Sosyal Güvenlik

Tuzla'da bir tersane işçisi daha hayatını kaybetti!

Tuzla'da gemi bordurosunda yıkama yaptığı sırada vince bağlı sepetin halatının kopması sonucu Nurettin Bingöl yaşamını yitiridi.

15 Temmuz 2010 03:00
T24 - Tuzla'da Çağdaş Gemi Taşeron firmasında raspa-boya ustası olarak çalışan evli ve 2 çocuk babası olan Nurettin Bingöl, gemi bordosunda yıkama sırasında vince bağlı sepeti taşıyan halatın kopması sonucu yüksekten düşerek hayatını kaybetti. Bingöl'e emniyet kemeri verilmediği, kaza sırasında emniyet kemeri olması halinde yaşamını yitirmeyeceği belirtildi. 1985'ten bu yana Tuzla'da yaşanan 136. ölüm haberi, sendika temsilcileriyle görüşülerek üzerinde büyük anlamda anlaşmaya varılan ve işçiye çalışmama hakkını getiren "İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı"nın dün (14 Temmuz 2010) tamamlanması ardından geldi.

Giden onca candan sonra 'çalışmama hakkı' geliyor

Tersane ölümleri gizleniyor mu?

Tuzla'daki tersanede bu sabah (15 Temmuz 2010) 05:00'te meydana gelen kazada yaşamını yitiren raspa-boya ustası 36 yaşındaki Nurettin Bingöl'ün kaza sırasında emniyet kemeri olmadığını belirten Limter-İş (Liman Tersane Gemi Yapım ve Onarım İşçileri) Sendikası'nın konuyla ilgili yaptığı açıklamada, tersane sahiplerinin güvenlikle ilgili donanımları "ekonomik krizle birlikte gereksiz maaliyet olarak görerek rafa kaldırdıklarını", güvenlik kemerinin olması halinde Bingöl'ün yaşamını yitirmeyeceğini belirtti:

"Torlak Tersanesi’nde Çağdaş Gemi Taşeron firmada raspa- boya ustası olarak çalışan Nurettin Bingöl  adlı işçi arkadaşımız iş cinayeti sonucu yaşamını kaybetti. Niğdeli olan Bingöl evli ve 2 çocuk babasıydı.

Gece vardiyasındayken saat 05:00’te  gemi bordosunda yıkama yaparken vince bağlı sepeti taşıyan halatın kopması ile emniyet kemeri olmadığı için yüksekten  düşerek yaşamını kaybetmiştir.

Sendika olarak 27-28 Şubat ve 16 Haziran 2008 tarihlerinde başta iş cinayetleri olmak üzere insanca çalışma koşulları için gerçekleştirdiğimiz grevler sonrası tersane patronları bazı göstermelikte olsa iş güvenliği ile ilgili aldığı tedbirleri krizle birlikte tedbirlerini gereksiz bir maliyet olarak görüp rafa kaldırdılar, işçi kıyımına iş güvenlikçilerinden başladılar. Hükümetten ve devlet bürokratizminden de aldığı güçle işçileri ölüme göndermeye devam ediyorlar.

Eğer arkadaşımıza emniyet kemeri verilmiş olsaydı. Emniyet kemersiz çalıştırılmasaydı ölüm olmazdı.Çünkü vinçteki sepet ters döndüğünde arkadaşımızın  emniyet kemeri takılı olsaydı askıda kalarak  bu ölüm olmazdı. Daha öncede iş cinayetleri konusunda sabıkalı olan Torlak Gemi patronu Mehmet Ali Torlak bu ölümlerin hesabını mutlaka vermelidir.Taamülen adam öldürmekten yargılanmalıdır.


Limter-İş'ten Çalışma Bakanı'na istifa çağrısı


Başbakan Tayyip Erdoğan madende yaşanan iş cinayetinin ardından olanları 'kader' diye açıklamıştı, Çalışma bakanı Ömer Dinçer ise Tuzla’da yaşanan başka iş cinayetinin ardından 'doğrusu daha iyi bir kader için çaba sarf ediyoruz' diye buyurmuştu. Taşeronlaştırmayı savunmuşlardı.Patronlar bu açıklmamalardan güç almaktadırlar İş cinayetlerinden onlar da sorumludur. Oysa yaşananlar ne kader nede kazadır. Madenlerden, tersanelere, tekstilden inşaata yaşananlar birer iş cinayetidir. Ölümlerden onlarda soruludur. Görevini yerine getirmeyen Çalışma Bakanı derhal istifa etmelidir."


1985'ten bu yana 136. 'tersan şehidi'


Son olarak TİBDER'in 22 Haziran günü yaptığı açıklamaya göre 135 tersane işçisi 1985'ten bu yana meydana gelen iş kazalarında hayatını kaybederken, Nurettin Bingöl'ün hayatını kaybetmesiyle birlikte "tersane şehitleri"nin sayısı 136'ya yükseldi.


İşçiye 'güvenliğin yoksa çalışmama' hakkı geliyor


Tuzla'daki tersanelerde ve maden ocaklarında yaşanan iş kazaları ve ölümlerin ardından harekete geçen Çalışma Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı taslağını dün (14 Temmuz 2010) tamamlamış, taslakla ilgli olarak "Üçlü Danışma Kurulu"unda bir araya gelinerek sendika mensuplarının görüşleri alınmış ve Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, taslak üzerinde "büyük oranda" anlaşmaya varıldığını açıklamıştı.

Yasa taslağının en çarpıcı düzenlemelerinden biri işçinin işyerinde hayati tehlike olması halinde "çalışmama hakkı" olduğu, işçinin bu hakkını kullanarak işyerinin terk edebilecek belirtilmişti.