T24 - Türkiye`nin en büyük sorunlarından birini işsizlik ve istihdam oluşturuyor. Temmuz ayı itibarıyla Türkiye genelinde 3 milyon 267 bin kişi işsiz. Genç işsizliği ise yüzde 23'ü aştı. Yılın ilk sekiz ayında 1 milyon kişi işsizlik sigortası yaptırırken, 6
bin kişi de işsiz kalıp, bu sigortadan yararlandı. Türkiye'nin bazı illerinde ise işsizlik son 1 yılda yüzde 100'ün üzerinde artış göstererek göçü tetikledi.
Sanayi üretimi artmaya başlamadan istihdam ve büyümede iyilik beklenemeyeceğini yazan Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras'ın, Türkiye'deki işsizliği ve üretimi kaleme aldığı ''Üreteceğiz ki işsize iş bulalım'' başlıklı yazısı (11.11.2009) şöyle:
Hükümet, memur sayısını artırarak işsizliğe çare bulamaz. Gereksiz yere memur sayısının artması, hükümetin halkın kesesinden “Hamil-i kart yakinimdir” alışkanlığını sürdürdüğünü gösterir.
70.5 milyon olarak hesaplanan kurumsal olmayan nüfusumuz içinde işgücünün (çalışmak isteyen nüfusun) sayısı 25.4 milyondur.
Temmuz ayı tespitlerine göre, bunların 22.2’si çalışıyor. 3.2 milyonu işsiz.
Toplam 22.2 milyon çalışanın 2.9 milyonu kamu çalışanı. (2 milyonu kadrolu memur. 236 Bini sözleşmeli memur. 404 bini sürekli, 79 bini geçici kamu işçisi. 18 bini geçici, 110 bini diğer personel.)
Demek ki, toplam istihdamda kamunun çalıştırdığı personelin payı yüzde 13. Demek ki 100 çalışanın 87’si devlet kapısı dışında ekmek parası elde ediyor.
Devlette çalışanların toplam istihdamda ağırlıkları yüzde 13 ama toplam “ücretli istihdamı”nda payı yüzde 22’dir. (Nerede ise toplam ücretli çalışanların dörtte biri kamudan para alıyor.) Toplam 22.2 milyon istihdamda ücretliler 13.1 kişi, işverenler 1.2 kişi, kendi hesabına çalışanlar 4.4 milyon kişi, ücretsiz aile işçileri 3.4 milyon kişi.
İş imkânı özel sektörde
Eskiden beri bizim insanımızın önceliği devlette iş bulabilmektir. Çünkü devlette iş “garantili iştir.
Bakınız, kriz sonrası özel sektörde her kademede çalışanlardan işini kaybedenler oldu. Ücreti kısılanlar oldu. Kamudan tek bir kişi çıkarılmadı. Kamu çalışanlarının maaşları kısılmadı. Tersine enflasyon oranında maaş ve ücret ayarlaması yapıldı. Yapılıyor.
İşte bu nedenle, kamuda çalışmaya başladıktan sonra değişik nedenlerle çalışma şartlarından yakınanlar olsa da, Türkiye’de “Devlet Baba en sağlam, en güvenilir işverendir.”
İşte bunun için herkes kamu kuruluşlarının “personel alımına başlamasını” bekler. Kamuda iş bulabilenler kendilerini mutlu hisseder.
Gelelim istihdam sorununun önemine. Temmuz ayına göre 3.2 milyon işsizimiz var. Açık anlatımıyla, kamuda toplam çalışanlardan fazla insanımız iş arıyor. Kamuda bunlara iş bularak işsizlik sorununu çözemeyiz.
Başbakan Sayın R. T. Erdoğan, “İşsizlik bizde 12.8 oranında, İspanya’da yüzde 18 oranında” diyerek sorunu küçümsüyor ama unutulan, bizim işsizlik sorunumuzun kemikleşmiş olması.
Üretim artışında duraklama var
İşsizlik sorunumuz var diyerek “dövünmek” sonuç vermez. İnsanlarımıza iş bulmak zorundayız. İş arayanların tamamına devlet kapısında iş bulamayacağımıza göre, özel sektörün istihdam imkânlarını artırmasına bakacağız.
Ülkede istihdam imkânlarının artması, üretimin ve yatırımların artmasına bağlıdır. Bizde kriz öncesi de üretim ve yatırım rakamları düşüktü. Krizden sonra daha da geriledi.
Ekonomi politikalarımızın önceliği (1) Üretimi kriz öncesi çizgiye çıkarmak (2) Daha sonra da üretim ve yatırımların hızla artışını sağlayacak tedbirleri uygulamaya koymak olmalıdır.
Bizde üretimin, yatırımın, büyümenin dinamosu sanayi üretimidir.
Önceki gün yayımlanan “Aylık Sanayi Üretim Endeksi” sanayi üretimi endeksleri, sanayi üretimindeki düzelmede bir duraklamayı işaret ediyor. 2005=100 olarak izlenen sanayi üretimi temmuzda 110.5 idi. Ağustosta 104.2’ye, eylülde 104.1’e düştü. (2007 Eylül ayında 119.0, 2008 yılı Eylül ayında 113.9 idi.)
Hükümetin bu göstergeyi ciddiye alması gerekiyor. Sanayi üretimi artmaya başlamadan istihdam ve büyümede iyilik bekleyemeyiz.