Gündem

"Yaralı polislerden hiçbir ses gelmiyor, sessizce uzanmışlar; ‘Nasılsınız’ diye sorunca ‘iyiyim’ diyorlar"

Prof Derya Özçelik: "Bizim için bu saatte evinizden kalkıp geldiniz" dediler...

14 Aralık 2016 15:25

İstanbul'da Bursaspor maçı sonrası düzenlenen, çoğu çevik kuvvet polisi 44 vatandaşın şehit olmasına sebep olan canlı bomba saldırılarından sonra görevli olmamasına rağmen hastaneye koşan Prof. Dr. Derya Özçelik yaşadıklarını anlattı. Prof. Dr. Özçelik, saldırı sonrası yaşadıklarını anlatırken "Yaralı polislerden hiçbir ses gelmiyor. Sessizce uzanmışlar. ‘Nasılsınız’ diye sorunca ‘iyiyim’ diyorlar. Çalan telefonlara da aynısını söylüyorlar 'iyiyim...' Sadece doktorların hemşirelerin konuşmaları duyuluyor" dedi.

Özçelik şunları söyledi:

"Sakarya Üniversitesi Plastik Cerrahi Kliniği’nde görev yapıyorum. 10 Aralık 2016 gecesi İstanbul’da Nişantaşı’ndaki evimdeydim. Yüz kırıkları ile ilgili yazdığım bir makaleyi gözden geçiriyorum. 10.30 gibi dışarda güçlü bir patlama sesi duyuldu. Sonra televizyonda altyazı olarak ‘Taksim’de patlama’, ardından da ‘Maçka parkında bomba patladı’ haberleri geçmeye başladı. Maçka parkının evime uzaklığı belki 500 metre

"Ambulansları çıkartın"

"Dışarda hastane görevlisi ‘ambulansları çıkartın’ diye bağırmaya başladı. Ben de o anda belki bir yardımım olur diye evden çıktım. Önce Maçka parkının olduğu yere gittim, havada keskin bir barut kokusu. Helikopterler ışıklarıyla yeri aydınlatıyor, uzakta onlarca ambulansın ışığı görünüyor. Polisler olay yerine gitmeme izin vermedi.

"Whatsapp mesajlarıma baktım. Okmeydanı Plastik Cerrahi Kliniğinin Sorumlusu Dr. Özay Özkaya ‘hastane kapısında beklediklerini’ yazmış.

"Yoldan geçen bir ambulans şoförü ‘Gümüşsuyu Askeri Hastanesi (eski adı) yoğun olduğunu oraya gitmememin uygun olduğunu’ söyledi. Bir taksiye binip gittim. Hastanenin kapısında polisler bekliyor. Doktor olduğumu söyleyince ‘geçin’ dediler. Saat sanırım 11.30 olmuştu.

"İçerde bütün yaralılar çevik kuvvetten kardeşlerimiz. Yaklaşık 10-12 kişi. Bir o kadar da doktor. Hepsi olayı duyar duymaz koşup gelmişler. Ağır olanları sevk etmişler. Ağır hastaların olduğu doktorların üzerindeki ve de yerlerde hızla silinmiş ama çoğu duran izlerden anlaşılıyor.

"'Nasılsınız' diye sorunca 'İyiyim' diyorlar..."

"Aynı Şişli Etfal’den bir hemşire Hanım’ın bugüne dair yazdıkları gibi; hiç bir bağırtı çağırtı yok. Yaralı polislerden hiçbir ses gelmiyor. Sessizce uzanmışlar. ‘Nasılsınız’ diye sorunca ‘iyiyim’ diyorlar. Çalan telefonlara da aynısını söylüyorlar 'iyiyim...' Sadece doktorların hemşirelerin konuşmaları duyuluyor.

"Sonra kendimi tanıttım, plastik cerrah olduğumu yardımcı olabileceğim bir şey olup olmadığını sordum. Yüzünde kesisi olan ve bacaklarda şarapnel kesileri olan hastaları gösterdiler, ufak ameliyatlarını yaptım. Bacağında kesi olan kardeşimize 14 gün kadar rapor verilmesinin uygun olacağını söyledim, ‘rapor almak istemediğini çalışmak istediğini’ söyledi.

"'Bizim için bu saatte evinizden kalkıp geldiniz' dediler..."

"Bir polisimizin tedavisini yaparken yakını geldi, sadece gözlerinden yaşlar süzüldü, sessizce... Hepsi defalarca teşekkür etti. Şaşırdım. ‘Bizim için bu saatte evinizden kalkıp geldiniz dediler.’ ‘Tabiki gelicez’ dedim.. ‘Sizler bizim için canınızı veriyorsunuz, evden gelmişiz çok mu’ diyecektim, ağlamamak için diyemedim.

"01.30 gibi cerrahi gereken işlemler bitti. Hastaneden çıktım. Yoldan hiç taksi geçmiyordu. Bir bayanın kullandığı arabayı polislerle durdurduk. Nişantaşı'na beni bırakmalarını rica ettik. ‘Ne demek bizim de bir katkımız olsun dediler.‘

"Dünyada kötü insanlar var ama..."

"Genel cerrahi uzmanı dayımın dediği gibi ‘dünyada kötü insanlar var ama iyiler daha fazla..’

"Polisimize, vatandaşlarımıza başsağlığı; yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Bundan sonra benim gözümde Çevik Kuvvetin adı Çelik Kuvvet..."