İşçilerin direnişten bu yana çok şey öğrendiğini söylüyor, kafasında TEKGIDA-İŞ SENDİKASI şapkasıyla yanımıza gelen Ferit Demir. Başlıyoruz direniş hakkında konuşmaya…
“Vanlıyım, pazarlamacı olarak çalışıyordum. Van’daki fabrika kapatılınca, oradan Manisa’daki fabrikaya gönderildim ve tabii şu 4C belasından sonra da buraya geldim. Üç çocuğum var; bizim içinde bulunduğumuz bu durum onları da etkiliyor. Kızım ‘baba ben de okulu bırakıp geleyim’ diyor. Ufak oğlum ise ‘Baba, sen orada annemi aldatıyor musun yoksa? Bırak o işleri evine gel’ diyor.”
Kısa bir gülüşmenin ardından başlıyor derdini anlatmaya Demir.
“Bizler bugün burada oturmasak, yarın oturacak toprağımız kalmayacak”
“Bizi patronların eline veriyorlar, üstüne Tayyip bize domuz diyor. Bunu bir başbakan diyemez. İşçileri memurlar, madenciler, şu bu olarak ayırıyorlar, bundaki amaç işçileri birbirlerine düşürmektir. Baktığımızda görüyoruz ki, kimi işçiler bizim karşımızda.”
Direnişi nasıl buluyorsunuz?
“Günümüzde yönetenler zenginleşiyor, ama halk fakirleşiyor. Bunun farkına burada varabildik. Güzel yanı ise, 40 yıldan sonra ilk defa işçilerden böyle güçlü bir sesin çıkmasıdır. Devlete karşı, yönetenlere karşı boyun eğme anlayışı yıkılıyor.”
“Biz gaza geldiğimiz için direnmiyoruz!”
Başbakanın maaş hakkındaki açıklamalarını nasıl buluyorsunuz ?
“Başbakan maaşlarımız hakkında doğru konuşmuyor. Önce çıktı “3000 alıyorlar” dedi sonra da çıkıp “1400 lira alıyorlar” diye düzeltti ya da düzeltme gereği duydu. Biz gaza gelip direnmiyoruz. Hükümet, başbakan önümüzde diz çöktü. Bunlar gazla olmaz. Memurlar 2 gün oturdu, 3’üncü gün bıraktılar. Biz iki aydır buradayız ve direniyoruz. İnanıyorum ki siz de, ‘ben de oradaydım’ diye ileride gurur duyacaksınız.”
“Bize direnç gücünü halk veriyor”
Mücadeledeki direnç gücünü nereden alıyorsunuz?
“Biz bu zamana kadar buradaysak, bu direnç gücünü bize öğrenciler, memurlar, halk verdiği içindir. Yurtdışından da selamlar, destekler geliyor. Biz de savaşıyoruz, biz de onlara savaşmayı öğreteceğiz.”
“Burada Türk Kürt bir aradayız”
Bu direniş size en başta neyi öğretti?
“Türkiye son zamanlardaki olaylarla birlikte iç savaşa gidiyordu. Bunu biz yıktık. Burada Türk ve Kürt işçiler birlik halindeyiz. Bu ülkede önceleri Kürtler rahat değildi, şimdi baktığımızda Türkler de rahat değil. Kendi açımdan bakarsam ben bu mücadeleye para için geldim. Ama şimdi gözlerim açıldı. Artık çocuklarımın geleceği için mücadele ediyorum.”
“Eskiden beş vakit namazdaydım, şimdi beş vakit komünistim”
“Tabii ki bu mücadele görüşümü de değiştirdi. Ben eskiden komünistleri Allahsız, dinsiz olarak görüyordum. Şimdi ise onlar benim Allah’ım. Dini kullanarak insanların kalbini lanetliyorlarmış, eskilerden beri hep böyle yönetiliyormuşuz. Ama şimdi öyle yağma yok, aklımız başımızda artık. Ben de komünist oldum, peki dinsiz miyim? Hayır. Biliyorsunuzdur işçi arkadaşlarımızdan bir tanesi, ‘eskiden beş vakit namazdaydım şimdi beş vakit komünistim,’ dedi. Olayları daha iyi kavradım şimdi. Komünizmin içindeki nice yenilikleri gördüm. Burada da bu güzelliği görüyorum. Ama inanın Kocaeli’ndeyken sosyalizmi yaşadım ve gerçekten inanıyorum.
“Mücadele aşktır!”
“Biz bu direnişi sonuna kadar götüreceğiz. Yarım kalan direnişten sembol olmaz. Biz yarım bırakmak istemiyoruz. Bundan sonraki davam sosyalizmdir. Sosyalizm iyi bir şey ve bedel verilmelidir. Mücadeleden korkmamalıyız. Size bir şey sormak istiyorum, ‘Mücadelede aşk var mıdır?’ Aşk zaten kendi başına bir mücadeledir.”
Polislerin direnen işçilere davranışı hakkındaki soruya ise, sessiz kalıyor Demir. Sohbetimizin ardından çadırına doğru müsaade istiyor.
Yazı: Eray Aksoy (MİHA)
Fotoğraflar: Özge Özcan