Dünya

'Türkiye’den imkansızı istiyorlar'

Konrad-Adenauer Vakfı Ortadoğu masasından uzman Dr. Oliver Ernst, Esad, IŞİD ve Kürtler ekseninde Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu DW’ye değerlendirdi.

12 Ekim 2014 19:56


DW: Türkiye’nin en büyük önceliğinin Suriye lideri Esad’a karşı mücadele olduğu görülüyor. IŞİD ile mücadele Ankara için ikinci planda mı?

Oliver Ernst: “Güvenlik ve dış politika perspektifinden baktığınızda bunlar tamamen farklı iki senaryo. IŞİD ile mücadele, aynı Türkiye’nin on yıllarca Kürt milislere, özellikle PKK’ya karşı savaşı gibi asimetrik bir savaş. Buna karşın Esad ile mücadele temsili savaş karakteri taşıyor. Buna işin iç politik boyutu da ekleniyor. IŞİD, Türk halkının bazı kesimlerinde Esad rejiminin karşısında duran bir örgüt ününe sahip. Bölgedeki pekçok Sünni de böyle düşünüyor. Çünkü radikal İslamcı milisler Esad’a karşı güçlü bir cephe olarak görülüyor. Esad Suriye’de 200 bin kişinin ölümünden ve on milyon kişinin sürülmesinden sorumlu tutuluyor. IŞİD ise pekçok Sünni’nin gözünde kötünün iyisi. Türkiye için sorun, bunu sadece Türk halkının yarısının böyle görüyor olması. Diğer yarısı, özellikle de toplamda sayıları 40 milyonu bulan Aleviler ve Kürtler, Esad’ı kötünün iyisi olarak görüyor. Çünkü Esad geleneksel olarak etnik hoşgörüden yanaydı. Türkiye’de IŞİD ve Esad’a bakıştaki bölünmeyi anlayabilmek için bu iç politik boyutun çok önemli olduğunu düşünüyorum.”

Türk hükümeti meclisten Suriye’ye askeri müdahale için yetki veren tezkereyi çıkarttı. Ama şimdi geride durmayı tercih ediyor. Ankara’nın ulaşmak istediği nedir?

“Türk hükümeti, belirli bölgeleri Esad’ın ordusunun ve hava kuvvetlerinin saldırılarından korumak için Suriye’de uçuşa yasak bölge oluşturulması önerisini çok önceleri gündeme getirdi. Ama bunu kabul ettiremedi. Şimdi sınır bölgesinde tırmanan gerginliği, uçuşa yasak bölge konseptini nihayet kabul ettirmek için kullanmaya çalışıyor. Türk hükümeti, bölgede mevcut olumsuz dinamikten Esad rejimine karşı savaşında kendi güvenlik politikası anlayışını uygulamaya geçirebilmek için yararlanmaya çalışıyor.”

Esad'dan kurtulmak Türkiye için niye bu kadar önemli?

“Türk hükümeti Esad’ı olası bir çözümün bir parçası olarak görmüyor. Türk hükümeti Esad’ın bir geçici hükümete dahil olabileceğine ya da hâlâ bir meşruiyeti olabileceğine inanmıyor. Suriye savaşı konusunda Türkiye ve diğer aktörler arasında birbirinden son derece uzak iki bakış sözkonusu. İslam Devleti örgütünün yaptığı baskı, Esad’ın cihatçılığa karşı yeniden olası bir müttefik olarak ortaya konmasına yol açtı. Bu yılın başında Cenevre’de yapılan müzakerelerde sonuç alınamamasına rağmen. Bu perspektif Türkiye tarafından hiçbir şekilde paylaşılmıyor. Türkiye Esad’dan her halükarda kurtulmak istiyor.”

Ama IŞİD’e müdahale edilmezse bu da Esad’ı güçlendirmez mi?

“Şunun ayrımını yapmamız gerek. Kısa vadede, birkaç gün içinde ne olur? Orta ve uzun vadede ne olur? Sosyal medya dahil Türkiye’nin sadece durup seyrettiği gibi çok kolayca bir izlenim yayılıyor. Ama durum bu değil. Türkiye bölgeden 200 bin Kürt’e kapılarını açtı. Bu önemli bir adımdı. Çünkü Kürtleri içeri almak ve sınır bölgelerindeki çok huzursuz Kürt halkı daha da güçlendirmek Türkiye için kolay değildi. Bu, Türkiye için güvenlik politikaları konusunda dezavantajları beraberinde getiren bir adımdı. Gerçekten değerinin anlaşılması gereken bir adım.”

Özellikle Batı ülkelerinde Türkiye’nin görüş mesafesindeki Kobani’ye müdahalede bulunması talepleri yükseliyor. Bu talepleri nasıl görüyorsunuz?

“Türkiye sonrasında ne olacağını iyice düşünmeden öyle kolayca ordusunu Suriye’ye sokamaz. Bu nedenle Türkler, Amerikalılar ve diğer müttefiklerin perspektifleri masaya yatırıp, “En anlamlısı ne olur?” sorusu üzerinde düşünmesini çok önemli buluyorum… Sınır bölgesindeki Kürtler PKK’ya yakınlar, Ankara’ya karşı savaşan militan Kürtlerin büyük nüfuzu var üzerlerinde. Bunlar Ankara’nın dostları da müttefikleri de değil. Bu düşman görüşlü güçlerin askeri adımlarla desteklenmesi Türkiye’nin çıkarına değil. Kaldı ki bunu Suriye’deki Kürt siyasi güçler de gerçekte istemiyor.”

Kürtlerin istediği nedir?

“Kürt milisleri destekleyen Kürtler Türk ordusunun birdenbire şimdi Kobani’ye konuşlanmasını istemiyor. Aslında Türklerden imkansızı istiyorlar. Yani aslında Türkiye tarafından korunmak istemeyen bir bölgeyi korumasını talep ediyorlar. Bu imkansız bir talep, çünkü sonuçta bir bölgenin korunması, belli bir ölçüde askeri koruma önlemlerini de gerektirir. Suriyeli ve Türkiyeli Kürt milisler Türk ordusunun Kürtlerin yaşadığı bölgelere girmesini asla istemiyor. Türkiye’den istenen, bir yanda Türkiye’den Kürt savaşçıların Suriyeli Kürt milislere destek için sınırı geçmesine engel olmaması, ama diğer yanda IŞİD savaşçılarını engellemesi.”

Peki Türkiye için felaket senaryosu ne olur?

“Türkiye şu an zaten bir felaket senaryosu yaşıyor. Çünkü Esad gibi bir diktatörün otuz yıldır kendi halkını katletmesi, uluslararası topluluğun tamamen atıl olduğunu göstermesi, Esad rejimiyle ya da ona yakın Rusya ve İran ile gerekli en ufak bir insanî uzlaşmaya bile ulaşılamaması. Bunların hepsi tam bir fiyasko. Türkiye de bunu böyle görüyor. Türkiye’nin perspektifinden bakılacak olursa durum daha kötü olamaz. Çünkü Türkiye çok güçlü bir devlet. IŞİD’in Türk topraklarına ilerlemesinden korkmaya ihtiyacı yok. PKK’nın yeniden geniş kapsamlı bir askerî kampanyaya girişeceğinden korkmasına da gerek yok. Kürtler şu anda gördüğümüz gibi son derece zayıf durumda. IŞİD’in ilerlemesi nedeniyle iç güvenliğin kötüleşmesi, işin yan etki boyutu, ikincil hasardır. Ama hem Türk, hem de uluslararası perspektiften olsun, asıl dram, Esad rejiminin cinayetlerini üç buçuk yıldır sürdürebiliyor olması ve bizim bu rejimi sivil, siyasi ya da askeri olarak durduramıyor oluşumuzdur.”