Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül, ikinci bir 15 Temmuz girişiminin 'güney'den geleceğini öne sürdü.
Karagül, " Bu projeyi yürütenler de, FETÖ üzerinden Türkiye’ye saldıranlar da aynı güçlerdir. 15 Temmuz’da FETÖ’yü ülkemize saldırtan ABD ve ortakları, bu sefer saldırıyı güneyden, Suriye’nin kuzeyinden yapacak. İkinci 15 Temmuz planıdır bu." yorumunda bulundu.
İbrahim Karagül'ün Yeni Şafak'ta yayımlanan yazısı şöyle:
FETÖ, Türkiye’ye yönelik çokuluslu müdahalenin ilk aşamasıydı. Ortadoğu’nun her yerinde cirit atan ve Batılı istihbarat teşkilatları tarafından yönetilen, ülkeleri istikrarsızlaştırmak ve parçalamak için kullanılan terör örgütleri nasıl bir rol üstlendiyse FETÖ bunun Türkiye ayağıdır.
Ülkelerine, milletlerine, tarihlerine ihanet etmiş insanlardan oluşturulan bu yapı, yüz yıl sonra yeniden uyanışa geçen milletimize sıkılan kurşundur. Çünkü onlar, patronları aynı olan PKK ile koordineli bir biçimde “Türkiye Cephesi”ni açmak için harekete geçirilmişler, bu cephe açıldıktan sonra ülkemizin Irak gibi, Suriye gibi, Libya gibi paramparça olması için ihale almışlardır.
Bu dava milli hesaplaşma, siyasi tarih mücadelesidir
Dün başlayan Akıncı duruşması, Türkiye’nin siyasi tarihine, işgal güçleri ile yerli olan arasındaki hesaplaşmanın bir parçasıolarak geçecektir. Çünkü onlar, ABD istihbaratı adına, Avrupaülkeleri adına, İsrail adına Türkiye’ye saldıran, ülkeyi onlar için teslim almaya girişen bir “iç işgal örgütü”dür. Bu dava da, tıpkı 15 Temmuz gecesi direnişi gibi, yerli olanla istilacılar arasındaki mücadeledir.
Bu yüzden, ortada bir “darbe davası” yoktur. Mesele sadece hukukibir mesele değildir. Alacakları ceza, yargılanacakları kanun maddesiya da cinayet davası meselesiyle sınırlı değildir. Bu bir milli hesaplaşmadır. Bir siyasi tarih hesaplaşmasıdır.
Burada darbeciler değil işgal güçleri yargılanıyor
Selçuklu’dan bu yana akan tarihe müdahale edenlerle, o tarihi sürekliliği ayakta tutmaya çalışanların mücadelesidir. Osmanlı’nın yıkılmasından sonra yeniden dirilmeye çalışan bir milletle, dünyayı o milletin başına yıkmaya çalışanların mücadelesidir.
Çünkü o davada, benzer davalarda sadece darbeciler yargılanmıyor, işgal güçleri yargılanıyor, onların Türkiye içindeki tetikçileri yargılanıyor, vatan hainleri yargılanıyor, Batılı istihbarat teşkilatları adına “Türkiye cephesi” açanlar yargılanıyor. Bu aynı zamanda bir askeri davadır, vatana ihanet davasıdır.
FETÖ ile mücadeleyi fırsat kapısına dönüştürenler..
15 Temmuz gecesi İstanbul sokaklarında verilen mücadele, kırk yıldır Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinin her karış toprağında verilen mücadele bugün mahkeme salonlarında devam etmektedir.
FETÖ ile mücadeleyi bir çıkar, kazanç, fırsat kapısına dönüştürenler de, bizim için, milletimiz için, ülkemiz için, siyasi geleneğimiz için vatan hainleri hükmündedir ve bu suç, bir gün gelecek onları da ihanet fotoğrafına yerleştirecektir.
Milli mücadele hayatımızın ve ülkemizin her yerindedir. Yerli olanla yabancı istila programları ve kadroları arasındaki hesaplaşma, ölümcül, ülkemizin varoluş kavgasıdır. Sanıldığı gibi bu kavga hafiflememiş, daha da şiddetlenmektedir.
Gevşemek intihardır!
Mahkeme salonlarında, kamu kurumlarında, sosyal ve ekonomik alanlarda mücadelede yaşanacak gevşeme ülkemiz için intiharolacaktır. Bir yerde boşa çıkarsa, zayıflarsa, birilerinin istismarı ile yolundan saparsa, bütün coğrafya yeni büyük tehditlerle yüzleşirken, ülkemizin bunun altından kalkması imkansız hale gelecektir.
Çünkü mücadele ettiğimiz şey sadece FETÖ değil, arkasındaki güçlerdir. Ülkemize diz çöktürmek isteyenler onların patronlarıdır, efendileridir. Türkiye’yi rehin almak, küçük parçalara bölmek, yeniden köleleştirmek isteyenler PKK’nın da, FETÖ’nün de sahibidir.
FETÖ-PKK ortaklığı: Hani etnik sorundu?
Bugünlerde güney sınırlarımıza yığınak yapan, yüzlerce kilometrelik cephe oluşturmaya başlayan, yarının büyük saldırısının hazırlıklarını yapan ABD’dir, Avrupa’dır, İsrail’dir.
Bu mahkemeler neden önemli, neden milli mücadele biliyor musunuz? Çokuluslu işgal planlarının Türkiye’deki bir ayağının kesilmesi anlamına geliyor da ondan. Onlarca yıldır PKK üzerinden “Kürt meselesi” işleyen Batılı Truva atlarının, tetikçi aydınlarının asıl meselesinin Kürt meselesi olmadığını, konunun “etnik” bir tarafının bulunmadığını şimdi anladık mı?
Kimlerin kırk yıldır PKK ile yapmaya çalıştıkları başarılı olmayınca etnik olarak ağırlıklı biçimde Türk kökenlilerden oluşan FETÖ’yü devreye soktuklarını gördük mü? Meselenin Türkiye meselesi olduğunu, etnik bir tarafı bulunmadığını FETÖ-PKK dayanışmasında izlemedik mi?
İkinci dalga saldırı hazırlığı yapıyorlar!
Ama daha durun!
FETÖ saldırıları durdurulmuş olabilir. Bu konudaki milli hassasiyet, mücadele, duyarlılık her tehdidi ortadan kaldırmıyor. Türkiye içindeki müttefiklerini kaybedenler, güneyimizde yepyeni bir tehdit inşa ediyorlar. “İkinci dalga” saldırının hazırlıklarını yapıyorlar. PKK üzerinden, terör üzerinden Suriye sınırı boyunca yeni cephekuruyorlar. Aylardır yapılan yüzlerce TIR silah sevkiyatı Suriye ile sınırlı değil.
Kuzey Irak’tan Akdeniz’e bir harita çiziyorlar, bütün bu bölgeyi Türkiye ve coğrafyayı paramparça edecek garnizona dönüştürüyorlar. PKK’yı “etnik” bir mesele gibi bize yutturanlar, bunu da öyle yutturuyor ve maalesef bazılarımız buna inanıyor.
İkinci 15 Temmuz Güney’den gelecek
Açık ve net bir şekilde not edelim, tarihe kayıt düşelim: Bu silahlar Türkiye Cephesi’ni açmak içindir. “Üçüncü Cephe”yi açmak içindir. O silahlar, Suriye’deki harita oluşur oluşmaz Türkiye’ye saldırı içindir.
Bu yüzden yığınak devam edecektir. Bu projeyi yürütenler de, FETÖ üzerinden Türkiye’ye saldıranlar da aynı güçlerdir. 15 Temmuz’da FETÖ’yü ülkemize saldırtan ABD ve ortakları, bu sefer saldırıyı güneyden, Suriye’nin kuzeyinden yapacak. İkinci 15 Temmuz planıdır bu.
İki yıldır bu tehdit üzerine yazılar yazıyorum. Bugüne değil, yarına işaret ediyorum. Varolana değil yaklaşana dikkat çekmeye çalışıyorum. En az FETÖ duyarlılığı kadar bir kamuoyu hassasiyeti bu alana yönlendirilmelidir.
FETÖ yerine içerideki yeni ortakları kimler?
Unutmayın; her işgal, her saldırı içeride ihanet edecek kadrolarla yürütülür. “İç işgalciler”le yürütülür. Güneyden yaklaşan yeni işgal girişiminin, tehdidin Türkiye içinde ortakları yok mudur?
Can alıcı soru budur: FETÖ’den sonra bu ülkede kimlerle ortaklık kurdular? FETÖ yerine kimleri ikame ettiler? PKK bir dış tehdittir, bu planda PKK ile birlikte içeride kim iş yürütecek? Yeni 15 Temmuz’un “iç işgalciler”i kimler olacak?
Türkiye’yi kimler tuzağa çekiyor?
Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan işgalin, İran sınırından Akdeniz’e ulaştırılan haritanın, yüzlerce kilometrelik yeni cephenin içerideki ortakları kim?
Tehdit bu kadar büyürken, yaklaşırken, yarın şehirlerimizi kana sulayacak silahlar Türkiye için hazırlanırken bir şey yapmıyor, yapamıyor oluşumuz çaresizliğimizden mi, imkansızlığımızdan mı yoksa içeride birilerinin Türkiye’yi oyalamasından mı?
Bu tehdit 15 Temmuz’dan bile büyüktür. Varsa bu ihanet 15 Temmuz’dan bile büyüktür. Çünkü bu seferki saldırı doğrudan bir saldırı olacak, planın patronları açıktan cephede yer alacaktır! Türkiye için yeni ve yakın tehlike budur!