyallerini, çok önceden vermişti. Herkes sinyalleri duydu, gördü, ama inanmak istemedi, çünkü işin ucunda ticaret, para ve en önemlisi doğal gaz vardı. Rusya'ya verilen ödünler Mesela bugün Rusya'nın üyeliğini askıya alan Avrupa Konseyi daha önce ne yapmıştı, bakalım. Rusya'nın Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'ndeki (AKPM) oy hakkı, 2014 yılında Kırım'ı ilhak etmesinin ardından dondurulmuştu. Rusya, bu yaptırıma Konsey'in bütçesine katkı payını keserek cevap verdi. Rusya'nın bu misillemesi Avrupa Konseyi'ne faiziyle beraber 87,2 milyon euroya mal oldu. Sonra ne oldu? Rusya'nın oy hakkı, 25 Haziran 2019'da Kırım ilhakı devam etmesine rağmen iade edildi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde o dönem Türkiye'yi temsil eden ve oylamaya katılan tüm vekiller Rusya'nın lehine oy kullandı. Almanya'yı temsil eden vekillerin de biri hariç hepsi Rusya'nın oy hakkının iadesini destekledi. Bu durum, karardan birkaç ay sonra Avrupa Konseyi'nde düzenlenen Dünya Demokrasi Forumu'nda da protesto edildi. Konsey binasının Parlamenterler Meclisi'nden kantine kadar her köşesine plastikten yapılmış binlerce oyuncak asker ve Rusya'nın Ukrayna'da işgalci olduğunu hatırlatan, #notatoysoldier, yani "oyuncak asker değil" başlıklı bildiriler iliştirilmişti. Mesaj netti: "Bu oyuncak askerler Rusya'nın saldırı tehdidini sembolize etmektedir. Ukrayna Rusya'nın saldırganlığına maruz kaldı ve Kırım ile Donbas'ı kaybetti. Bu durumun uzağınızda yaşandığını ve sizi ilgilendirmediğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü Rusya'nın askerleri her yerde. Savaşta, bilgi iletişim sektöründe, diplomaside, ekonomide, seçimlerde. Rusya Federasyonu'nun eylemleri karşısında sessiz kalmanız, sadece Ukrayna'ya değil, tüm dünyaya karşı bir tehdit oluşturmakta. Aynı hatayı bir daha yapmayın. Ukrayna'nın hali hazırda ödediği ve sizin de ödeyeceğiniz bedel çok yüksek olacaktır! Zihninizi işgal etmelerine izin vermeyin." Kimse Ukrayna'dan yükselen bu sesi ciddiye almadı. Yayılmacı, işgalci politikası dışında, muhaliflerini en acımasız şekilde, zehirleyerek ortadan kaldırmakla suçlanan Putin'e yönelik ciddi bir yaptırım hiç söz konusu olmadı. Şimdiyse artık çok geç. Bankalardan para transferini engellemek de dahil hiçbir yaptırım Putin'i durdurmayacak. Yaptırımlara karşı doğal gaz kartı Putin'i ekonomik yaptırımlarla durdurmak imkansız, çünkü en önemli yaptırım kartı, yani enerji kartı onun elinde. O yüzden Avrupa'da hemen her ülkede, Ukrayna haberlerinin yanında bir de "Rus doğal gazı kesilirse bunun maliyeti ne olacak" sorusu soruluyor. Mesela Almanya bu konuda kara kara düşünüyor, çünkü 2020'de petrol ve doğal gaz ihtiyacının yüzde 44'ünü Rusya'dan karşılamış. 2011'de açılan Kuzey Akım (Nord Stream) hattından her yıl 55 milyar metreküp doğal gaz geçiyor. Hükümet bu hatta ek olarak planlanan Kuzey Akım 2'yi şimdilik askıya alsa da, bu Rus doğal gazına bağımlı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Türkiye de Almanya gibi Rus doğal gazına bağımlı. Aralık 2021'de Rusya'dan alınan doğal gaz miktarı 2 milyar 66 milyon metreküp. Rusya, Türkiye'nin sadece en çok doğal gaz aldığı ülke değil, aynı zamanda en çok ithalat yaptığı ikinci ülke. Geçen yıl Rusya'dan gelen turist sayısı ise 4 milyon 600 bini buluyor. Kısacası, ne yaptırım uygulanırsa uygulansın, ipler eninde sonunda Putin'in elinde. Avrupa'nın sınırında Rus füzeleri "Ukrayna" Rusça'da "sınır bölgesi" anlamına geliyor. Aslında göçebe toplumlarla yerleşik olanların kesiştiği hattı anlatan bu isim, Putin için ise "Benim sınır bölgem" demek. Her fırsatta "Ukrayna tarihsel olarak Rusya toprağıdır" diyen Putin, burada da Belarus ve Çeçenistan'da yaptığı gibi bir kukla rejim kurmak, böylece Büyük Rusya Federasyonu hayalini gerçekleştirmek istiyor. Bunu yaparken de eski KGB günlerinden kalan psikolojik savaş, şantaj gibi becerilerini de sergiliyor. Ukrayna ordusunun moralini, Rus ordusunun gücünü hatırlatarak bozmak istiyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'i kendi ordusunu kullanarak devirmeyi deniyor. Putin tüm dünyanın gözlerinin önünde şantaj yoluyla darbe çağrısı yapıyor. Batılı ortakları NATO ve AB, Ukrayna'yı, sınırlı yardımlar ve sözlerle avutmaya çalışırken, Putin kendine, Belarus'tan sonra füze sistemlerini yerleştirebileceği bir alan daha açmakla meşgul. Bu onun dışarıda genişleyen NATO'yu durdurma hamlesi, içerideyse popülaritesini artırıp, iktidarını sağlamlaştırma çabası. Tek sesli Rus medyası halka Putin'in Ukrayna'daki Ruslar'ı ve zaten aslen Rus olduğunu iddia ettikleri Ukraynalılar'ı "Naziler'den" kurtarmak için operasyon yaptığını anlatıyor. İçeride de kimse Putin'e "Dur" diyemiyor. Dış İstihbarat Şefi Sergey Narişkin bile. Putin istihbarat şefini herkesin önünde "Donetsk ve Luhansk'ın bağımsızlığını tanımayı destekliyor musun, desteklemiyor musun? Açık ve net konuş" diye sıkıştırabiliyor. Otoriter tek adam rejimlerinde işler böyle yürüyor. Tek bir adam, sadece ülkesinin değil, çok daha geniş coğrafyaların kaderini böyle değiştirebiliyor işte. Banu Güven © Deutsche Welle Türkçe