Yaşam

Uyku kesintisi, uykusuzluktan daha zararlı olabilir

Johns Hopkins Medicine tarafından yapılan bir araştırmaya göre uykuları kesilen insanlar, az uyuyan insanlardan bile kötü bir psikolojiye sahip

09 Kasım 2015 23:33

Çağdaş yaşamın yoğun ve genelde stresli hızı ile beraber, uykunun sağlık açısından faydaları ve uyumamız gereken süre miktarı hakkında yapılmış birçok araştırma bulunuyor. Johns Hopkins Medicine tarafından yapılan yeni araştırmanın öne sürdüğüne göre, uykumuzun kesintiye uğraması, yeteri kadar uyumamamız kadar zararlı.

Bilimfili'nde yer alan habere göre, araştırma ekibi, uyku düzenlerinin vücudu nasıl etkilediğini incelemek için 62 adet sağlıklı erkek ve kadından oluşan bir topluluk kullandı: gönüllüler, rastgele atandıkları gruba bağlı olarak üç gece boyunca kesintisiz uyku, zorla uyandırılma veya ertelenmiş yatma zamanları üzerinden gözlendi. İkinci gece itibariyle, uyanmaya zorlanmış olanlar, gece yatağa geç gitmiş olanlardan daha kötü bir psikolojiye sahipti.

Çalışmanın baş yazarı Patrick Finan, bir basın bülteninde şöyle açıklıyor: “Uykunuz gece süresince kesildiği zaman, yenilenme hissinin anahtarı olan yavaş dalgalı uyku miktarını almak için uyku aşamalarından geçme fırsatına sahip olmazsınız.” Ortalama olarak, gece boyunca sekiz defa uyanmaya zorlanmış insanlar, ruh halinde %31 gibi bir düşüş bildirdiler.

Finan ve takımının yaptığı çalışma, sabahları huysuz hissetme sorununun ötesine gidiyor; çalışma, sonunda, bunalımlı bir psikoloji ile bağlantılı olan uzun vadeli uykusuzluk için yeni tedavilerin kapısını açabilir. Yeni çocuk sahibi olanlar ve nöbetçi sağlık çalışanları gece boyunca sık uyanmaya maruz kalıyorlar, fakat bunun vücut biyolojisi üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılmamıştı.

Dur-kalk uykusu ve bunun zihinsel ve bedensel sağlığımızı nasıl etkilediği hakkında daha fazla şey öğrenmek isteyen araştırmacılar, beyin ve vücudun çalışmasını gözlemlemek için çoklu somnografi testleri kullandılar. Bu testler beyin dalgalarına, oksijen seviyelerine, kalp atış hızına, nefes alma şekillerine ve hatta bacak hareketlerine bakarak, biz uyuduğumuz zaman neler olduğu sınayıp çözüyor.

Çalışmanın bulduğu sonuçlara göre, yataktan sık sık kalkan insanlar, tahmin edebileceğiniz üzere daha daha kısa dönemli derin ve yavaş dalgalı uykuya sahipti. Dahası, istatistiklerin gösterdiğine göre, enerji seviyelerindeki bir düşüşün yanında sevgi ve arkadaşlık hislerinde de bir düşüş yaşanmıştı. Eğer hiç yeni doğmuş bir bebeğe bakmak amacıyla kendinizi gece vakti kaldırmak zorunda kaldıysanız, sonuçlar o kadar da şaşırtıcı gelmeyebilir.

Finan’ın söylediğine göre, çalışmadan elde edilen bulgular, yeterli miktarda uyku uyuyamamanın birikmiş etkileri bakımından da ilginç: ikinci geceden sonra gruplar arasında daha büyük farklılıklar meydana geldi ve bunlar üçüncü geceye kadar devam etti. Yazarlarının ileri çalışmalara neden olacağını umduğu çalışmanın sonuçları,Sleep dergisinde yayınlandı.Çağdaş yaşamın yoğun ve genelde stresli hızı ile beraber, uykunun sağlık açısından faydaları ve uyumamız gereken süre miktarı hakkında yapılmış birçok araştırma bulunuyor. Johns Hopkins Medicine tarafından yapılan yeni araştırmanın öne sürdüğüne göre, uykumuzun kesintiye uğraması, yeteri kadar uyumamamız kadar zararlı (bir sonraki sefer alarmı ertele düğmesine basmadan önce bunu düşünmeniz lazım).

Araştırma ekibi, uyku düzenlerinin vücudu nasıl etkilediğini incelemek için 62 adet sağlıklı erkek ve kadından oluşan bir topluluk kullandı: gönüllüler, rastgele atandıkları gruba bağlı olarak üç gece boyunca kesintisiz uyku, zorla uyandırılma veya ertelenmiş yatma zamanları üzerinden gözlendi. İkinci gece itibariyle, uyanmaya zorlanmış olanlar, gece yatağa geç gitmiş olanlardan daha kötü bir psikolojiye sahipti.

Çalışmanın baş yazarı Patrick Finan, bir basın bülteninde şöyle açıklıyor: “Uykunuz gece süresince kesildiği zaman, yenilenme hissinin anahtarı olan yavaş dalgalı uyku miktarını almak için uyku aşamalarından geçme fırsatına sahip olmazsınız.” Ortalama olarak, gece boyunca sekiz defa uyanmaya zorlanmış insanlar, ruh halinde %31 gibi bir düşüş bildirdiler.

Finan ve takımının yaptığı çalışma, sabahları huysuz hissetme sorununun ötesine gidiyor; çalışma, sonunda, bunalımlı bir psikoloji ile bağlantılı olan uzun vadeli uykusuzluk için yeni tedavilerin kapısını açabilir. Yeni çocuk sahibi olanlar ve nöbetçi sağlık çalışanları gece boyunca sık uyanmaya maruz kalıyorlar, fakat bunun vücut biyolojisi üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılmamıştı.

Dur-kalk uykusu ve bunun zihinsel ve bedensel sağlığımızı nasıl etkilediği hakkında daha fazla şey öğrenmek isteyen araştırmacılar, beyin ve vücudun çalışmasını gözlemlemek için çoklu somnografi testleri kullandılar. Bu testler beyin dalgalarına, oksijen seviyelerine, kalp atış hızına, nefes alma şekillerine ve hatta bacak hareketlerine bakarak, biz uyuduğumuz zaman neler olduğu sınayıp çözüyor.

Çalışmanın bulduğu sonuçlara göre, yataktan sık sık kalkan insanlar, tahmin edebileceğiniz üzere daha daha kısa dönemli derin ve yavaş dalgalı uykuya sahipti. Dahası, istatistiklerin gösterdiğine göre, enerji seviyelerindeki bir düşüşün yanında sevgi ve arkadaşlık hislerinde de bir düşüş yaşanmıştı. Eğer hiç yeni doğmuş bir bebeğe bakmak amacıyla kendinizi gece vakti kaldırmak zorunda kaldıysanız, sonuçlar o kadar da şaşırtıcı gelmeyebilir.

Finan’ın söylediğine göre, çalışmadan elde edilen bulgular, yeterli miktarda uyku uyuyamamanın birikmiş etkileri bakımından da ilginç; ikinci geceden sonra gruplar arasında daha büyük farklılıklar meydana geldi ve bunlar üçüncü geceye kadar devam etti. Yazarlarının ileri çalışmalara neden olacağını umduğu çalışmanın sonuçları,Sleep dergisinde yayınlandı.