Türey Köse*
Şengal katliamının ikinci yıldönümünde, "TBMM'nin ilk Ezidi üyeleri" olan HDP Diyarbakır ve Mardin milletvekilleri Feleknas Uca ve Ali Atalan "Türkiye'deki kamplarda bulunan 3 bin 500 Ezidi'ye mülteci statüsü verilsin" çağrısı yaptı.
İki milletvekili çoğu Türkiye'den göçmek zorunda kalmış Türkiye vatandaşı Ezidilerin geri dönüşü için de koşulların hazırlanması gerektiğini söyledi.
Şengal katliamının 2. yılında, Ezidi milletvekilleri Feleknas Uca ve Ali Atalan ile hem IŞİD katliamından kaçarak Türkiye'ye sığınan Ezidi mültecilerin hem Türkiye vatandaşı Ezidilerin sorunlarını konuştuk.
Daha önce Almanya'daki Sol Parti'den (Die Linke) iki dönem Avrupa Parlamentosu milletvekilliği de yapan Feleknas Uca, "3 bin kadın IŞİD'in elinde. Birleşmiş Milletler bu kadınların kurtarılması için aktif mücadele etmeli. IŞİD sadece Ezidi kadınlar için değil, dünyadaki bütün kadınlar için büyük tehlike" dedi.
3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal'de binlerce Ezidi'nin IŞİD tarafından katledilmesi ve binlercesinin evinden yurdundan olmasının üzerinden iki yıl geçti.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi; IŞİD'in Irak'taki Ezidi azınlığa karşı "insanlık ve savaş suçları" işlediğini, bu suçların "soykırım" tanımına girebileceğini bildirmiş, Tarihleri boyunca 72 kez kıyımdan geçen Ezidilerin yaşadığı bu 73. kıyımın "soykırım" olarak tanınabileceğini ifade etmişti.
'Statüleri yok, tedavi olamıyorlar'
Şengal katliamı sırasında yerinden olan binlerce Ezidi'nin önemli bir kısmı Türkiye'ye sığınmıştı. Diyarbakır milletvekili Feleknas Uca, Şengal'den Türkiye'ye kaçmak zorunda kalan ve kamplara yerleştirilen Ezidilerin en büyük sıkıntılarının bir yasal statüleri olmaması olduğunu söylüyor.
Fakat Türkiye savaş ve zulümden kaçan insanların haklarının uluslararası düzeyde güvence altına alınmasını hedefleyen 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'ne "coğrafi sınırlama" ile taraf olduğu için Avrupa dışından gelen göçmenlere her ne sebeple gelmiş olursa olsun mülteci statüsü tanınmıyor.
Uca, bunun büyük sorunlar yarattığını söylüyor:
"Türkiye'ye gelen Ezidilere herhangi bir yasal statü tanınmadı. Bu sebeple hastanelerde tedavi dahi olamadılar. Büyük bir kısmı Avrupa'ya geçmek için göç yollarına düştü. Ezidilerin kaldığı kamplarda yaptığımız görüşmeler sonucunda kadınların kaygı ve güvensizlik, nefret ve öfke, gece uyumakta zorluk çekme gibi ciddi bir travma ile karşı karşıya olduğuna tespit ettik. "
Feleknas Uca, Şengal'de İŞİD'in uyguladığı katliamın da BM tarafından tanımlandığı gibi Türkiye tarafından da soykırım olarak kabul edilmesi gerektiğini de ekliyor.
'3 bin kadın IŞİD'in elinde'
Şengal'de 5-7 bin arasında çocuk ve kadının IŞİD tarafından alıkonulduğunu hatırlatan Uca, "Ezidi çocuklar ailelerinden kaçırılıp IŞİD'in yanına verildi. Kendi inançlarından ve toplumundan koparıldı. Zorla dinleri değiştirildi. Bunlar Rakka, Musul ve Telafer gibi birçok pazarda satıldı. Bazı kadınlar IŞİD'in elinden kurtulmayı başardı. Ancak maalesef hala yaklaşık 3 bin kadın IŞİD'in elinde bulunmaktadır" dedi.
Uca, 2015 yılı Aralık ayında Alman ARD televizyonunun, Antep'te IŞİD'e bağlı Ezidi kadınlarının satıldığı bürolar olduğunu videolarla kaydettiğini, İçişleri Bakanlığı'nın geçen hafta verdiği bilgiye göre soruşturma açıldığını, ancak henüz sonuçlanmadığını bildirdi.
Uca Uluslarası düzeyde de bu iddiaların ciddi bir şekilde soruşturulması çağrısı yaptı.
'Ezidilerin inancı kimliklerine yazılmıyor'
Feleknas Uca, Türkiye vatandaşı Ezidilerin durumuna da değindi ve Türkiye Ezidi toplumunun temel beklentisinin "ayrımcı ve ötekileştirici politikalara son verilmesi" olduğunu söyledi.
Uca, Türkiye'de yoğunluklu olarak Batman, Diyarbakır, Mardin ve Urfa'da yaşayan Ezidilerin sayısının 1970'li yıllarda yaklaşık 80 bin civarında iken şimdi 500'ün altına düştüğünü, 1970'li yıllarda ciddi baskılara maruz kalarak Avrupa'ya göç etmek zorunda kalan Türkiyeli Ezidilerin geri dönüş koşullarının yaratılması gerektiğini ekledi:
"Yıllardır köylerinden, topraklarından uzakta yaşayan Ezidi ailelerin birçoğu ülkelerine geri dönmek istiyor. Bu noktada gereken yasal güvencelerin sağlanmasını talep ediyorlar. Hala Türkiye'de Ezidilerin mal-mülkü işgal edilmiş durumda. Ezidilerin temel talepleri Ezidi inancının tanınması, ibadetlerini yapabilecekleri koşulların sağlanması, kutsal mekânlarının koruma altına alınması, işgal ya da terk edilmiş Ezidi köylerindeki tahribatın tespit edilmesi ve mallarının iade edilmesidir."
Mardin milletvekili Ali Atalan da Türkiye vatandaşı Ezidilerdin inançlarının hala kimliklerine yazılmadığına, ya boş bırakılıp ya da İslam yazıldığına dikkat çekti. Atalan kendisinden örnek vererek, "Nüfus cüzdanımda 'din' hanesi boş, milletvekili kimlik belgemde 'İslam' yazılmış. Her yerde aynı şekilde ya çarpı , ya nokta, ya boş, ya da İslam yazılmaktadır. Konuyu mecliste dile getirince Meclis sektreteri aradı, düzeltileceğini söyledi" dedi.
Ezidi araştırmasına ret: Ecdadımızda asimilasyon yok
TBMM'de Feleknas Uca , Ali Atalan ve arkadaşları tarafından hem Türkiye vatandaşı Ezidilerin hem Ezidi mültecilerin sorunlarını incelemek üzere bir araştırma komisyonu kurulması önergesi geçtiğimiz hafta genel kurulda görüşüldü ve reddedildi.
Görüşmeler sırasında CHP İstanbul milletvekili Selina Doğan da HDP önergesini şu sözlerle destekledi:
"15 Temmuz darbe girişiminin ardından demokrasiye sahip çıkma adına toplumun farklı kesimlerinin bir araya geldiği, siyasi gerilimin azaldığı günlerden geçiyoruz. Bu ortamın devam edebilmesi için farklı toplumsal kesimlerin bu ülkede kendini güvende hissetmesi gerekiyor öncelikle. Bunun için de 'azınlık' olarak ifade ettiğimiz toplumsal kesimlerin sorunlarının bir an önce masaya yatırılması ve bunların çözülmesi gerekiyor. Bu bakımdan, gelin, bu kadim halkın hak ettiği itibarlarını iade edelim; bu kadim halkın yaşadığı sorunların tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin üretilmesi için bir komisyonu çok görmeyelim."
AKP İstanbul milletvekili Halis Dalkılıç ise HDP'li konuşmacıların "asimilasyon" eleştirilerine "Bizim ecdadımızda asimilasyon yoktur" karşılığını verdi.
Dalkılıç son yıllarda Irak ve Suriye'den Türkiye'ye kaçan Ezidiler konusunda ise "Biz yardım yaparken hiçbir şekilde, efendim, Kürt'tür, Türk'tür, Ezidi'dir, Hristiyan'dır, Müslüman'dır ayrımı yapmadık, yapmıyoruz. Bunun en önemli göstergesi, şu an AFAD kamplarına gidin, Mardin'de Midyat'ta , Nusaybin'de Ezidiler yaşıyor ve onları misafir ediyoruz" diyerek komisyona gerek olmadığını bildirdi.