Gündem

Yeni Şafak yazarı Böhürler: Taliban’ı ve yaptıklarını savunmuyorum

Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler, Taliban’ı ve yaptıklarını savunmadığını ancak Batı merkezli Afganistan ve Afganlılara yaklaşım biçimine karşı olduğunu yazdı

03 Eylül 2021 09:59

Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ile Taliban’ın ülkenin kontrolünü ele geçirmesinin ardından haberciler ve yorumcuların basmakalıp yargılarla Afganistan’ın ve en çok da kadınların üzerinden bu coğrafyanın kaderi hakkında yorumlarda bulunduğunu yazdı.

 ABD ve Batının Afganistan’da binlerce insanlık suçu işlediğini belirten Böhürler,  “En konforlu ülkelerden, konforlu bir mesafede; ateşi tutmadan ateşi anlatıyorlar. 32 yıldır evleri ateş arasında kalan insanların niye medeni olamadıklarını ve olamayacakların anlatıyorlar! Bunu yaparken 32 yıl onları ateş hattında bırakanları unutturup Taliban zihniyetini ortaya çıkartan tek etmen olduğunu iddia ettikleri ‘İslamiyet’i tartışıp duruyorlar.’Müslüman oldukları için böyle oldu’ tezi Batı ülkelerinin bir teflon gibi olayın içinden sıyrılmasına sebep oluyor ” dedi.

Kadın ve Afganistan’dan bahsedilecekse Sovyetler’in Afganistan’ı işgalinin ardından ülkesinden göç eden ailesiyle çocukluğu İran ve Pakistan mülteci kamplarında geçen Malali Cuya’nın söylediklerinin dikkate alınması gerektiğini belirten Böhürler,  şöyle devam etti;

"Afganistan üzerine yazılanları okurken, dinlerken bizim de zihnimizin ne kadar ‘Batıcı’ formatlandığını bir kez daha gördüm. Ali Şeriati bunu ‘İnsanın Dört Zindanı’ kavramıyla muhteşem anlatır. Bu dört zindanı ‘Tabiat, tarih, toplum, kendimiz’ diye adlandırır. Özgür düşüncenin önünde bir duvar gibi duran bu dört fikir zindanının içinde en güçlü olanın da insanın ‘kendisi’ olduğunu söyler: ‘İnsan, tabiatın baskısından teknolojinin, tarihin ve toplumun baskısından sosyal bilimlerin gücüyle kurtulabilir. Ancak kendi zindanından bilimsel ve sosyolojik yasalarla çıkamaz. İnsan kendi zindanından ancak aşkın bir fikrin gücüyle çıkabilir.’

Başkaları hakkında yaptığımız her yorumda bu dört zindanın etkisi var. Afganistan’da yaşayan insanları sanki tarihin bir hatası olarak görüp, ‘insan’ olarak görmeyenler bizim ülkemizde de az değil. Taliban’ı ve yaptıklarını savunmuyorum ancak böyle bir formatla konuya yaklaşmanın da sağlıksız olduğunu düşünüyorum.

Tarihin kırılma noktaları toplumların hayatını belirliyor, Bu, kimseyi ne inancı ne de yaşama biçimi yüzünden aşağılama hakkını bize vermiyor. ABD işgalinde doğan bir Afganlı bugün 20 yaşında, başka bir dünya bilmiyor. Ama bunun suçlusu o çocuk değil ki!"