Gündem

Wikileaks'e Tatlıses'le Ersoy da girdi

Eski ABD Büyükelçisi Ross Wilson 1 Nisan şakası olarak Washington’a gönderdiği metinde Türk siyasetini “ti”ye aldı. Bülent Ersoy ve İbrahim Tatlıses’i derin devlet ü

06 Eylül 2011 03:00

T24 - Eski ABD Büyükelçisi Ross Wilson 1 Nisan şakası olarak Washington’a gönderdiği metinde Türk siyasetini “ti”ye aldı. Bülent Ersoy ve İbrahim Tatlıses’i derin devlet üyesi yaptı.




Amerikalı diplomatların gizli yazışmalarını yayımlayarak politika gündemini alt üst eden Wikileaks’te Türkiye ile ilgili ilginç bir belge ortaya çıktı.


Le Monde, Der Spiegel, The Guardian gibi yayın organlarıyla işbirliği yapan Wikileaks diplomatik belgelerde bazı kişilerin isimlerini, güvenliklerini sağlamak için,  “xxx” ibaresiyle sansürlemişti. Fakat şimdi Wikileaks’in elinde olan tüm belgeler sansürsüz şekilde internete düştü. İşte bu belgeler arasında  1 Nisan 2008 tarihinde ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden o dönemki büyükelçi Ross Wilson imzasıyla Washington merkeze gönderilen bir belge yer alıyor. İşte büyükelçinin “1 Nisan şakası” olarak kaleme aldığı belgenin tam metni:



Derin Devlet Partisi’ne dava


Şaşırtıcı bir hareketle, Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya 31 Mart’ta “Derin Devlet”e (Kemalist devleti devam ettirmek için uzun süredir gizlice hareket ettiğine inanılan gölge organizasyon, ancak kimse gerçekten onlarla karşılaşıp karşılaşmadıklarını bilmiyor) karşı parti kapatma davası açtı.


41 sayfalık iddianame, Derin Devlet’i, kayıtdışı siyasi parti olarak hareket etmek, “siyasi entrika”nın merkezi olmak, Türkiye’nin dünyadaki pozisyonunu kaybetmesine neden olmak, ekonomik büyüme, yatırım ve “Türk toplumunun siyasi ve sosyal olgunluğa erişmesini” yavaşlatmak ile suçluyor. İddianame, Derin Devlet’in resmi olarak tanınmasını, ardından yasaklanmasını ve 401 üyesinin Türk siyasetinden beş yıllığına men edilmesini talep ediyor.



Bülent Ersoy üye


Bu hareket özellikle şaşırtıcı çünkü Yalçınkaya, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan bazı isimler, Türkiye Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 71 savcı ve hakim, Anayasa Mahkemesi’nin tamamı, karşı cinsin kıyafetlerini giyen televizyon yıldızı Bülent Ersoy, ve Türkiye’nin “Merv Griffith”i İbo ile birlikte kendi isimini de bu 401 üye arasında gösteriyor.


Dosyayı bir basın toplatısında açıklayan Yalçınkaya, “Anayasaya göre bunu yapmak zorundayım. Bu hoşuma gitmiyor, aslında kariyerim açısından bir intihar, ancak bu benim görevim” dedi. Sürpriz dosya, halihazırda çalkantılı olan Türk politika sahnesini, ani bir kriz ve afallamanın içine düşürdü. Eğer Anayasa Mahkemesi hem AKP hem de Derin Devlet Partisi’ni (DDP) yasaklarsa Türkiye politik bir boşluğa düşecek.



Baykal şikâyet etti


Açıkça şaşkına dönen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bu bir numara olmalı, kimse bu kadar aptal olamaz” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Deniz Baykal kısa ve öz bir basın toplantısı düzenleyerek dosyayı “doğru düşünen Türklerin sırtına saplanan bir bıçak” olarak niteledi ve DDP liderleri listesinde olmadığı için şikayet etti. “Varlığını kesin olarak reddettiğim varsayımsal Derin Devlet’in bir üyesi olarak ciddiye alınmayı hakettim” diyen Baykal, Anayasa Mahkemesi’nde hem partinin kapatılmasına hem de kendisinin dışarıda bırakılmasına karşı dava açacağını söyledi.


Birçok hukuk uzmanları, Anayasa Mahkemesi’nin bir Türk siyasi partisinin neleri teşkil ettiğine dair hukuki bir standart oluşturmak zorunda kalacağını söyleyerek, dosyanın hukuka uygunluğunu sorguladı.



Parti değil mafya grubu


Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, “Derin Devlet’in bazen siyasi bir parti gibi hareket ettiği ve geçmişte Türk siyasi partilerinin yarattığı felaketlere eşit boyutta ve yapıda problemler yarattığı doğru. Ancak Derin Devlet farklı ve Yalçınkaya bunu biliyor. Bir siyasi partiden daha çok mafya grubu. İsterseniz La Cosa Turca deyin” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu ise AKP ve DDP’nin eş zamanlı olarak kapatılması gerektiğini söyledi ve şöyle konuştu;
“Onlar aynı madeni paranın iki farklı yüzü. AKP şeriata doğru ilerlemek istiyor, DDP ise hayatın basit olduğu, ithalatın bloke edildiği, Türklerin fakir olduğu ve devlet yetkililerinin Hazine’ye kendi domuz kumbaraları gibi davranabildikleri 1970’lere dönmek istiyor. Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin bu aşırıcıları, Türk politika hayatına dadanan bu öcüleri yasaklama şansı bulunuyor.”



Paskalya Tavşanı’na inanmak


Anayasa Mahkemesi’nin tüm üyelerinin iddianamede yer alması birçok gözlemcinin Yalçınkaya’nın ne düşündüğünü merak etmesine yol açtı. Zira, yasalara göre tüm kapatma davalarında kararı Anayasa Mahkemesi’nin vermesi gerekiyor. Köşeyazarı Murat Yetkin, ilk bakışta Yalçınkaya’nın kendisi ve diğer DDP üyelerini gelecek davalardan muaf tutmaya çalışıyor gibi gözüktüğünü söyledi.


Ancak Yetkin, dosyada Anayasa Mahkemesi’nin kendisi de yer aldığına göre, davada karar almak için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından seçilmek üzere alternatif hakimler listesi oluşturmaları gerekeceğini de not düşüyor. Yalçınkaya, Gül’ü de AKP’nin kapatma davasına dahil etti.


Halihazırda AKP’ye karşı kapatma davası olduğuna göre, Yetkin, bunun AKP ve DDP arasında “hukuk terörü dengesi” yaratacağı şeklinde akıl yürütüyor ve “Ya da Yalçınkaya sadece doğrudan yana bir savcıdır ve gerçekten de bu davayı görevinin bunu gerektirdiğini düşündüğü için açmıştır. Ancak Türkiye’de bu Paskalya Tavşanı’na inanmak gibi bir şey“ diye ekliyor.



Berberim söylüyor


Köşe yazarı Yalçın Doğan buradaki komplocuların, AKP veya “politik olarak önemsiz sayılan ve ABD’deki yeni muhafazakarlar kadar gerçek olan DDP” olmadıklarını söyledi. Doğan, bunun MHP’nin başının altından çıkan zekice bir darbe olabileceğini tartışıyor: “Kimin yararına? Berberim dahil, sağlam otoritelere dayanarak MHP’nin Yalçınkaya’yı bu davaya bakması için ikna ettiğini düşünüyorum."


"Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin adını vererek Yalçınkaya, AKP’ye DDP’yi yok etmesi için gerekli gücü verdi. DDP de başka bir kapatma davası sayesinde AKP’yi yok edebilir. Böylece MHP ayakta kalan tek parti olacak. Bu onlara bir seçim kazanma şansı verebilir. Bozkurtları geri getirebilir. Kürt kelimesini dağarcığımızdan silebilir.”


Şaşkın ve kafası karışmış bir Bülent Ersoy, (Oldukça popüler, karşı cins gibi giyinen bir TV yıldızı, bir süre önce yargıya küfür etmekle suçlanmıştı) makyajını yapma fırsatı bulamadan basın mensupları tarafından sarıldı. Davaya dahil edilmesiyle ilgili olarak, “Depresyon hariç herhangi bir derin durumda bulunabileceğime ancak 1 nisan şakasını yutan biri inanır” dedi.