Spor

Spor yazarları bugün ne yazdı?

Spor yazarlarından özetler....

19 Mart 2009 02:00
Rıdvan Dilmen, bu akşam Hamburg ile karşılaşacak olan Galatasaray’a son uyarıyı yapıyor: Turu geçmek istiyorsanız mutlaka öne geçin.


Rıdvan Dilmen: Sabri’nin kanadı
Galatasaray’ın eksiklerinin Hamburg maçında dezavantaj olduğunu belirterek Kewell’ın, Emre Aşık’ın yokluğunda savunmada görev alacağını ve sol ayaklıların Sabri’nin kanadında olumsuz bir faktör yaratabileceğine dikkat çekiyor. Özellikle Sabri’nin bulunduğu kanattan yapılan akınlara dikkat etmek gerektiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Atılan topları uzaklaştırmak için iki sol ayaklı stoper sağ ayaklarını kullanmak zorunda kalacak. Bu da büyük bir risk. Galatasaray’ın kontrollü oynama, savunma yapma özelliği fazla yok. Galatasaray turu geçmek istiyorsa mutlaka bu maçta öne geçmeli. Oyunu 0-0’a kilitlemek sonralara doğru büyük telaş getirir.”

Mehmet Demirkol: Yüzde 10 fazlası
Kewell’ın savunmaya çekilmesi konusunda Bülent Korkmaz’ın iyi bir işe kalkıştığını düşünmediğini belirtiyor. İlk maçta kendi sahasına çekilmiş bir görüntü çizen Hamburg’un bu maçta her şeyi göze alarak oynayacağını ve Kewell- Oliç eşleşmesinde savunmanın Kewell’a destek verirken savunma dengesinin bozulabileceğini ifade ediyor ve ekliyor:
“Üstüne, hele de Arda sahada olmayacaksa Avustralyalı’nın hücum yönünde vereceği destekten de tamamen vazgeçilmiş olur. Bu da topu ileride etkili bir şekilde kullanma gücünü azaltabilir. Yani bu birden fazla mevkiide eksik kalmak anlamına gelebilir. Bunun yerine Hakan’ın ya da Volkan’ın sarkık olarak başlayacağı, ön liberolardan daha net bir destek alınacak bir savunma düzeni kurmak daha mantıklı gibi geliyor.”

Gürcan Bilgiç: Kaos ile yaşamak
Kalan haftaların şampiyonluk ve şampiyonlar ligi için yeterli olacağını belirtiyor. Bunun şansa bırakılmaması için gerekli ‘by-pass’ın yapılması gerektiğine dikkat çekerek ekliyor: “Yapın artık gereğini!”

Haşmet Babaoğlu: Lider döner
Beşiktaş karşısında Sivassporun İleride Mehmet Yıldız'ın topu tuttuğu, kanatların çıkış yapacağı klasik futboluna geri döneceğini belirtiyor ve ekliyor: “Tam kontratak değil ama ona benzer bir futbol oynayacak. Orada esas olan şu; Sivok ve İbrahim Toraman, G.Birliği maçındaki performanslarını gösterebilecekler mi? Çünkü o maçta çok başarılıydılar. Beşiktaş takım olarak ileride kalır, Sivas ani çıkışlarla Sivok-Toraman ikilisini zorlarsa işin rengi değişir. Maçın skorunu şu belirler: Sivasspor'un kanat oyuncuları bildiğimiz gibi mi oynayacaklar yoksa son 3-4 haftadaki gibi formsuz futbolcular mı olacaklar? Kilit nokta bu! Ben maçı Beşiktaş'ın 2-1 alacağını sanıyorum. Sivas'tan lier olarak dönerler!..”

Uğur Meleke: 61’inci dakikayı seviyorum
Büyük kulüplerin taraftar sayılarının Anadolu’da bile şehir takımlarının taraftarlarından fazla olması probleminin bir çıkmaz olduğunu belirterek son yıllarda Anadolu takımlarının, taraftarlarına kendini özel hissetmesi için yeni yollar bulduğunu ifade diyor ve ekliyor: “61’inci dakikayı bu yüzden sevmiştim işte... Çünkü 1-2 yıldır Anadolu takımları, kendilerini sürüden ayrıştıracak, taraftarına kendini özel hissettirecek işler düşünmeye başlamışlardı. Bursa-Ankaragücü taraftarı dostluğu, Antalya-Kocaeli’ye de ilham verdi, diğerleri de düşünüp farklı bir şeyler bulma gayreti içine girdiler ister istemez. Trabzon’un 61’inci dakika kutlaması, Sivas’la Eskişehir’e örnek oldu mesela... Trabzonlusu’ndan sonra Sivaslısı ve Eskişehirlisi de balonlarla, bayraklarla, şarkılarla ayrıştırmaya başladılar kendilerini rakiplerinden.”

Kemal Belgin: Bülentlere ders gerek!
GS ve Sivas teknik patronlarına uyarıda bulunarak kadroda yaptıkları değişiklikleri gözden geçirmeleri gerektiğini ifade ediyor ve ekliyor: “her iki Bülent‘in de oyunu okuma, oyun felsefesi açısından ciddi derslere ihtiyaçları var. Korkmaz kardeşim; Ümit‘e nasıl dayandın? Hamburg’da Lincoln‘ü çıkarırken aldığın Mehmet Güven‘i nasıl olup da kenara aldın? Arda‘ya acımadın mı? Uygun kardeşim; neydi o ilk yarıdaki kadro? Sezer oyuna alındıktan sonraki Sivas’la o ana kadarki Sivas arasındaki farkı görebilirsen ne mutlu!”

Levet Tüzemen: TFF Dersanesi
TFF’nin Teknik direktörlük lisansı için verdiği kursun parasını 30 TL yapmasının bazı antrenör adayları tarafından eleştirildiğini ifade diyor ve ekliyor: “Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Geliştirme Merkezi'nin düzenlediği Antrenör Lisans Kursları'nın ücretleri teknik adamları şaşırttı. Özellikle UEFA PRO Lisans Kursu ücretinin 30 bin TL olarak belirlenmesi, bunun 5 bin TL'sinin TÜFAD (Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği) hesabına, kalanın TFF hesabına yatırılması dikkat çekiyor. İsimlerini vermek istemeyen bazı teknik adamlar, ‘Birçok meslektaşımız geçimlerini zor sağlarken, vaad edilen ücretleri alamazken, bu kurs ücreti, 'Parası olmayan teknik adamlık yapmasın' demektir’ diye yakındılar.”

Alaattin Metin: Başkan bırakmalı
FB Başkanı Aziz Yıldırım’ın Özhan Canaydın’ı Kulüpler Birliği Başkanlığı için ikna ettiğini ve ‘söz sizden sonra ben varım’ dediğini belirterek Yıldırım’ın, Kulüpler Birliğinin başına geçtiğinden bu yana barış ve huzuru sabitlemeye çalıştığını ve hakemler hakkında susma konusunda aldığı kararı bozmadığını ifade ediyor ve ekliyor: “Bireysel kavgaların, parçalanmaların yerini Türk futbolunun, kulüplerin ortak menfaatleri aldı. Aziz Yıldırım hep kavgadan kaçtı. Fenerbahçe'nin hakem hatalarından canı yanmasına rağmen, kulüpler Birliği başkanı olduğu için sustu, içine attı. Antalya'da Federasyon, MHK ve kulüp başkanları, hakemlerle yapılan toplantıda verilen 'Maçlardan sonra hakemler hakkında konuşmayacağız' sözüne hep sadık kaldı..”