Ülkücü Yeni Çağ yazarı, Arslan Tekin AKP ile MHP arasında yürütülen "yeni anayasa değişikliği teklifine" ilişkin görüşmelerle ilgili olarak "Şu anda başsız bırakılmış bir MHP'den söz ediyoruz. Baş uçmuş, gövde kalmıştır. Gövdeye bir baş gerek denmiş, kongreye gidilmiş; ama, çokluk hiçe sayılarak 'demokrasi' askıyla alınmıştır. Anlayacağınız, OHAL, 15 Temmuz'dan önce MHP'ye sahip çıkan iç muhalefete fiilen uygulanmıştır. Bu yönetim MHP'yi dibe vurdurmuştur. Muhatap aslında iç muhalefettir. Saray yanlış kapıyı çalıyor" dedi.
Tekin, "MHP bitti. Devlet Bey'in saplantı hâline getirdiği "koltuk" inadı, iktidardakilerin karşısında 'beyaz' bayrak açtırmıştır" görüşünü savundu.
Arslan Tekin'in "MHP'de asıl muhatap?" başlığıyla yayımlanan (15 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Netameli günlerdeyiz. Şu zamanda ne Anayasa değişikliği yapılabilir, ne de seçime gidilebilir. Ülkenin istikrarı bozuldu. Batı'yla da Doğu'yla da savaş hâlindeyiz. İçimiz kaynıyor ve Olağanüstü Hal hükümleri geçerli. TBMM devre dışı.
R.T. Erdoğan, Beyaz Rusya'dan dönüşünde, tayyare muhabbetinde: "OHAL şu an hemen niye kalksın? Biz ilk iktidara geldiğimizde bir ay içinde o zamanki OHAL'i kaldırmıştık. Ama o zamanki OHAL, bölgede adeta hayatı durdurmuştu. Şu anda ülkemizde hayat durmuş değil, akıyor. Herkes işine, gücüne rahatlıkla gidiyor." dedi.
Birinci OHAL, terör estirilen bölgeye münhasırdı. Bir ayda kaldırıldı. Sonucunu gördük! Şimdiki OHAL'a daha ne zamana kadar ihtiyaç duyulacağını kestirmek mümkün değil. Ama, kanunların askıya alındığı, Anayasa'nın esâmesinin okunmadığı bir düzeni kimsenin istemeyeceği açık.
CHP, gerçekten muhalefet yapıyor; ancak, içindeki PKK severlerin tesiri çok fazla... Keşke biraz daha yerli, biraz daha bütüncü düşünülebilinse...
Kemal Kılıçdaroğlu, Nutuk üzerinde hassasiyet gösteriyor, R.T. Erdoğan'a, "Nutuk'un ilk 30 sayfasını okusun!" diyor. Ben de âcizane, bütün siyasîlerin Nutuk'un bütününü okumalarını tavsiye ederim.
Nutuk'u tartışmak başka, o dönemi Millî Mücadele'nin liderinin gözünden okumak başka... Nutuk, ben ülkeye hâkimim, dediğimi yaparım, mantığı içinde yazılmamıştır. Elbette, gelecekte uğrayacağı tenkitleri dikkate alarak bir muhakemeden geçirilerek ortaya konmuştur. CHP, Nutuk'ta "sol"un "s"sini bulabilir mi?! "Sol" ve "Atatürk" tenakuzdur... Bu görüntüde M. Kemal Atatürk'ü savunmak, bütün sol için söylüyorum, "riya"ya girer!
CHP'ye, 1970'lerden itibaren, Bülent Ecevit'in kapı aralamasıyla, solun her rengi dâhil olmuştur. 12 Eylül öncesinde, iç savaşa giden vetirede, Ecevit'in Ülkücülere karşı katı tavrı maalesef esef vericidir. (O dönemi iliklerine kadar yaşamış ve tahlil etmiş biri olarak yazıyorum!) Sonra, bu renge etnikçilik karışmıştır. Şu anda, CHP bir iç muhasebeden geçmelidir.
İç muhasebe, CHP'de taşları yerine oturtacak ve tutarlı bir muhalefet kapısını sonuna kadar açacak, halkın hakikatleri görmesini sağlayacak, hâliyle bir umut olacaktır.
MHP bitti... Devlet Bey'in saplantı hâline getirdiği "koltuk" inadı, iktidardakilerin ("hâkim güç" de diyebilirsiniz!) karşısında "beyaz" bayrak açtırmıştır.
Başkanlığın şu zamanda ne manaya geldiğini ölçemeyen bir muhalefet partisi olabilir mi? "Getir teklifi, bakalım, destekleyelim." deyip bunca umut verdikten sonra, ters köşe yapılacağı düşünülüyorsa bunun siyaset etiğinde yeri yoktur. Halkımız arasında birden dönmenin bir adı var. Herkesin aklına gelen bu "ad"ı yazmamayım; uygun düşmez!
Balgat'ın Beştepe'ye umut vermesi, MHP çokluğunun 19 Haziran'daki kongrede aldığı olağanüstü kararlarını "hâkimler" marifetiyle uygulatmamak içindir. Bunun başka hiçbir izahı yoktur. Çünkü MHP artık Balgat'ın yönetimi dışında teşekkül etmiştir. Şu anda başsız bırakılmış bir MHP'den söz ediyoruz. Baş uçmuş, gövde kalmıştır. Gövdeye bir baş gerek denmiş, kongreye gidilmiş; ama, çokluk hiçe sayılarak "demokrasi" askıyla alınmıştır. Anlayacağınız, OHAL, 15 Temmuz'dan önce MHP'ye sahip çıkan iç muhalefete fiilen uygulanmıştır.
Bu yönetim MHP'yi dibe vurdurmuştur. Muhatap aslında iç muhalefettir. Saray yanlış kapıyı çalıyor.