T24 - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünya ekonomisinin mimarisinde, aktörlerinde değişikliğe, daha adil bir temsile ihtiyaç olduğunu söyledi. Şimşek, "Bir Türk'ün IMF başkanlığı bizi sevindirir. Ben, Sayın Babacan, Sayın Derviş ve daha birçok kişi bu konuda tecrübeye sahip. Benim bu konuda girişimim yok" dedi.
Seçim kampanyasını sürdürdüğü Batman'da CNN Türk'e konuk olan Şimşek, Türkiye'de çok ciddi bir cari açık sorunu bulunduğunu, bunun da yapısal bir sorun niteliği taşıdığını ifade etti.
Cari açığın daha çok enerji kaynaklı bir sorun olduğunu dile getiren Şimşek, "Bunun için enerjide dışa bağımlılığı azaltmamız lazım. Bu konuda da önemli adımlar atıldı. Ama şu bir gerçek, Türkiye'de iç talep yüksek. Buna dönük para politikası önlemleri aldık. Kredi veren bankalarda bunu sınırlamaya çalışıyoruz. İleride maliye politikası tedbiri gerekirse o da düşünülür. Ama maliye politikasını biz zaten sıkı götürüyoruz. Harcamaları kontrol altında tutuyoruz" dedi.
Şimşek, 12 Haziran sonrası çözümün yine bankalarda aranıp aranmayacağı sorusuna da "Çözüm para politikası sıkılaştırılarak, kredi hacminin daraltılmasında aranacak" açıklamasında bulundu.
IMF başkanlığı
Maliye Bakanı, IMF Başkanlığıyla ilgili bir soru üzerine de Türkiye'nin son yıllarda dünya ekonomisinden büyük pay almaya başladığını, kendi bölgesinde ve Avrupa'da diğer ülkelere oranla daha güçlü bir ekonomik görünüm sergilediğini ifade etti.
IMF başkanlığının boşalma durumu ortaya çıkınca görevleri nedeniyle kendi isminin de gündeme getirildiğini kaydeden Şimşek, sadece Türk basınında değil, uluslararası birkaç yayında da adının geçtiğini belirtti.
Şu anda Batman milletvekili adayı ve Maliye Bakanı olduğunu hatırlatan Şimşek, şöyle devam etti:
"Bir Türk'ün IMF başkanlığı bizi sevindirir. Ben, Sayın Babacan, Sayın Derviş ve daha bir çok kişi bu konuda tecrübeye sahip. Benim bu konuda girişimim yok. Sayın Başbakan'ın da bu konuda bir girişimi olmadı.
Avrupalılar, henüz gelişmekte olan ülkelerin bu güçlü konumunu hazmedecek durumda da değil. Küresel ekonomide ağırlık Türkiye'ye, Rusya'ya, Brezilya'ya kayıyor. İleride pozisyonlardaki kaymaya paralel bu durum değişecek. Avrupalılar henüz hazır değil ama bunu zorlamak lazım.
Bu statükonun, dünya ekonomisinin mimarisinde, aktörlerinde, yapısında bir değişikliğe ihtiyaç var. Daha adil bir temsile ihtiyaç var. Onun için Türkiye gibi ülkelerin önümüzdeki dönemde böyle fırsatlar çıkınca bu konuda masada olmasında yarar var.
Sayın Derviş de bu ülkeye hizmet etmiş bir insan. BM'de neredeyse 2. adam konumundayken ki biz de kendisini destekledik. Çünkü uluslararası arenada ülkeler destek vermezse, sadece sizin tecrübeniz, birikiminiz yetmiyor. Ülke olarak tabi ki bizim uluslararası kuruluşlarda temsilimiz önemli."
Güneydoğu'da durum...
Bakan Şimşek, Güneydoğu'daki durumla ilgili değerlendirme yaparken de bölgede bağımsızların da bir tabanı olduğunu ifade etti.
Ancak AK Parti bölgeye büyük hizmetler verirken, bağımsızların sadece slogan attığını, sloganın da karın doyurmadığını kaydeden Şimşek, "Temel hak ve özgürlüklerdeki iyileşme ve Türkiye'deki demokratikleşme ile Batman'daki hareketlerin doğrudan bir ilgisi olsaydı burada şiddetin azalması gerekirdi. Bunların derdi hak ve özgürlük değil" diye konuştu.
Geçen yılki anayasa değişikliğinde bölgedeki insanların sandığa gitmesinin şiddetle engellenmeye çalışıldığını, ancak vatandaşa şiddetle, terörle huzur getirilmesinin de mümkün bulunmadığını vurgulayan Şimşek, şunları söyledi:
"Devlet, üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Ama hak ve özgürlük isteyenler, başkalarının hak ve özgürlüklerine engel olmaya çalışıyor. Bu siyasetin ötesinde bir baskı aracına dönüşüyor. Bizim buradaki hemşehrilerimiz, bu sürece istediği gibi katılamıyor. Karşı tarafta şiddeti reva gören bir kesim var.
Zaman zaman, organize şekilde bir sürü olay yaşanıyor. Alternatif propaganda yapmaya çalışanlara yönelik eylemlerde bulunuluyor. Ben, Maliye Bakanı olarak her mahalleye girip çıktım, ilçelere 2-3 defa gittim, köylere gittim. Bunlara alternatifleri anlatmamız lazım. Son 8 yılda yapılan hizmetlerin bir kaç katını AK Parti yapmış. Çocuklar okulda olması gerekirken taş atıyorsa, vatandaşlara zorla kepenk kapattırılıyorsa bu sorunun çözümü olur mu? Vatandaş, şiddet ve tehditle sindirildiği için şikayetçi de olamıyor.
Kültürel farklılıklar, eskiden tehdit olarak görülüyordu, biz bunu zenginlik olarak addediyoruz. Bugün devletin zerre kadar bir baskısı var mı? Vatandaşa soruyoruz (Size baskı yapan var mı, varsa canına okuyalım) diyoruz. Yok, zerre kadar yok. Tam tersi (Kepenk kapattıranlara engel olsanız) diye bize geliyorlar. Buranın huzura ihtiyacı var. Kaç yıldır belediye onların elinde. Ne hizmet üretmişler?"