Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) cinsel istismar suçunda mağdur ile failin evlenmesi halinde fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın ertelenmesine imkan veren düzenlemenin komisyona geri çekilmesiyle ilgili olarak "Devlet okullarında ve hatta üniversitelerde, başı sıkıştığında ilahi adalete sığınacak, beşeri adaletin peşine asla düşmeyecek; korkuyla eğitilmiş, günahla törpülenmiş, varlığı tümden istismar edilmiş çocuklar ve gençler yetiştirmeyi hedefliyorlar" dedi. "Bütün iktidarlar tehlikelidir" görüşünü savunan Söğüt, "Ama dini referanslarla hükümdarlık kuranlar en tehlikelileridir. Çünkü tehlikenin farkına iş işten geçtikten sonra varan halklar çocuklarını 'helal tecavüz' pazarlayanlara fena kaptırırlar" ifadesini kullandı.
Mine Söğüt'ün "Helal tecavüz *" başlığıyla yayımlanan (23 Kasım 2016) yazısı şöyle:
İktidar tecavüz mağduru küçükleri tecavüzcüsüyle evlendirecek yasa tasarısını sunduğunda gerçekten öfkelendik mi?
Gerçekten bütün ülke ayağa kalktık mı?
Tasarı yasallaşsa gerçekten o Meclis’i o iktidarın kafasına yıkar mıydık?
Ne yapmak istediklerinin tam olarak farkında mıyız?
Onları durduracak gücümüz olduğunu düşünüyor muyuz?
Yoksa sadece fiiller ve kelimeler çok asitli diye mi bu meselede hop oturup hop kalktık?
Niyet çok net diye mi edecek iki laf bulduk?
Acaba sadece konu tecavüz olunca mı anlıyoruz tehlikeyi?
***
Ahlak adı altında en korkunç ahlaksızlıkları pazarlayan bir ideolojinin gaddar hükümdarlığındayız.
Törelerin dokunulmazlığını meşrulaştırarak güç kazanmaya çalışan kurnaz bir irade Meclis’i ele geçirmiş, koca ülkeyi geriye, çok geriye, atalarının sübyancılığı doğal ve yasal saydığı o günlere geri götürmeye yeltenmekte.
Soyu ezelden beri geleneklerle ve göreneklerle ve törelerle ve hatta yasal hükümlerle tacize uğrayan bu ülke, küçüklerini kendi barbarlığından ne yaparsa yapsın koruyamıyor.
Bugün tecavüzcüsüyle evlendirilmek istenen küçük kız çocuklarını tartışıyoruz...
Dün türban meselesini tartışıyorduk.
En masum görünen meseleden en tehlikeli meseleye ulaşan o korkunç yola nasıl girdiğimizi ve nasıl hızla ilerlediğimizi;
Hangi tuzaklara düşerek bu çirkin noktaya vardığımızı artık ulusça anlamışızdır herhalde.
Kadınları günah duygusuyla örtünmesi gereken bir cins olarak kodlayan ve bu kod üzerinden siyaset yürüten bir akla hep birlikte geçit verdik.
Kapanmakla özgürlüğü aynı cümle içinde rahatça kullananlar, bu ülkedeki kadınları ve kız çocuklarını bekleyen büyük tehlikeleri inatla görmezden geldiler.
Kıyafet özgürlüğünden bahseden ama iktidara dini referanslarla gelen bir ideolojinin demokrat ve özgürlükçü olduğuna kananlar, şimdi kız çocuklarının küçük yaşta evliliğinin, hem de tecavüzcüsüyle evliliğinin yolunu açanlara ateş püskürtüyorlar.
Bir mal gibi alınıp satılması normal sayılan, yatak odasıyla mutfak arasındaki varlığı anca anneliğiyle kutsallaşan, ahlak ahmaklığına tosladığında, tam da o kutsallığından bıçaklanan kadınların, kanamaya başlar başlamaz lanetlendiği...
Cinsel bir oyuncak gibi görüldüğü... Üzerlerine günah örtüleri örtüldüğü... Kaderleri resmi ya da gayriresmi ama illa ki aklıevvel iktidarların eline bırakıldığı bu ülkede...
İktidar, küçük çocuklarının neden erkenden evlenmemesi gerektiğini bir türlü anlamayan kalabalıkların desteğine güveniyor.
Daha konuşmayı, yürümeyi yeni öğrenmiş kız çocuklarının kafasını başörtüleriyle kapatanların sırtını sıvazlıyor.
Aileleri, çocuklarını duvarları korku ve tehditlerle örülmüş ahlaki bir hapishanenin içinde büyütmeye kışkırtıyor.
Çocukların zihinsel ve bedensel özgürlüklerini günah kavramıyla mühürleyen bir eğitim sistemini ülkeye iyice yerleştiriyor.
Gelecekte de kendilerine biat edecek toplumsal bir edilgenliğin inşasının peşindeler.
O yüzden devlet okullarında ve hatta üniversitelerde, başı sıkıştığında ilahi adalete sığınacak, beşeri adaletin peşine asla düşmeyecek; korkuyla eğitilmiş, günahla törpülenmiş, varlığı tümden istismar edilmiş çocuklar ve gençler yetiştirmeyi hedefliyorlar.
Bütün iktidarlar tehlikelidir;
Ama dini referanslarla hükümdarlık kuranlar en tehlikelileridir.
Çünkü tehlikenin farkına iş işten geçtikten sonra varan halklar çocuklarını “helal tecavüz” pazarlayanlara fena kaptırırlar.
*Başlık Yazar İsmail Güzelsoy’un Facebook sayfasındaki bir yorumundan alınmıştır.