7 Haziran seçimleri için AKP'den aday adayı olan eski Anadolu Ajansı Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, "Yabancı basının savaş bölgesinde çalışan muhabirlerinden bahsediyorum. Terör örgütlerinin üyesi gibiler. Düşünün, bir Arap gazeteci, ABD El Kaide’yle savaşırken, New York’ta El Kaide’yi övüyor. Ya da Londra’daki bir gazetesi IŞİD’i övüyor. O zaman ne olurdu?" dedi.
Yeni Şafak gazetesinin İngilizce edisyonundaki köşe yazısında, “Hepimiz farkındayız ki, PKK silahlı savaş taktiklerini değiştirdi. Artık dağlarda savaşan bir organizasyon değiller, onun yerine sokaklarda, kasabalarda ve kentlerdeler. Sokaklara mayınlar döşeniyor, hendekler kazılıyor ve farklı bir tür savaşla yüz yüze olduğumuz gösteren şekilde saldırılar kentlere taşınıyor” diyen Öztürk, terörizmin bir de iletişim kanadı olduğunu iddia etti.
'PKK'nın medya kanadı, yabancı ülkelerin istihbarat servislerinden destek alıyor'
“Silahlı saldırılar kadar zarar verici başka bir başlığı tartışmak istiyorum” ifadeleriyle söze başlayan Öztürk, şunları söyledi:
“Organizasyonun hiyerarşisini sıralarsak, resim organizasyonun silahlı kanadını, politik kanadını ve iletişim kanadını içerir. Bu kanadın en az silahlı ve politik kanat kadar etkili olduğunu anlamalıyız. Kamuoyu oluşturmak, algı yönetmek ve medyaya öncülük etmek terörist oluşumlar için çok önemlidir. Şimdi ise büyük bir ihtimalle savaşın en önemli bölümü."
PKK’nın dünya genelinde, "en büyük iletişim gücüne sahip terör organizasyonu” olduğunu iddia eden Kemal Öztürk, bu iletişim ağının örgüt üyelerinin çabalarıyla kurulmadığını söyledi. PKK’nın Türkiye ve Avrupa’da iletişim, algı ve medyayı destekleyen birçok önemli uzmanının olduğunu söyleyen Özer, bu desteğin özel sektörden ve yabancı ülkelerin istihbarat servislerinden geldiği iddiasında bulundu.
'Hürriyet gazetesinin yaptığı son yılların en tehlikeli ve kindar manipülasyonu'
Hürriyet gazetesinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atv–A Haber ortak yayınında Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu değerlendirirken dile getirdiği “Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir Anayasa'yı inşa edecek sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı, durum bugün çok farklı olurdu” şeklindeki sözlerini, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Dağlıca açıklaması: '400 vekil alınsaydı bunlar olmazdı” ifadesiyle Twitter’da okuyucularına servis etmesini “son yılların en tehlikeli ve kindar manipülasyonu” olarak nitelendiren Özer, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’yi terörle savaştığı bir zamanda bile suçlayan ve kötüleyen yabancı basın, bu takımın önemli bir parçası. Merkezlerinde bahsetmiyorum. Savaş bölgesinde çalışan muhabirlerinden bahsediyorum. Terör örgütlerinin üyesi gibiler. Düşünün, bir Arap gazeteci, ABD El Kaide’yle savaşırken, New York’ta El Kaide’yi övüyor. Ya da Londra’daki bir gazetesi IŞİD’i övüyor. O zaman ne olurdu?"
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dünkü basın toplantısında manipülasyon ve basındaki algı operasyonundan şikayet ettiğini hatırlatan Öztürk, “Yaraların yeni olduğu böyle kritik zamanlarda eleştiride bulunmak istemiyorum. Yine de söylemek zorundayım ki, hükümet kamuoyu oluşturmak, haber vermek ile kendisinin doğru ve meşru olduğunu dünyaya anlatmak konusunda yetersiz” dedi. Özer, hükümete acilen ulusal ve uluslarası iletişim stratejisi oluşturmak ve etkili olmasını sağlayacak bir sistem kurmak konusunda çağrıda bulundu.