Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, AKP'nin 7 Haziran seçiminde 13 yıllık tek başına iktidarını neden kaybettiğine ilişkin yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlarla ilgili olarak, "İslamcılar, yolsuzluk söylentileri ve kibir nedeniyle AK Parti'ye bir uyarıda bulunmak istedi. Milliyetçiler, çözüm sürecinde PKK-HDP'nin çok fazla görünür olmasından rahatsız oldu. AK Parti'nin kurucu felsefesini oluşturan Muhafazakâr Demokrat kesim, kuruluş ilkelerinden sapma olduğu kaygısıyla partisine ihtar etme ihtiyacı hissetti" dedi.
Selvi'nin Yeni Şafak'ta "AK Parti’nin milletvekili listeleri" başlığıyla yayımlanan (15 Eylül 2015) yazısı şöyle:
AK Parti kongresinden çıkan tablo, birebir parti yönetimine yansıdı.
Kongreye Cumhurbaşkanı Erdoğan, rengini vermişti. AK Parti yönetiminin belirlenmesinde ise uzlaşma hakim oldu. Yakın çalışma arkadaşlarının seçiminde Davutoğlu'nun tercihleri etkili oldu. MYK'da görev alanlarla görev almayanları birlikte değerlendirmekte yarar var. Netice itibariyle giden de AK Partili gelen de. AK Parti'nin kongre sürecine nokta koymasında yarar var.
Çünkü önünde kritik bir seçim var. AK Parti açısından hayati bir seçim.
AK Parti kongresindeki trend milletvekili listelerinde de yansıyacak.
AK Parti'nin önünde iki takvim duruyor.
1-18 Eylül'de milletvekili listeleri YSK'ya verilecek.
2-22 Eylül tarihinde aday tanıtımı yapılarak seçim startı verilecek.
AK Parti, kongre öncesindeki dalgalanmaya rağmen, iç sorunlarıyla kamuoyunu meşgul etmeden bu süreci tamamladı.
Parti için söylenecekler söylendi. Şimdi AK Parti'nin Türkiye için bir şeyler söyleyeceği döneme giriliyor.
Asıl önemli olan aşama burası.
Siyasetin tutkalı başarı. AK Parti 1 Kasım seçimlerinde 7 Haziran'da kaybettiği tek başına iktidarı tekrar yakalarsa, kimse kongrede yaşananlara takılmaz. Demirel, “Siyasette her şeyin izahı vardır ama başarısızlığın izahı yoktur” derdi. 1 Kasım seçimleri ile siyasetteki güç dengesi yeniden belirlenecek. Eğer 7 Haziran'daki tablo daha parçalı hale gelirse Türkiye ve siyasi partiler açısından zor bir döneme girilecek.
Bir şey daha olacak.
7 Haziran'dan sonra koalisyon kurmama kontenjanını dolduran liderlerimiz, 1 Kasım'da bir koalisyon zorunluluğu ile karşı karşıya kalırlarsa bundan kaçınamayacaklar.
Çünkü mazeretleri kalmadı.
Partiler seçimlere bu bilinçle hazırlanacak.
7 Haziran seçimlerinden hemen sonra yapılan araştırmalarda AK Parti'nin oylarındaki azalmada ilk üç şöyle?
1-İslamcılar- yolsuzluk söylentileri ve kibir nedeniyle AK Parti'ye bir uyarıda bulunmak isteyen kesim. Bunların içinde Kürt ve Türk İslamcıları neredeyse eşit düzeyde yer alıyor.
2-Milliyetçiler- Çözüm sürecinde PKK-HDP'nin çok fazla görünür olmasından rahatsız olan milliyetçi kesim orta Anadolu'da MHP'ye yöneldi. Çözüm sürecinin sonuca ulaştırılmaması, PKK'nın silahları bırakmasıyla sonuçlanmaması nedeniyle AK Parti iki cephede de kaybetti. Milliyetçiler çözüm sürecinin olumlu sonucunu göremediği için MHP'ye yöneldi, çözüm sürecinin yarıda bırakılıp, milliyetçi- güvenlikçi bir söyleme dönülmesi nedeniyle Kürtler HDP'yi tercih etti.
7 Haziran seçimleri Kürt ve Türk milliyetçiliğinin yükselerek AK Parti oylarını kemirdiği bir seçim oldu.
3-Muhafazakarlar- AK Parti'nin kurucu felsefesini oluşturan Muhafazakar Demokrat kesim, kuruluş ilkelerinden sapma olduğu kaygısıyla partisine ihtar etme ihtiyacı hissetti. Bu kesimin daha çok sandık başına gitmemeyi tercih ettiği biliniyor.
AK Parti seçmeni 7 Haziran'da partisini uyardı. İslami terminolojiyle “Şefkat tokadı” vurdu. Kendisine çeki düzen vermesini istedi. Büsbütün ders vermeyi istese 1989 yerel seçimlerinde ANAP'a yaptığını yapabilirdi. Doğrusu AK Parti'nin o günkü ANAP'la kıyaslanması doğru değil. Ama 89 yerel seçimlerinde ANAP yüzde 21.75'e düşünce Özal, “Seçmenin eli biraz ağır oldu” diyecekti. Burada aynı şey yok. Zaten seçmenler AK Parti'yi tek başına iktidardan indirdi ama yüzde 41 gibi yüksek bir oy oranı ile yine birinci parti yaptı. Türkiye'yi yönetme sorumluluğunu verdi. Ama 'sen tek başına yönettiğinde bir sorun çıkmaya başladı. Yanına ikinci bir ortak daha al' dedi. Siyaset koalisyonu beceremeyince millete gidip yeniden yetki isteyecek.
AK Parti yeniden tek başına iktidar vizesi alabilmek için milletvekili listelerinde de bir restorasyona gidecek. Restorasyon sözü hafif kalabilir. Çünkü küçük çaplı bir rötuşla yetinileceğini zannetmiyorum. Listelerde büyük çaplı değişiklikler sürpriz olmamalı. Bu yönde işaretler aldığımı belirtmeliyim. AK Parti birçok yerde küçük oy oranları ile kaybetti. Bunda liste hatalarının etkili olduğu gibi bir kanaat söz konusu. Ayrıca, AK Parti kongresine rengini veren iradenin milletvekili listelerine de yansımasını bekliyorum.
AK Parti'nin İstanbul, Ankara ve İzmir'deki listelerinde stratejik değişiklikler olması bekleniyor. Daha önce başka bölgelere gönderilen partinin ağır toplarının üç büyük şehirde değerlendirilmesi düşünülüyor. Ayrıca AK Parti Kürt oylarını sadece bölgede kaybetmedi. İstanbul, Ankara ve İzmir'de de kayıpları var. Listelerde Kürt oylarına mesaj verebilecek isimler monte edilecek.
AK Parti Güneydoğu listelerini, ağır abiler ve yerel isimler arasında bir denge kurarak yeniden yapacak gibi gözüküyor. Parti 7 Haziran'da Karadeniz ve İç Anadolu'da gücünü koruyabildi. Ama zaten zor durumda olduğu sahillerde önemli ölçüde geriledi. Buralara yönelik yeni bir strateji üzerinde çalışılıyor.
AK Parti ve Erdoğan için olmazsa olmazlardan biri İstanbul. Erdoğan, İstanbul'un Türk siyasetine kazandırdığı bir değer. O nedenle İstanbul için titiz bir çalışma yürütülüyor.
7 Haziran seçimlerinde Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin tamamına giden ve büyük ilçelerle birlikte en fazla miting yapan bir liderdi. Allah'ı var çok çalıştı. Bu kez halkımız seçim yorgunu olduğu için yüzlerle ifade edilen miting maratonu düşünülmüyor. En fazla 40 yerde miting yapılması planlanıyor. Asıl söylem üzerinde duruluyor. Kucaklayıcı bir söylem. AK Parti 7 Haziran seçimlerinde ilk kez savunmada kalmıştı. O nedenle bu kez kitleleri heyecanlandıran bir seçim kampanyası planlanıyor.
Elbette ki 7 Haziran seçimlerindeki konjonktür yok. Bu kez terörle mücadele ve şehitlerimiz gibi bir gerçeğimiz var. Ayrıca ekonomik dalgalanma her şeyden çok kendini hissettiriyor. Seçim kampanyasını partiler değil bir anlamda bu konjonktür yapacak. Yine de insanlarımız AK Parti'nin kendilerine heyecan verici proje ve vaatlerle gelmesini bekliyor. AK Parti'nin refah düzeyiyle ilgili bir çalışması olduğunu biliyorum. Geniş kitleleri ilgilendirecek bir proje olacak. 22 Eylül'deki aday tanıtım toplantısında bunun işaretlerini almış olacağız.
1 Kasım seçimleri için artık gong çaldı. Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz.