Gündem

'Uludere köylüleri sınırı geçmese de bombalanacaktı'

Emre Uslu, Uludere ile çıkan haberleri, Meclis Komisyonu'ndan yapılan açıklamaları, Genelkurmay'dan alınan bilgileri değerlendirdi

23 Mayıs 2012 11:15

 

Emre Uslu

(Taraf - 23 Mayıs 2012)

 

Uludere köylüleri sınırı geçmese de bombalanacaktı

 

Uludere olayında medyanın karmaşıklaştırdığı gibi bir durum yok. Çok basit sorulara cevap bulabilirsek 34 masum vatandaşımız feci bir şekilde nasıl katledildi anlarız.

Yanıtını aramamız gereken ilk soru şu: O Heron o noktaya doğrudan mı gönderildi yoksa havada tarama yaparken tesadüfen mi gördü? Eğer medyada yazıldığı gibi Heron o köylüleri köyden çıkışışından itibaren gözetlemeye başladıysa, o Heron daha önce bir bilgiye dayanarak doğrudan o noktaya gönderildi ve kayıtlara başladı. Bu durumda sorulacak kritik soru şu: O Heron’u o noktaya gönderen o bilgiyi kim verdi?

İşte Türk medyası muhtemelen o bilgiyi veren kurumun yönlendirmesiyle bu basit sorunun üstünü örtme telaşında. Bu telaş sayesinde hem yeni bilgiler öğreniyoruz hem de bazı yanlış bilgilerle olay karartılmaya çalışılıyor.


1) Önemli bir bilgiyi Şamil Tayyar yazdı. Uludere saat 18:00 itibariyle hava sahasına kapatılmış. Yani Heron görüntü geçmeye başladıktan 40 dakika sonra... Bu şu demektir: o hava operasyonu Heronların aktardığı bilgiye göre yapılmadı. Çünkü köyden gelen ilk grup ile Irak’tan gelen kaçakçıların buluşma ânı saat 18:25. Yani köylüler Irak’tan gelenlerle buluşmadan hava sahası kapatılmış hava operasyonu için düğmeye basılmış zaten. Ayrıca bu kadar kısa sürede bu kadar hızlı karar verilip hava sahasının kapatılması için ek bilgiye ihtiyaç var. İşte o ek bilgi, o Heron’u oraya gönderen ilk istihbarat bilgisiydi. Yani o operasyon Heron görüntüsü üzerine değil ilk istihbarat bilgisi üzerine yapıldı.


2) Heron o noktaya sadece grubu tesbit edip yerini tam olarak belirlemek için gönderildi. Amerikalıların Predatorları da, grup güneye doğru giderse düşüncesiyle yerlerini gözden kaçırmayalım diye çağırıldı. Bu da operasyona İHA kayıtlarına göre değil, İHA’lar oraya gitmeden gelen ilk istihbarat verilerine göre karar verilmiş olduğuna gösterir.


3) Yeni Şafak manşet haberinde ise Heron 14:40’ta sınır bölgesindeki kaçakçıların evlerinden çıkış görüntülerini merkeze iletmeye başladı, bilgisini veriyor. Bu bilginin ne kadar sağlıklı olduğunu bilmiyorum. O görüntüleri izleyen milletvekillerinden CHP’li Levent Gök bu bilgiyi doğrulamıyor, ancak Heron görüntülerinde köylülerin sınırın hemen öte tarafından Irak’a doğru gittiklerini gördüklerini anlatıyor. Bu da Heron’un o bölgeye bir ilk istihbarat verisine dayanarak gönderildiğini gösteriyor.


4) Meclis komisyonunun açıklamalarına göre ise ilk Heron görüntüleri, saat 15:59’da Siirt kırsalından gelip Şırnak üzerinden olay noktasına doğrudan gittiğini gösteriyor. Bu o Heron’un olay yerini görüntülemek için doğrudan o noktaya yönlendirildiğini gösterir. Bu da ilk istihbarat verisiyle mümkün.


5) “Heron’un grubun ilk görüntüsünü aldığı bu saatte, sözü edilen Predator, bölgeden 180 kilometre uzakta, Kandil üzerindeydi. TSK, grubun terörist olduğunu değerlendirdi. Grubun güneye hareket edebileceği düşünülerek, ABD’lilerden Kandil üzerindeki Predator’un bölgenin güneyine gönderilmesi istendi.” Bu veri “teröristler sınırımızdan içeri sızmak üzereyken bombalandı” argümanını çürütüyor. Eğer o grup bizim sınırımıza yönelmeyip güneye doğru, yani Irak’ın içlerine doğru yönelseydi de bombalanacaktı. Tam da bu nedenle gözden kaybetmeyelim diye Amerikan Predatorları çağrıldı; çünkü ilk istihbarata çok güveniyorlardı. Tam da bu nedenle o grup sınırı geçmeden vuruldu. Sınırın bu tarafına geçse komuta Kara Kuvvetleri’ne geçecek, başka bir hukuk işleyecekti.

Bu durumda “Dağlıca’da, Aktütün’de böyle saldırdılar bu nedenle hava harekâtı yapıldı” argümanı çöküyor. Çünkü o grup güneye doğru gitse bile gözetim altında tutulmak için Amerikan İHA’sı bölgeye çağrılmış. Saat 18:00’de de hava sahası kapatıldığına göre o grup sınırı geçse de geçmese de bombalanacaktı diyebiliriz. Bu durumda o grubu bombalayan uçaklara “kalkış emri” saat kaçta verildi, bu önem kazanıyor.


6) Türk medyasında son çıkan haberler işte bu “ilk istihbarat bilgisini kim verdi” sorusunu gizlemek üzere kurgulanmış bir senaryoya ait veriler. Bu nedenle de yanlış bilgilerin bizatihi kendisi de önemli hale geliyor. Bu yanlış bilgileri medyaya kim verdi, neden?

Bu yanlış bilgileri şu şekilde sıralayabiliriz.


a) Fikret Bila’nın aktardığı yanlış bilgi: “TSK, vurulan kaçakçı grubunun daha önce Türkiye’den Kuzey Irak’a geçtiği bilgisine sahip değildi. Grup, ilk kez Türkiye’ye dönüş yolunda görüldü.” Oysa Uludere komisyonunda görevli tüm vekiller grubun Türkiye’den Irak’a giderken görüldüğünü anlatıyor. O halde bu yanlış bilgi neyi örtmek için verildi? Benim tahminim, ilk istihbarat bilgisini kim verdi sorusunu karartmak için.


b) Yeni Şafak’ın haberinde gördüğüm çelişkili bilgi: Batman’dan 14:00’te havalanan TSK’ya ait bir Heron, Bitlis’ten başlayıp, Hakkâri’ye, ardından da Şırnak semalarına 14:35 civarında ulaştı. Oysa Uludere komisyonunda izlenen görüntülere göre Heron Siirt kırsalından ilk görüntüyü saat 15:59’da aktarıyor. Bu yanlış bilgi şu açıdan önemli. O Heron havada gezerken tesadüfen mi gördür o kaçakçıları yoksa bir istihbarat üzerine doğrudan mı yönlendirildi. Yeni Şafak’ta görünen bu çelişkili bilgi sanki “o Heron tarama yaparken tesadüfen gördü” bilgisine zemin hazırlamak için verilmiş gibi. Zaten Abdulkadir Selvi’nin yazısında bu ima çok daha açık veriliyor. Bu da ilk istihbaratı kim verdi sorusunu örtmek için verilmiş bir karartma bilgisi gibi görünüyor.

Bu durumda şu soru en hayati soru olmaya devam ediyor: ilk istihbaratı kim verdi? Göründüğü kadarıyla Uludere olayı o birimin başındaki komutana yıkılacak ve General Ali Rıza Kuğu önümüzdeki YAŞ kararıyla emekli edilip konu kapatılacak. Bu durumda General Kuğu elindeki bilgileri kamuoyuyla paylaşırsa belki günah keçisi olmaktan da kurtulur, olayı da aydınlatmaya yardımcı olur.