Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve ODTÜ Senatosu'ndan yapılan açıklamalarda, "Ergenekon" soruşturması kapsamında, "akademisyenlere yönelik yaklaşımdan kaygı duyulduğu" ve "son gelişmelerin üniversitenin her kesiminde giderek derinleşen kaygı ve artan rahatsızlığa yol açtığı" belirtildi.
TTB'den yapılan yazılı açıklamada, soruşturma kapsamında Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel'in gözaltına alındığı anımsatıldı.
Açıklamada, şöyle denildi:
"Ülkenin yükseköğretimine büyük özveri ile hizmet sunanların Savcılığa davet edilerek bilgilerine başvurulması yerine, evleri ve çalışma yerleri basılarak gözaltına alınmalarının gerekçelerini ve şeklini anlamakta güçlük çekiyoruz. Değişik üniversitelerde görev yapan ve temel amaçları bu ülke için nitelikli insan gücü yetiştirmek ve hizmet etmek olan bu akademisyenlere yönelik yaklaşımdan kaygı duyduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz."
ODTÜ Senatosu’nun duyurusu
ODTÜ Senatosu da yayımladığı duyuruda, Rektör Prof. Dr. Ahmet Acar'ın 9 Ocak 2009 tarihinde üniversite yönetimi adına yaptığı açıklamasında, "üniversiteler üzerinde baskı yaratabilecek uygulamalardan özenle kaçınılması, kurumların ve kişilerin gereksiz şekilde yıpratılmaması ve sürecin hızla tamamlanmasının beklendiğini" dile getirdiği belirtildi.
Rektörlerin, akademisyenlerin ve kimi sivil toplum öncülerinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanan son gelişmelerin, üniversitenin her kesiminde giderek derinleşen kaygı ve artan rahatsızlığa yol açtığı belirtilen duyuruda, şu ifadelere yer verildi:
"Hukukun üstünlüğüne, bağımsız yargı organlarımızın kararlarına ve uygulamalarına duyduğumuz güven ve saygıyı yinelemek isteriz. Ancak, hukukun siyasalaşmasının sakıncaları konusunda ülkemizin saygın hukukçularının dile getirdiği görüş ve endişeleri paylaşmadan edemiyoruz. Kaldı ki geciken adaletin, adalet olmadığı kamuoyunca iyi bilinmektedir.
Demokrasilerin en vazgeçilmez unsurları arasında yer alan evrensel hukuk kurallarına uymanın gerekliliğini, süregelen bazı uygulamaların gelişmiş demokrasilerde kolaylıkla insan hakları ihlalleri olarak algılanabileceğini özellikle belirtmek isteriz.
Söz konusu demokrasilerde en son ne zaman bir üniversite rektörünün gözaltına alındığını sormadan edemiyoruz. Kamuoyunu, rektörlerin bu şekilde gözaltına alınmasının veya tutuklanmasının demokrasimiz açısından ne anlama geldiğini düşünmeye davet ediyoruz." (AA)