Yeniçağ yazarı Ahmet Takan, Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin uzlaştığı anayasa değişikliği teklifinin referandum sürecinde MHP Genel Merkezi'nin meydanlarda inip miting yapamayacağını ileri sürdü. Takan, "MHP Genel Merkezinin meydanlara çıkamayacağı, çıkmaya yüzü de olmadığı ayrıca sarayın da bunu istemediği ortada" diye yazdı. Futboldaki üst düzey yetekneklerinden ötürü "Şeytan" lakabıyla tanınan eski futbolcu Rıdvan Dilmen'in "Evet" diyeceğini açıklamasına değinirken "'Şeytan'ın sahaya inmesi de sonucu değiştirmeyecek" diye yazan Takan, "İzmir marşı ile gideceksiniz. Ne ürettiğiniz yaldızlı sloganlar ne cilalı kampanyalar, ne algı operasyonları ne de artisler, popçu topçular sizleri kurtaramayacak" yorumunda bulundu.
Ahmet Takan'ın Yeniçağ gazetesinin bugünkü (26 Ocak 2017) nsühasında yayımlanan '"Şeytan" sahaya inmiş!..' başlıklı yazısı şöyle:
Tehditlerin, sopanın dozajı açıktan arttırılıyor!..
Belli oldu. Bundan sonra sosyal medyadan linç kampanyalarıyla da yetinmeyecekler.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş, referandumdan evet çıkarsa terörün biteceğini söyledi. Bu sözlerin neresini eleştirelim. "Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler" misali. Her şey o kadar açık o kadar ortadaki!.. Önceki gün, Numan Kurtulmuş'un bu sözleri sarf etmesinin ardından -birkaç saat geçmeden- referandumda hayır oyu vereceğini açıklayan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk saldırıya uğradı. Sendika genel merkezi basıldı. Koncuk'a tehditler savruldu. Türkiye'nin en büyük sendikalarından birine ve genel başkanına yapılan bu çirkin saldırıya karşı, iktidar ve koltuk değneklerinden en ufak bir kınama, ağız ucuyla dahi olsa bir tepki duydunuz mu?..
Saldırıyı gerçekleştiren çakallar ne oldu?.. Yakalandı mı?.. Bu satırların kaleme alındığı ana kadar bilen yoktu.
Sessuzluk!..
Siyasi iradeden örtülü "Yürüyün tosunlar arkanızdayız" desteği...
Daha da ilginci, genel bir sessuzluk hakim!.. Anlı şanlı, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de Uludağ'a kayak tatiline gitti herhalde. Duymamışlardır!.. Tatil dönüşü mutlaka en sert tepkiyi, tivitır ve feysbuk sayfalarından yayınlayacaklardır. Eminim!..
Meclis Genel Kurulu'nda başlayan dayak süreci ve tehdit süreci tüm yurt sathına yayılıyor. Başbakan Binali Yıldırım'da dün çıkıp, saltanat rejimine karşı çıkanlara meydan okudu, "Türkiye değişecek siz de değişeceksiniz. Değişime ayak uydurmayan yok olmaya mahkumdur" dedi.
Bunun adı referandum değil. Bu açık seçik ve gayet net; dayaklı plebisit!.. İlmi namusu olan tüm anayasa profesörlerini, ellerini vicdanlarına koyup, bir damlacık cesaret örneği gösterip açıklama yapmaya davet ediyorum. Dayakla, tehditle, şantajla, bir adamı ve iktidarı oylamaya gidiyoruz.
Aynı, Numan Kurtulmuş da olduğu gibi, Başbakan Binali Yıldırım'da "şecaat arz eden merd-i kıpti" tavrını sergilemiş. Şu sözlerine bakın:
"MHP ile ortak kampanya diye bir şey yok. Onlar ayrı parti biz ayrı partiyiz ama bu değişiklik konusunda bir amaç birliği var."
Amaç birliği olduğu su götürmez bir gerçek. Saltanat rejimini bu millete zorla kabul ettirmek için araç kullanımında görev paylaşımları yaptıkları gibi!..
Binali Yıldırım'ın bu sözlerini duyduktan sonra, hafızamda Doktor Devlet Bahçeli'nin sosyal medya üzerinden paylaşılan Osmanlı Ocakları fertleri ile çektirdiği fotoğraflar canlandı.
MHP Genel Merkezinin meydanlara çıkamayacağı, çıkmaya yüzü de olmadığı ayrıca sarayın da bunu istemediği ortada.
İsmail Koncuk'a ve Türkiye Kamu-Sen'e yapılan çirkin saldırı fragman gösterimi mi?..
Referanduma "hayır" için tabana inmeye, kapı kapı dolaşmaya hazırlanan Türk Milliyetçilerine ve Ülkücü kanaat önderlerine gösterilen bir sopa mı?..
Kesinlikle evet!.. Biz bu filmi daha önce defalarca seyretmiştik.
Peki yer mi?.. Hiç sanmıyorum!.. En temel demokratik haklarını demokratik yollardan talep edeceklerini; Türk milliyetçileri ve Ülkücüler 19 Haziran'a (MHP 6. Olağanüstü Kongre) giden süreçte önlerine çıkarılan TOMA'lara rağmen gösterdiler. İspat ettiler. Sonrasında cereyan eden gayri meşru uygulamalar malumunuz!..
Şimdi; bu kutlu yürüyüş daha büyük bir hedefe, önceliğe kitlendi. Söz konusu vatan!..
"Şeytan"ın sahaya inmesi de sonucu değiştirmeyecek.
İzmir marşı ile gideceksiniz.
Ne ürettiğiniz yaldızlı sloganlar ne cilalı kampanyalar, ne algı operasyonları ne de artisler, popçu topçular sizleri kurtaramayacak. Bu millete, döve döve, acı çektire çektire saltanat rejimini dayatamayacaksınız, kabul ettiremeyeceksiniz.
Ballı koltuklarınızı, küçük dükkanlarınızı bu asil milletin iradesi sizden geri alıp, gerçek hak edenlere teslim edecek.
Türk milliyetçileri ve Ülkücüler kutlu yola baş koymuş bir kere.
Bandırma Vapuru yola çıktı. Duydunuz mu kornasının sesini?..
Vuu..Vuu..Vuuu!..
Aklınızdan hiç çıkarmayın!.. Kurt, kışı geçirir ama yediği ayazı da asla unutmaz!..