Politika

Sırrı Süreyya Önder: Biz Meclis’in ana muhalefeti olacağız

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, CHP'nin ana muhalefet değil muhalefet bile olamayacağını söyledi.

09 Ekim 2011 03:00

T24 - BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, CHP'nin ana muhalefet değil muhalefet bile olamayacağını söyleyerek, "Biz Meclis’in ana muhalefeti olacağız. Lamı cimi yok. Ana muhalefetin muhalefet bile olmayacağı ortada. Pozisyonu yanlış, müstenitleri çürük, hayatla irtibatları yok" dedi.



Milliyet gazetesinden Miraç Zeynep Özkartal'ın "‘Vekil odası cezaevi hücresinden küçük’" başlığıyla yayımlanan (9 Ekim 2011) yazısı şöyle: 


‘Vekil odası cezaevi hücresinden küçük’


Meclis’in en renkli isimlerinden BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e Ankara’da geçirdiği ilk haftayı sorduk, en büyük şikâyeti; TBMM’deki kasvetli odalardı


BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile partisinin boykotunun sona ermesinin ardından gittikleri TBMM’de geçirdiği ilk haftayı konuştuk.


Bir sinemacı olarak Meclis’teki ilk haftanızı nasıl anlatırsınız?

Bir kere milletvekillerinin çalışma odalarının bulunduğu bloklar, cezaevindeki hücremizden küçük. Şaka yapmıyorum. Ve mimarisi tam bir F tipi mimarisi. Tasarlandığını düşünüyorum bunun. Bir acemi yamağa verseniz bundan daha güneş alan bir yer yapar.


Tasarlanan ne sizce?

Kasvet. Kıstırılmışlık hissi. Bağımsızlığı körelten, birbirine kelepçelenme durumu. Bence bir mimarın bu milletvekili bürolarının bulunduğu A ve B bloku incelemesi gerek. Adı bile cezaevi gibi, A Blok-B Blok. Allahtan korkun.


Yerleştiniz mi odanıza?

Gittim ki F tipi, ‘Tutuklanmadan burada kalmam’ dedim. Gitmiyorum odaya. Meclis bahçesindeki yeni bina bitene kadar kullanmayacağım.


Genel Kurulu nasıl buldunuz?

O eski ferahlık ve görkem esprisi üzerine inşa edilmiş. Ama onun da işlevselliği konusunda sıkıntı var. Dünya böyle bir temsiliyet anlayışını geride bıraktı. İşlevsellik ön planda artık, semboller değil.


İlk konuşmanızda olay çıktı. Bundan sonrası için bir gösterge mi bu?

Bilmiyorum. İnandığım şeyleri inandığım şekilde söylüyorum. Bunu yapamayacaksam o Meclis’te bulunmamın anlamı yok ki. Ben hayatta bir yer işgal eden birisiyim. Milletvekilliğiyle var olmuş değilim. Senaryo yazıyorum, film çekiyorum, ana akım bir gazetede köşem vardı. Bundan bir tık daha fazlasını yapabileceksem Meclis’te dururum, yoksa ne işim var orada?


Toplantıda siz de, Sabahat Tuncel de BDP’nin Meclis’te istenmediğini söylediniz.

Çünkü biz ‘Kral çıplak’ diyebilen insanlarız. Çıplaksa çıplak.


Genel Kurul’a girdiğinizde size karşı tutumlar nasıldı?

Mesafeli. Onu da yadırgadım. Kişisel dostluğumuzun olduğu vekillerin dışında kimse nezaketen gelip bir hoş geldiniz demedi. Ben o Meclis’te olsam, gelenler kim olursa olsun hepsine bir merhaba derdim. Asgari bir nezaket kuralından bahsediyoruz.


Dikkatinizi ilk ne çekti?

Kravatlı yüzlerce erkek! Bir de Cumhurbaşkanı locasının olduğu yerde eski milletvekillerine ayrılmış bir alan var. Oraya her gün gelen kravatlı, bastonlu eski vekiller var. Çok garibime gitti, niye gelirsiniz babam her gün buraya? Artık vekil değilsiniz, gidin hayatın başka bir alanında çalışın. Herhalde böyle bir müptelalık oluyor.


Ya size de olursa?

Olursa taşa tutun beni.


‘Sıkıcı bir film çıkar’

Siz dil, sözcükler konusunda çok mahirsiniz. Meclis’te ise hep kalıplaşış konuşmalar dönüyor. Konuşmalarla aranız nasıl?

İlk konuşma sırası benimdi, iki muhalefet partisi sözcülerinin en söyleyeceklerini söyledim. Elimde bir bilgi mi vardı? Yok. Bugüne kadarki bütün tezkerelerde fiks konuşma yapmışlar. İnsan biraz haya eder. Kim çıktıysa dediysem aynısını söyledi. O ‘aynısı’ da şuydu: ‘Bu seferlik oy vereceğiz ama...” İnsan biraz sıkılır ya. Hiç olmazsa o cümleyi kullanma, beş dakika önce ben söylemişim kürsüden böyle diyeceksiniz diye.


Sizin için eğlenceli mi, sıkıcı mı?

İçinden eğlence ya da sıkıntı çıkarma lüksüm yok, bir sorumluluk aldık gereğini yapacağız. Bir dönem yapacağım, onu da layıkıyla yapmak istiyorum.


Bir sinema filmi çıkar mı bu Meclis’ten?

Sıkıcı bir film olur.


Şahit olunan ilk olay

“Meclis’te ilk şahit olduğum olayı anlatayım: Oturum sırasında bir partiler konuşma yapıyorlar, bir de şahıslar adına lehte ve aleyhte olmak üzere üçer konuşma hakkı var. Hasip Kaplan bana dedi ki ‘Biz ne zaman gitsek, bu lehte ve aleyhte söz hakları Ak Partililer tarafından alınmış oluyor’. Bu mekanizma şeffaf değil, sıraya girdiğini göremiyorsun. Yoksa ben gider o Meclis’te yatarım söz almak için. Ama sen müracaat ediyorsun, diyorlar ki; ‘Doldu’. Eğer o Ak Parti milletvekili aleyhte söz hakkı istemişse, ‘Ben vaktinizi almayayım’ deyip kenara çekiliyor. Bir kişinin çıkıp o önergenin aleyhinde 5 dakika konuşmasından niye korkar insan? Bu o kadar zoruma gitti ki benim, bildiğin gibi değil. Belki zamanla alışırım. Allah alıştırmasın ama... O 5 dakikaya tenezzül eden adam, bu ülkede iktidar değildir. Bunlar siyasal parti değil, şirket. Seçmenini de müşteri gibi görüyor.”



‘Sol bu kez birleşecek’


Türkiye’de solun birleşme çabası bitmek bilmeyen bir hikaye. Kongre girişimi bir kez daha deneniyor. Farkınız nerede?

Daha önce denendiği gibi denemiyoruz. Bu kongrenin bileşenlerinin hiçbirisi, kendi siyasal yapılarını feshetmek zorunda değil. Geçmişteki birlik deneyimlerinden en önemli farklarımızdan biri bu. Bir diğeri; yerel temsiliyeti çok önemli buluyoruz. Üçüncüsü, değişik toplumsal temsiliyetler kendileri olarak yer alabiliyorlar. Hayatın kendisi, bu kongrenin kalbine taşınmış oluyor. Onun için yürümemesi gibi bir ihtimal düşünmüyorum.


Gençlik, kongrenin program taslağı maddelerinden biri. Apolitik gençlerin size ‘Bizi politikleştirir misiniz?’ talebiyle geldiğini anlattınız. Neden BDP’yi seçiyorlar?

Bu ülkede en gadre uğramış kesim gençlik. Zorunlu askerlik ve eğitim kurumları, ahmak sürüsü yetiştirme niyetiyle tasarlanmış müfredata sahipler. Orada edindiği hayat bilgisi, hayatın bizatihi kendisini karşılamıyor. Bakıyorlar; her türlü hak gaspında yanlarında biz varız. Nerede bir istismar varsa meydanda dayağı yiyen biziz. Böyle olunca soruyu buraya soruyorlar.
 


‘Biz ana muhalefetiz’

BDP Meclis’te nerede duracak?

Biz Meclis’in ana muhalefeti olacağız. Lamı cimi yok. Ana muhalefetin muhalefet bile olmayacağı ortada. Pozisyonu yanlış, müstenitleri çürük, hayatla irtibatları yok.


Meclis’e girme kararı oy çokluğuyla mı verildi, oy birliğiyle mi?

Neredeyse oy birliğiyle.


Fikriniz nasıl değişti?

Ben başta kesin olarak gitmemek taraftarıydım. Cezaevindeki vekil arkadaşlarımız olmadan gidersek bize de vekillik yaptırmazlar noktasındaydım. Cezaevindeki arkadaşlarımızın ‘Gitmelisiniz’ önerisi, fikrimi değiştirmemin en önemli sebebi.


Cezaevindekiler için nasıl bir çalışmanız olacak?

Bir gün bile gündemimizden çıkmayacak.