Savcıların teslim olan PKK'lıların "Sayın Öcalan" ibaresini kullanmalarına itiraz edip "O lafı kullanmayın" demesi tartışma yaratmıştı. Zira, "Sayın" kelimesini kullanan pek çok kişi daha önce hapis cezasına çarptırılmıştı. Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, "Eğer bunu hakim, savcı yapıyorsa kendileri suç işlemiş oluyor. Bu durumda hakim ve savcılar da suçludur" dedi.
CNN Türk'te yayınlanan Gündemin Rengi programında Rıdvan Akar'ın sorularını yanıtlayan Savaş, teslim olan PKK'lıların serbest bırakılmasını eleştirdi.
Savaş, "İşledikleri suçlar terör suçu. Bunda tereddüt yok. Terörle Mücadele Kanunu gereği amaçlanan suçu işlemekse dahi, terör ögrütü mensubu kişi terör suçlusu sayılır. PKK'ya girdikleri, Kandil'e çıktıklarında hiçbir tereddüt yok. Hiçbir suç işlemeseler dahi terör suçlusu sayılıyorlar. Terörle Mücadele Yasası gereği hiçbir eylem yapmasalar dahi 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilmeli" dedi.
Savaş, bu kişilerin cezadan kurtulmalarının tek yolunun Türk Ceza Kanunu'na göre "pişman oldum, hiçbir suça karışmadım, bir daha yapmayacağım" demesi veya örgüt faaliyetleri hakkında bir takım bilgiler vermesi olduğunu kaydetti.
Savaş, "Bilakis mektup getiriyorlar, gönüllü barış elçisiyiz, örgütle bağımız sürüyor, diyorlar. Örgüt mensuplarının giydiği elbiselerle teslim oldular. Binlerce kişinin ölümüne sebep olan kişilere 'sayın' demek terör örgütünü övme veya eylemleri benimseme kabul edilir ve ceza gerektirir" dedi.
Savaş, hakim ve savcıların iddia edildiği şekilde davrandılarsa suç işlemiş olduklarını kaydetti.
Özellikle 2007 seçimleri sonrasında DTP, Meclis'teki vekilleri ve bölgedeki belediye başkanları aracılığıyla Abdullah Öcalan ismine prestij ve saygınlık kazandırmaya çalıştı. Bunun ilk adımı Öcalan'ın adı geçen bir konuşma ya da metin yazıldığında "Sayın Öcalan" diye söz edilmesiydi.
Bu anlayış doğrultusunda konuşmalar da başlayınca savcılıklar harekete geçti. Zira Öcalan'a bu şekilde hitap edilmesi, Türk Ceza Kanunu'nun 215. maddesinin çiğnenmesi anlamına geliyordu; yani suç ve suçlu övülüyordu. Bu koşullarda bu suçu işleyen kişilerin 2 yıla kadar hapse çarptırılmaları söz konusu olabilirdi.
Bu suçu işleyen DTP'liler birer birer mahkemeye çıkmaya başladı. Örneğin; DTP lideri Ahmet Türk 6 ay hapis cezası aldı. Birçok DTP'li 4.5 ile 6 ay arasında hapis cezalarına çarptırıldı. Bu cezaların önemli bir bölümü para cezasına çevrildi.
Bu dönemde DTP bölgede "kendimi ihbar ediyorum, Öcalan'a sayın diyorum" kampanyası başlattı. Kampanyaya imza atanlar aynı suça ortak olduklarını söylüyordu.
Örneğin Van'da 15 bin kişi birden Öcalan'a sayın demişti. Kampanya kısa sürede etkisini gösterdi; yaklaşık 40 bin kişi Öcalan'a sayın diyen metinleri imzaladı. 459 kişi bu nedenle gözaltına alındı, 350 soruşturma açıldı.
Öcalan'a sayın denilmesi kimi çevrelerde de dil sürçmelerine neden oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli'ye soru soran bir gazeteci aynı akıbete uğradı. Bahçeli bu dil sürçmesini gülerek dinledi ve "Başbakan diyor, sen desen ne olur?" dedi.
Gazeteci Yüksel Genç de dil sürçmesi nedeniyle yargılandı. Kamuoyunu uçuk girişimleriyle şaşırtan Nil Demirkazık bile aynı suçtan yargılandı.
Ortada bir suç vardı ama yaptırımı yoktu. İşte bu cüretle hareket edebilen PKK'lılar da Kandil'den geldiklerinde bol bol Sayın Öcalan dedi. Bu hitabı dinleyen savcıların tek itirazı ise "O lafı kullanma" idi.