Sağlık

Yaşlanıyoruz...

Araştırmalar, Türkiye'de 2005 yılında yüzde 5.4 olan yaşlı nüfus oranının, 2010 yılında yüzde 7'ye çıktığını gösteriyor.

07 Haziran 2010 03:00
T24 - Araştırmalar, Türkiye'de 2005 yılında yüzde 5.4 olan yaşlı nüfus oranının, 2010 yılında yüzde 7'ye çıktığını gösteriyor.
    
Türkiye'nin yaşlanmanın masaya yatırıldığı Akademik Geriatri 2010 Kongresi'ni değerlendiren Prof. Dr. Servet Arıoğul, “Bu rakamlar Türkiye nüfusunun da dünyada yaşlı ülkeler arasına gireceğinin sinyallerini vermektedir” dedi.

Ülkemizdeki yaşlılarda en sık görülen sağlık sorunlarının hipertansiyon, şeker hastalığı, osteoporoz, kolesterol yüksekliği, Alzheimer hastalığı, depresyon, inme, kalp damar hastalıkları, idrar kaçırma, beslenme bozuklukları ve bası yaraları olduğunu belirten Arıoğul, Türkiye’de sadece 26 geriatri uzmanının bulunduğuna dikkat çekerek, bu sayının yetersiz olduğunu, en az bin civarında geriatri uzmanına ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Kongre Genel Sekreteri Doç. Dr. Mustafa Cankurtaran ise ülkemizde 500.000 civarında Alzheimer hastası olduğunu, ancak bu hastalardan sadece 50.000 kadarına teşhis konulup tedavi altına alındığını belirtti. Dr. Cankurtaran, diğer hastaların hastalıklarının farkında olmadıklarına dikkat çekerek, Alzheimerın daha çok 74 yaş üstü kişilerde ve düşük eğitim seviyesinde görüldüğünü, bulmaca gibi uğraşlar ile balık ve siyah üzüm çekirdeğinin hafızayı koruduğunu hatırlattı.


Yaşlılarda gündüz şekerlemesi uyku düşmanı

Doç. Dr. Mustafa Cankurtaran ayrıca, yaşlıların önemli sorunlarından birinin de uykusuzluk olduğunu belirtti ve yaşlı kişilerin günde 5 saat gece uykusu almasının sağlıklı olduğunu vurguladı. Gece uyku uyuyamamaktan yakınan yaşlıların, gün içerisinde şekerleme diye tabir edilen 10-15 dakikalık uyku halinin, 2.5 saat gece uykusundan çalmaları anlamına geldiğini ifade eden Dr. Cankurtaran, uykusuzluktan yakınan yaşlılara gece geç yatmalarını ve uyku dışında kalan zamanı bir meşguliyetle geçirmelerini önerdi.

Yaşlılarda depresyona da değinen Doç. Cankurtaran, ekonomik kaygılar ile kendi kendine yetememe hissinin depresyon nedenlerinin başında geldiğini hatırlattı, "Bu durumunun ciddiye alınarak mutlaka uzmana gidilmesi gerekiyor. Depresyonun yaşlılarda daha çok görüldüğü unutulmamalı” dedi.


Yaşlanma doğumla başlıyor

Dr. Cankurtaran, yaşlılarda besin destek ürünlerinin kullanımına ilişkin olarak da, “Yaşlılarda özel bir neden olmadıkça, genel sağlık durumları gerektirmedikçe besin destek ürünlerine ihtiyaç yoktur. Sadece eksikliği durumunda B12 ve D vitamini almaları yeterli olur” şeklinde konuştu.

Hacettepe Üniversitesi'nden Doç. Dr. Teslime Atlı da ülkemizde yaşlanmanın tam olarak bilinmediğine dikkat çekti. İnsanın doğarken yaşlanmaya başladığını ifade eden Dr. Atlı, "İnsanın yaşlanması yaşadığı sürece devam eder. Ancak iki kişi aynı şekilde yaşlanmaz. Hatta aynı kişinin organları bile aynı anda yaşlanmaz" dedi.


Huzur evlerine sıcak bakmıyoruz ama...

Dr. Atlı, "Yaşlanma durdurulamaz ama yavaşlatılabilir. Yaşlanmanın hızını ve şeklini genetik belirliyor. Bu nedenle ‘Ben nasıl yaşlanacağım?’ sorusunun yanıtını, 'anneniz ve babanız' şeklinde verebiliriz. Yaşlanmanın yavaşlatılabilmesi için genetik faktörler dışında kalan dış etkenlerin düzeltilmesi gerekir" diyen Dr. Atlı, "Sağlıklı beslenmeye özen gösterilmeli. Sigaradan uzak durulmalı. Kilo kontrol altında tutulmalı. Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalı. Kemik erimesinden korunmak için tuz tüketimi azaltılmalı" diye konuştu.

İstanbul Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Akif Karan ise toplum olarak yaşlılara huzur evlerinde bakım konusunda isteksiz olduğumuzu, ancak bazı yaşlı hastaların mutlaka uygun bir yatılı kurumda bakım almaları gerektiğinin altını çizdi.