İktisatçı Ümit Akçay, IMF’nin 4. madde konsültasyonu kapsamında Türkiye’de yaptığı incelemeler sonrasında yayınladığı raporun, iktidarı uyguladığı ekonomi politikalarına destek niteliği taşıdığını belirtti. Gazeteduvar’da “IMF’den Erdoğan yönetimine destek” başlıklı bir yazı yayınlayan Akçay, “IMF ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın aynı düzlemde olduğu göze çarpan bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Zaten iktidarın reform dediği de aşağı yukarı bu. İşin ironik yanı, muhalefet çevrelerinin ekonomik programının da bundan farklı olmaması. Ağbal’ın açıklamalarında kritik olan, 6 Kasım öncesi çerçeve ile arasına kesin bir sınır çizmesi ve ‘piyasaların’ kendisinden duymayı beklediği mesajları teklemeden vermesi” dedi.
Kasım ayında Türkiye’nin bir ödemeler dengesi krizinin eşiğine geldiğini hatırlatan Akçay, bunun sonucunda ekonomi yönetiminde ve politikalarında değişiklik yapıldığını, IMF’nin de bunu onayladığını vurgulaı. Akçay şunları söyledi:
“Tuhaf bir şekilde Türkiye’deki muhalif çevrelerin ‘demokratikleşme reformu’ bekledikleri, ancak esas olarak yabancı sermayenin ülkeye giriş ve çıkışını kolaylaştıracak ve sermaye girişlerini cezbedecek önlemlerden oluşacağı anlaşılan bu reform paketi, henüz açıklanmasa da, fiili uygulamada pozitif reel faiz verilmeye başlanması, döviz darboğazı sorununu gevşetmeye yetti. Bu sürece IMF gibi bir kurumun destek vermesi önemliydi. Bu gerçekleşti.”
Neoliberal reçete
IMF ülke programlarının standart neoliberal reçetelere dayanarak değerlendirme yapmaya devam ettiğini savunan Akçay şöyle devam etti:
“IMF, geçici ve hedefe yönelik mali genişleme dışında, maliye politikasının kullanılmasına karşı. Bu ise nasıl hesaplandığı açıklanmaya muhtaç olan mali alan hesabına dayanıyor. IMF uzmanlarına göre Türkiye’nin mali alanı milli gelirin yüzde 1’i olarak tanımlanmış. Yani milli gelirin yüzde 1’i kadar bir genişleme programına hoşgörü ile bakılıyor, ancak bir koşulla: Şimdiden 2022’de uygulamaya konacak bir mali konsolidasyon planının hazırlanması. Bu öneri ne Türkiye ne dünya gerçekleriyle uyumlu. IMF ülke programlarının halen standart neoliberal reçetelere dayanarak değerlendirme yaptıklarını gösteriyor.”
Sıkı para politikasında ortaklık
IMF raporunda sıkı para politikasının sürdürülmesi gerektiğinin belirtildiğine dikkat çeken Akçay, “Senaryoya göre bu sayede sermaye girişleri sürecek, enflasyon kontrol altına alınacak, rezerv sorunları hafifletilecek ve dolarizasyon dizginlenecek. IMF ile TCMB’nin aynı düzlemde olduğu göze çarpan bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Zaten iktidarın reform dediği de aşağı yukarı bu. İşin ironik yanı, muhalefet çevrelerinin ekonomik programının da bundan farklı olmaması. Ağbal’ın açıklamalarında kritik olan, 6 Kasım öncesi çerçeve ile arasına kesin bir sınır çizmesi ve ‘piyasaların’ kendisinden duymayı beklediği mesajları teklemeden vermesi” değerlendirmesinde bulundu.