Yaşam

Yapay canlı hücre yaratıldı!

Bilim insanları tamamen laboratuvarda sentezlenmiş DNA taşıyan canlı bir hücre oluşturmayı başardı.

22 Mayıs 2010 03:00
T24 - Bilim insanları yıllarca süren çalışmalarının meyvesini aldı, tamamen laboratuvarda sentezlenmiş DNA taşıyan canlı bir hücre oluşturmayı başardı. Bu, tam anlamıyla yapay bir organizma değil. Ancak sonuçları, "canlılığın laboratuvarda oluşturulması" yolunda son derece önemli gelişmelere yol açacak dev bir adım.


Yaklaşık 15 yıldır insan yapısı, yapay bir canlı yaratmanın mümkün olup olmadığı sorusuna cevap arayan J. Craig Venter ve sahibi olduğu enstitü araştırmacılarının yarattığı hücre, laboratuvarda üretilmiş ve yaşayan ilk sentetik hücre olduğu için bilim dünyasında yoğun ilgiyle karşılandı. Bu projenin, çeşitli kullanım amaçları için, doğada görülen biçimlerinden daha farklı şekilde işleyen organizmalar yaratmak gibi çok daha zor bir hedefin önünü açtığını söyleyen Dr. Venter, yaptıkları işi herkesin anlayabilmesi için teknolojik bir örnek veriyor: “Bilgisayar örneğini kullanacak olursak, yaptığımız işi, yaşamı bir türden başka bir türe, yazılımını değiştirmek suretiyle aktarmak olarak tanımlayabiliriz.” Venter, yarattıkları hücrenin doğada görülen ve kendi kendini yenileyen türler arasında, ebeveyni bir bilgisayar olan ilk örnek olduğunu da söylüyor.



Önemli bir dönüm noktası



Bu alanda çalışan pek çok bilimci, Venter ve ekibinin çalışmasının ‘Önemli bir dönüm noktası’ olduğunu söylüyor. Araştırmacılara göre bu buluş ileride yeni yakıt çeşitleri üretilmesi, kirlenmiş suyu arıtmanın daha iyi yollarının bulunması, daha hızlı aşı üretimi gibi son derece hayati başka buluşlara yol açmak yolunda umut vaat ediyor.


Radikal gazetesinin haberine göre Venter ve ekibi 1995’ten beri sentetik bir hücre oluşturmak amacıyla çalışıyor. Çalışmanın altında yatan fikir, DNA’nın dört bileşenini bir araya getirerek sentetik bir genom (Bir organizmanın sahip olduğu genetik şifrelerin tamamı) oluşturulması, oluşturulan bu genomun bir hücreye yerleştirilmesinin ardından hücrenin bu genom tarafından yönetilmesi, büyümesi ve çoğalması şeklindeydi. Venter ve ekibi şimdi uzun süredir çalışılan bu fikri gerçekleştirmiş oldu.


Ekibin karşılaştığı iki devasa engelin birincisi, bu kadar büyük bir DNA’yı oluşturmanın bir yolunu bulmaktı. Çoğu kimyasal sentez tekniği birkaç bin DNA harfini bir araya getirmekten fazlası için çalışmıyordu. Bu da tüm genomu tek seferde değil, parça parça oluşturabilmek demekti. Venter, milyona yakın bazı bir araya getirmeyi hedeflediklerini ve 15 yılın büyük kısmının bunun kimyasını çözmeye çalışmakla geçtiğini anlatıyor. Ekip çözümü, sentezlenmiş küçük DNA parçalarını, yerleştirdikleri ayrı ayrı bakteri hücrelerinde birleştirdikten sonra maya hücresine alarak, orada bir araya getirmekte bulmuş.


İkinci büyük engelse bu büyük DNA parçasını kırmadan bir hücreye transfer etmekti. Uzmanlar önce bir bakteri türünden öbürüne kromozom transfer edip edemediklerini görmek istedi. Bunun için Mycoplasma mycoides adlı küçük bir bakterinin genomunu alarak, yakın bir diğer tür bakteri olan Mycoplasma capricolum’a transfer etmek için yıllarca çalışan Venter, sonunda bunu da başarmış. Bu iki büyük engeli aştıktan sonra sıra, mycoides genomunun tamamını laboratuvarda sentezlemeye gelmiş. Oluşturulan yapay canlıya verilen isimse ‘Synthia’ olarak belirlenmiş.





Kaçıp canavar olur mu?



Venter’ın, hücrenin davranışlarını kontrol edebilen bir DNA yaratma başarısı, bunun etik olarak kabul edilebilir olup olmadığı sorularına da yol açmış durumda.


Biyoetikçi Gregory Kaebnick, bunun daha önce ortada olmayan yeni bir soru olmadığını, Venter ve diğer araştırmacıların çalışma alanlarına dair iki temel çekince olduğunu belirtiyor. Birincisi, bu sentetik organizmalardan birinin laboratuvardan kaçıp bir canavara dönüşüp dönüşmeyeceği; ikincisiyse bu tip çalışmaların çizgiyi aşıp insanların Tanrı’yı oynamaya başlayıp başlamayacağına dair endişeler...


Kaebnick, “Bugüne kadar organizmalar, oldukları hale kendileri evrilerek geliyorlardı. Ancak Venter’ın çalışmasıyla bu durum artık değişebilir ve bazıları için bu çok rahatsız edici bir gelişme” diyor.


Venter içinse çalışmanın amacı tam da bu. “Yeni türler üreten yeni bir biyolojik yazılım geliştirmeyi düşünüyoruz, böylece evrimleştikleri işi değil bizim söylediğimizi yapan türler yaratabilme imkânımız olacak” diyen Venter’ın planı, kurduğu Synthetic Genomics şirketinde yeni yakıtlar ve aşılar üretmekte kullanılabilecek yeni türler üzerinde çalışmak.



Akla takılan sorular ve cevapları...



Dr. Craig Venter’ın çalışmaya imza atan enstitüsünün www.jcvi.org adresli internet sitesi dünden bu yana bilim meraklılarının sorularıyla dolup taşıyor. Merak edilen başlıca sorular ve cevapları şöyle...



Sentetik hücre yaratma işi bir tesadüf eseri mi oldu?



Hayır, bunun ‘tesadüfen’ olduğunu söylemek yanlış olur. Gerçek DNA kullanarak sentetik DNA üretmek için çok uzun süredir çalışıyoruz ve ‘Synthia’ çok yoğun bir programın sonunda oluşturuldu.



Neden yapay hücre ürettiniz?



Bunun, hücrenin genetik kodunu yazmak için iyi bir yöntem olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca temiz su ve yeni biyoyakıt üretimi gibi çevreyle ilgili konularda da işe yarayacak.



Bu çalışma insanlar üzerinde de uygulanacak mı?



Hayır. Sentetik genom çıkarma işlemi sadece mikroorganizmalar üzerinde uygulanacak. Bu çalışmanın insanlara etkisiyse sadece olumlu düzeyde olacak. Biyoyakıt ya da yeni ilaçların üretimi gibi...



Projenin bundan sonraki aşamasında neler olacak?



Bu, 15 yıllık çalışmamızın bir ispatıydı. Ama bu çalışmaların çok hızlı ilerlemesini beklememek gerekir. Biz bu 15 yıl içinde o kadar çok şey öğrendik ve insanlık için yararlı olacak öyle gelişmelere imza attık ki... Duruma, sadece ‘Canlı hücre yaratıldı’ cephesinden bakmak ve hemen yarın devamını beklemek yanlış olur. Bu, ‘gen’in içeriğini anlamak açısından muazzam bir çalışma oldu ve çalışmalarımız yine bu şekilde, kontrollü ve sorumlulukla devam edecek.



Riskler neler?



Bilim alanında üretilen tüm yenilikler önce tepkiyle karşılanır, ‘Riskleri neler? Bize ne gibi zararları olacak?’ diye sorulur. Her yeni gelişmenin insanlık için yararları olduğu gibi, zararları da olabilir. Teknolojinin dikkatli ve sorumlulukla kullanılması gerekir. Bu çalışmada ulusal ve yerel, hükümetin tüm birimleri tarafından denetlendik; ayrıca medyaya, öğrencilere, biyoetikçilere, öğretmenlere ve halka kapılarımızı açtık. Buna rağmen kafası karışanlara açıklama yapmayı sürdüreceğiz.



Dr. Tanrı mı, tapılacak bilimci mi?



Amerikalı biyolog Dr. J. Craig Venter ve ekibinin, insan yapısı DNA’yı kullanarak yaşayan bir hücre yaratmayı başarması bilim dünyasını heyecanlandırsa da gelişme bazı çevreler tarafından tedirginlikle karşılandı ve Venter, ‘Tanrı’ rolüne soyunmakla eleştirildi. İngiliz The Daily Mail gazetesinin okurlarına yönelttiği, ‘Sizce bilim insanlarının yapay canlı üretmesine izin verilmeli mi?’ sorusuna okurların yüzde 55’i ‘evet’, yüzde 45’i ‘hayır’ cevabını verdi. Venter ve projede görev alan arkadaşlarını sadece halk değil, bazı bilim insanları da eleştiriyor ve ekibin biraz ‘ileri gittiğini’ ifade ediyor.


Caltech Üniversitesi’nden genetik bilimci David Baltimore, meslektaşını eleştirenlerden, “O, yaşamı sadece taklit etmeye çalışıyor, yeni bir şey yaratamaz” diye konuşuyor.


Ayrıca Venter’ı bilim üretmekle değil, medyatik olmaya çalışmakla suçluyor. Hatta eleştirilerini daha da sertleştirip bu çalışmanın bilim dünyasını sarsacak büyük bir gelişme olmadığını söyledikten sonra, “Bilimden anlamayan halkı panikletmekten başka bir şey yapmıyor” diyor.
Biyogüvenlik uzmanı Paul Keim’e göreyse Venter, halkı ‘korkutuyor ve bu durum da bilim etiğine yakışmıyor. Gazetelerde yer alan okur yorumlarıysa halkın, Venter ve ekibinin yaptıklarını ‘anlamadığını’ ve gelişmelerden ölesiye korktuğunu gösteriyor. İngiliz gazetesi The Daily Mail’deki haberin altına yorum bırakan bir okur, bu durumu çok güzel özetliyor: “Gazeteler daha açıklayıcı bilgi versin, bunu halkın anlayacağı dilde yapsın. İki çocuğum var,korkuyorum!”



‘Tanrı’yı oynamıyorum!’




Tanrı’yı oynadığı suçlamalarına cevap olarak “Ne zaman tıbbi ya da bilimsel bir gelişme olsa bu argüman ısıtılır. İnsanlığın en erken dönemlerden beri amacı doğayı, doğal işleyişi kontrol altına almak oldu. Evcil hayvanlarınızı düşünün! Bizim küçük adımımız insan yaşamının sırlarını aydınlatmak üzere atıldı” diyen Amerikalı biyolog Venter, 1946 doğumlu ve insan kalıtımsal malzemesi hakkında dünya çapında önemli bir bilimci. ve 21. yüzyılın en tartışmalı ve en etkili bilim adamı olarak lanse edilen, 2007 ve 2008’de Time’ın en etkili 100 insan listesine giren Venter, her çalışmasıyla özellikle de muhafazakâr kesimlerin tepkisini çekiyor.