HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin yerel seçim stratejisinin ana hedefine ulaştığını söyledi. 31 Mart yerel seçimlerine giderken alışılagelmiş yerel seçim anlayışıyla hareket etmediklerini söyleyen Temelli, "Şimdi demokrasi güçleri, toplumsal muhalefet daha öz güvenli mi? Evet. Tüm bu soruların yanıtı evet ise başlangıç stratejimiz amacına ulaşmıştır. Yeterli midir? Hayır. Daha katedecek yolumuz var. Ancak bu adımın atılması çok önemliydi" dedi.
"Faşizmin kurumsallaşmasını durdurduk"
Yeni Özgür Politika'ya konuşan HDP Eş Genel Başkanı Temelli, 31 Mart seçimlerine birkaç belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği kazanmak anlayışıyla yaklaşmadıklarını ifade etti. Böyle bir yaklaşımın “Ortak vatanda demokratik cumhuriyet” anlayışlarıyla çelişeceğini kaydeden Temelli, sözlerine şöyle devam etti:
Çünkü ortak vatanda bir demokratik cumhuriyet mücadelemiz varsa bu her şeyden önce, bugünkü tekçi, anti-demokratik kurguyu, faşizmin kurumsallaşması dediğimiz yapılanmayı durdurmakla başlayabiliriz. 31 Mart yerel seçimlerine giderken alışılagelmiş bir yerel seçim anlayışıyla hareket edemezdik ve etmedik de. Büyük fotoğrafa baktık. Faşizmin kurumsallaşmasını durdurmalıydık. Bunu da ancak biz yapabilirdik ve biz yaptık. Dolayısıyla şimdi kalkıp, meseleyi herkesin belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği gibi olağan yerel yönetim seçimleri ölçeğinde tartması çok anlamlı değil.
Biz, AKP-MHP blokunu durdurduk mu? Evet. Yerellerden başlayarak bu hamleyi yapmamız Türkiye’yi demokrasi anlamında daha umutvari bir yere taşıdı mı? Evet. Şimdi demokrasi güçleri, toplumsal muhalefet daha özgüvenli mi? Evet. Tüm bu soruların yanıtı evet ise başlangıç stratejimiz amacına ulaşmıştır. Yeterli midir? Hayır. Daha katedecek yolumuz var. Ancak bu adımın atılması çok önemliydi. İnsanlar sandığa gitme umudunu, hevesini kaybetmişti. Bir şeyleri değiştirebiliriz umudunu tümüyle yitirmiş bir topluma, evet değiştirebiliriz dedik. Bir oy dünyayı değiştirir dedik ve sandığa gittik. Sandığa gitmeyenler var, bunların arasında AKP’liler de var, sandığı kaçırılanlar var, sandığa gidemeyenler var. Biz de amaçladığımız bazı belediyelerimizi kazanamadık, bunun birçok nedeni var. Ama asıl odaklandığımız yere baktık. Asıl odaklandığımız meselede de çok büyük bir adım attığımıza inanıyorum. Türkiye halkları hangi partiye oy vermiş olursa olsun, bugün veya geçmişte, farklı bir sabaha uyandığını hissediyor. Düne göre daha umudvar. Bir gidişata, bazılarının tanımlayamadığı, nereye gidiyoruz sorusuna ürkerek yaklaştığı bir meselede, bunu durdurabiliriz, yeniden sağlıklı bir hatta oturtabiliriz duygusu açığa çıkmıştır."
"Medyanın %90’nından fazlasını iktidar kontrol ediyor"
Ülkede basın özgürlüğünün kalmadığını ve basının artık haber veren özelliğini kaybettiğini iktidarın talimatlarını yerine getiren aparata dönüştüğünü söyleyen Temelli, "Bunun da en bariz örneği benim konuşmamı alıp farklı bir şekilde yansıtan, yalan haber yapan CNN-Hürriyet örneğidir. Hürriyet Gazetesi bu yalan haberi yaptı, CNN ise yayınladı. Yalan olduğu ortaya çıktı ve bütün dünyada teşhir oldular, sadece Türkiye’de de değil. Yalan haberi düzeltmelerini istediğimizde haberi düzeltmesi gereken kişinin “ben” olduğum söylendi. Medyanın içine sürüklendiği yer maalesef budur.
Bir grup bağımsız gazeteci ve gazete onurlu, erdemli bir şekilde bu gidişata direniyor; özellikle basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve hukuk devleti adına, birçok özgürlük adına… Onları bir tarafta tutarsak şu an itibariyle bildiğimiz medyanın %90’nından fazlasını iktidar kontrol ediyor. Bazen şöyle sahnelerle karşılaşıyoruz: Bütün gazeteler o gün aynı manşeti atıyor, çünkü hepsi bir merkezden, Saray’dan yönetiliyor" değerlendirmesinde bulundu.