Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la Başbakan Ahmet Davutoğlu arasındaki MKYK listesi anlaşmazlığı AKP’de yeni bir tartışma başlattı. MKYK listesinin Erdoğan’a yakın isimlerden oluşması, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kongreye katılmaması, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek gibi ekonomi kurmaylarının MKYK’da yer almYaması ve eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın kongreden saatler önce “Eskiden ‘biz’dik, artık ‘ben’ oldu” açıklamalarını değerlendiren Yeni Şafak yazarı Ali Saydam, “'Hakikat', sizin ne demek istediğiniz ise, 'gerçeklik' nasıl algılandığınızdır” diyerek 9 soru yöneltti.
Ali Saydam, “9 soruyu, hakikat boyutunda değil, ancak gerçeklik boyutunda, iletişim boyutunda sormak 'kol kırılır yen içinde kalır' gerekçesiyle reddedilmesi gereken bir yaklaşım mıdır? Yoksa, Türkiye'nin gelecek tasarımına inanan herkesin sorumluluğu ve belki de görevi midir?” diye sordu.
Ali Saydam’ın Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (15 Eylül 2015) nüshasında “AK Parti’nin ‘hakikati’ ve ‘gerçekliği’...” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
AK Parti’nin ‘hakikati’ ve ‘gerçekliği’...
Benim derdim tabii ki hikmet'le, hakikat'le (İng: The truth)… Ancak Gerçekliği (İng: The reality) ihmal ederseniz, o gider ilk ikisini gölgeler… İnsanlar sizin hakikatinize değil, gösterilmek istenen 'gerçekliğe' inanırlar…
'Hakikat', sizin ne demek istediğiniz ise, 'gerçeklik' nasıl algılandığınızdır…
Bu sütunlarda yıllardır sesimizin çıktığı, lafımızın eriştiği ölçüde bunu anlatmaya çalışıyoruz… 'Algı operasyonu' denip, kara propaganda ve dezenformasyonla karıştırılarak tukaka edilen, asıl adı “Algılama Yönetimi” olan, bütün dünyada kamu diplomasisi dâhil, siyasi ve ticarî alanlarda bütün iletişim stratejilerinin temelini oluşturulan 'yol haritası'nı ihmal etmek, insanın kaybolmasına ve kaybetmesine neden olabilir.
Şimdi gelin soralım isterseniz, AK Parti Genel Kurulu sonrasında algılanan nedir? AK Parti ancak bu sorunun yanıtlarını, ister nicelik araştırma yöntemi ile isterseniz Parti'nin âkil adamlarına sorarak, içtenlikle ortaya şeffafça koyabilirse, o zaman bizim gördüğümüze inandığımız 'hakikatini', seçmen ve halk kitlelerine anlatabilir… İşte o sorular:
1. Yıllarca Maliye Bakanlığını yürütmüş Mehmet Şimşek beyin dünkü açıklamalarıyla onun söylediklerine taban tabana zıt ifadelerle ekonomiyi tahlil eden Sayın Bakan Nihat Zeybekçi'nin açıklamaları arasındaki uçurumu kapatacak bir stratejik iletişim planı gerekli midir, yoksa insanlar ne düşünürse düşünsün, nasılsa Cumhurbaşkanımız çıkar bir konuşur, bütün taşlar yerine oturur, diye mi düşünmek doğrudur?
2. Genel Kurul öncesinde zehir zıkkım açıklamalar yapan Sayın Bülent Arınç Bey'in söyledikleri, insanların kafasında soru işaretleri yaratmış mıdır, yaratmamış mıdır? Yaratmışsa AK Parti'de bu kadar kariyer ve güven sahibi olan Sayın Arınç'ın iddia ve tespitlerinin tatmin ve ikna edici bir şekilde ele alınıp bir ikna sürecinin başlatılması gerekmez mi?
3. Ortada şu algı var mıdır, yok mudur: Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Davutoğlu'nun hazırladığı listeyi reddetti. Kendi istediklerini Parti Yönetimine soktu… Partiyi kendi adamları vasıtasıyla Sayın Cumhurbaşkanı yönetecektir…
4. Yukarıdaki algılama doğru ise, bu Sayın Cumhurbaşkanı'na zarar vermez mi? Bu durumu düzeltmek, Sayın Cumhurbaşkanı'nı ısı kalkanları altına almak, kimin, kimlerin sorumluluğundadır?..
5. Kendisini kısa sayılacak bir ikili görüşmede tanıma ve takdir etme; aldığı eğitim ve kısacık geçmişine sığdırdığı bilgi ve tecrübeye saygı duyma fırsatı elde ettiğim, AK Parti içindeki kariyerini herkesten çok hak ettiğine inandığım Sayın Berat Albayrak'ın, Sayın Cumhurbaşkanı'nın damadı olarak bu kariyeri yaptığı algılaması var mıdır? Varsa, Albayrak'ın ve Cumhurbaşkanı'nın kesinlikle hak etmedikleri bu algılamayı değiştirmek için hangi stratejik iletişim planı uygulanmaktadır? (Bu arada bilmeyenler için Wikipedia'dan okuyalım: “Yükseköğretimini İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nde tamamlayan Albayrak, New York'ta Pace Üniversitesi'nde finans üzerine MBA yapmıştır. 1996 yılından itibaren profesyonel meslek hayatına başlayan Albayrak, 1999 yılından beri Çalık Grubu'nun yurtiçi ve yurtdışı şirketlerinde çeşitli görevler üstlenmiştir. 2002 yılında çalıştığı Çalık Holding'in ABD ofisinde Finans Direktörlüğü ile görevlendirildi. Bu esnada New York Pace University, Lubin School of Business'te İşletme Yönetimi Yüksek Lisansı yaptı. 2006 yılında ABD'den Türkiye'ye dönen Albayrak, holdingin Mali İşler Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı. 2007 yılında Çalık Holding'e Genel Müdür olarak atanmıştır. Finans ve Bankacılık bilim dalında doktorasını, yenilenebilir enerji kaynaklarının finansmanı üzerine tez hazırlayarak tamamlamıştır.)
6. AK Parti kurucularından 11. Dönem Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül bey'in küstürülmüş olduğu algılaması var mıdır, yok mudur? Varsa, bu algılamanın değiştirilmesi gerekir mi? Bunun için ne yapılmaktadır?
7. AK Parti'nin seçim şarkısı olarak sunulan ve Sayın Başbakan'ın son derece yerinde bir kararla Genel Kurulda çalınmasını yasakladığı, oynak, arabesk parça, eğer meydanlarda çalınırsa; Türkiye'nin hüzünlü günler yaşadığı bir dönemde AK Parti'ye sempatiyi artırır mı azaltır mı? Kim seçmiştir bu parçayı? Kim yönetmektedir AK Parti'nin seçim iletişim çalışmalarındaki bu tür süreçleri?
8. Sayın Atilla Yayla refikimiz Perşembe günü “Hürriyet'e baskın doğru ve haklı mıydı?” başlıklı yazısında 'dezenformasyon'u anlatmış. (Bizce 'Algı Operasyonu' yerine Türkçe olmamasına rağmen 'dezenformasyon' ya da 'algı çarpıtması' ifadesinin kullanılması doğrudur.) Diyor ki Atilla Yayla: “Aslında dezenformasyonun en büyük ilacı ve onunla en büyük ve etkili mücadele yanlışlara karşı doğruları açıklayıp yaymak, çarpıtmaları teşhir etmek ve kınamaktır.” O gece Hürriyet protestosunda o ateşli konuşmayı yapan Sayın AK Parti Milletvekili'nin Kongre'de Divan Üyesi yapılması, hedef kitlenin kafasında bazı soru işaretleri oluşmasına neden olmuş mudur? Olmuşsa, bunun giderilmesi için nasıl bir yol izlenmiştir ve izlenmektedir?
9. İt ürür, kervan yürür, bir iletişim stratejisi olabilir mi? Benzer bir yaklaşım AK Parti'ye zarar verir mi, vermez mi? Onca yıllık emek ve heykeli dikilecek işleri başarmış bir ekip olarak AK Parti ve onun doğal lideri Sayın Cumhurbaşkanı'na, “Geçiniz bunları, bunlar 'algı operasyonu'. Bizim seçmenimiz yemez” yaklaşımı Allah'tan reva mıdır?..
Şimdi düşünelim. Bu 9 soruyu, hakikat boyutunda değil, ancak gerçeklik boyutunda, iletişim boyutunda sormak 'kol kırılır yen içinde kalır' gerekçesiyle reddedilmesi gereken bir yaklaşım mıdır? Yoksa, Türkiye'nin gelecek tasarımına inanan herkesin sorumluluğu ve belki de görevi midir?
Ne dersiniz?..