Yaklaşık 3 bin yıldır Mardin ve çevresinde inceltilen gümüşün kesilip, kıvrılarak ve birbirine lehimlenerek motiflere dönüştürüldüğü telkari, yüzükten küpe ve kolyeye, anahtarlıktan minik çantalara kadar çeşitli aksesuarlara dönüşüyor.
Bölgenin en gözde gözde yöresel ürün olma özelliğini koruyan telkari, yoğun emek isteyen bu sanata gençlerin ilgi göstermemesi nedeniyle yeni kuşaklara aktarılamama tehlikesi yaşıyor.
Mardin'in en eski telkari ustalarından olan 67 yaşındaki Süryani usta Suphi Hindiyerli, 55 yıldır gönül verdiği sanatı hem yaşatmaya çalışıyor, hem de Mardin'in tanıtımına katkıda bulunmak için çaba harcıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'na kayıtlı el sanatı ustaları arasında olan Arap ülkeleri ve ABD'de sergiler açan Hindiyerli, daha fazla kazanç için el yapımının yerini, yapımı kolay olan döküm ürünlerin almasına tepki gösteriyor. Telkarinin gümüşü dantel gibi işlemek olduğunu, el emeği ve göz nurunun yalnızca bu işe gönül verilerek yapılabileceğine inanan Hindiyerli, telkari yapımını ''bambaşka bir sevda'' olarak tanımlıyor.
Mardin'i ziyaret eden çok sayıda önemli kişinin ürünlerini incelediğini de anlatan Hindiyerli, ''Bu sanat sayesinde Cumhurbaşkanlarıyla, Prens Charles'la tanıştım'' dedi.
Bir kenarına Mardin'i işlerim
Bir kolyenin yapımının bazen yarım saat bazen de günlerce sürebileceğini anlatan Hindiyerli, gençlerin bu kadar yoğun emek ve sabır göstermediklerini söylüyor. Aralarında bayanların da olduğu çok sayıda gencin telkari yapımını öğrenmek için geldiğini, ancak kısa süre sonra başka işlere yöneldiklerini belirterek, ''Gençler bu kadar sabır ve emek gösteremiyor. Daha kolay işlerden para kazanmak istiyor. Maalesef bu sanatta bu kadar emeğe, göz nuruna rağmen kazanılan para yeterli olmuyor'' dedi. Hindiyerli, bu sanata küçük yaşta başlamak gerektiğini, ancak o durumda başarılı bir usta yetişebileceğini de vurguladı.
Yurtdışında açtığı sergilerde ziyaretçilerin telkariyi hayranlıkla incelediğini ve el işçiliği olduğuna inanmakta güçlük çektiklerini kaydeden Hindiyerli, ''Ben yaptığım bütün eserlerin bir kenarına ister küçük, ister büyük olsun 'Mardin' yazısını işlerim. Çünkü benim için aldığım paradan daha önemlisi, telkariden sonra ikinci sevdam olan Mardin'in ve ülkemin tanıtımıdır. Bir yabancının boynunda üzerinde Mardin yazan telkariyi taşıması onu başkalarına göstererek tanıtması, Türkiye'den aldığını anlatması benim için parayla ölçülemeyecek kadar değerlidir'' diye konuştu.