Gündem

'Şii-Sünni ayrımı Ortadoğu'nun güç haritasını belirleyecek'

İbrahim Karagöl, Yeni Şafak gazetesinde "Türk, Kür, Sünni" başlığıyla yayımlanan yazısında, Suriye ve Irak'ta yaşanan mezhep çatışmalarını değerlendirdi

20 Nisan 2012 11:41

İbrahim Karagöl
(Yeni Şafak, 20 Nisan 2012)

Bölgemizdeki yeni ayrışmaya ya da bloklaşmaya dikkat ediyor musunuz? Aslında yeni değil, on yıl önce tartıştığımız, sonra da "aslında böyle bir şey yokmuş" dediğimiz senaryolar, bugün yeniden gündeme geliyor.

Iraklı Sünni lider Tarık Haşimi'nin Türkiye'de bulunması, Mesud Barzani'nin ziyareti, Irak'ta yeniden bölünme senaryolarının konuşuluyor oluşu, Sünnilerle Kürtlerin yakınlaşması, Türkiye'nin bu iki kesimle ilişkilerini her geçen gün daha da güçlendirmesi "bölgesel güç oluşumuna yönelik yeni arayışlar mı var" şeklinde soruları akla getiriyor.

Hatırlayalım, Irak işgalinden hemen sonra şöyle tahminler yürütülüyordu: Altı ay içinde işgal amacına ulaşacak. Doğal olarak Irak; Şii-Sünni ve Kürtler olarak üçe ayrılacak. Ardından Suriye'ye müdahale olacak. Irak ve Suriye Sünnileri yakınlaştırılacak hatta yeni bir devlet çıkacak ortaya. Hatırlamayanlar o günlere geri dönüp yazılanlara, tartışmalara bir baksın. Yeni Ortadoğu dizaynı denilen 21. yüzyıl bölge hesaplarının parçasıydı bu senaryolar. Sadece bu kadar değil, Büyük Kürdistan, Büyük Belucistan gibi harita taslakları bile vardı.

O dönemde en korktuğumuz şey mezhep savaşlarıydı. Irak bunun için elverişli bir ortamdı. Yaşanmadı mı? Yaşandı... Yüzbinlerce insan Şiilerle Sünniler arasındaki kavgada hayatını kaybetti. Ancak, kimlik üzerinden yürütülen bu savaşın, Türkiye ve bölge ülkelerinin dikkatli tutumlarının sonucu olarak, Irak dışına taşması önlendi. Şimdi Suriye'de Soğuk Savaş artığı bir rejimin değişmesine yönelik süreç işliyor. Aynı tartışmalar yine gündemde. Korku aynı; mezhep savaşları.

Kim ne derse desin, Şii-Sünni ayrımı 21. yüzyılın Ortadoğu'sunun güç haritasını belirleyecektir. Bölgedeki her gelişme bu ayrışmaya göre şekilleniyor. Sadece savaşları, çatışmaları kastetmiyorum. Bölge ülkelerinin aldığı yeni pozisyonların da, bölgeye dışarıdan müdahale edenlerin de, artık ortadan kalkması gereken rejimlerin de durduğu yer burası; Şii-Sünni ayrışmasına uyanlanmış.

Tarık Haşimi hakkında tutuklama kararı çıkartılması, kendisinin Kürtlere sığınması, ardından Türkiye'ye gelmesi, verdiği mesajlar, Barzani'nin Bağdat'la ilişkileri koparmayı göze alarak ona sahip çıkması, Bağdat'ın Türkiye'ye açık tavır alıp Suriye yönetimine sahip çıkması, Türkiye'nin her iki lidere bakışı bu yeni haritanın ana hatlarını belirginleştiriyor.

Haşimi'nin; "Irak'tan Suriye'ye koridor kuruldu, buna karşı çıktığım için başıma bunlar geldi" mealindeki sözleri aslında gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Tahran, Bağdat ve Şam ekseni ile Sünni dünya arasında müthiş bir güç mücadelesine tanık oluyoruz. Aslında Irak işgalinden bu yana, mücadele devam ediyordu. Şimdi Suriye meselesi ile saflar daha da netleşti, mücadele sertleşti.

Dış müdahale zemininin dışına taşıdığımızda, bölgesel gerçeklerle baktığımızda, bu çatışmanın tarihi kökleri olduğunu göreceğiz. Bırakalım dış müdahaleleri, sadece bu miras bile bugünü belirlemeye yetecek güçte. Biz bu gerçeği, Irak işgalinden bu yana tartışıyoruz ve daha çok tartışacağız. Bölgenin karşı karşıya bulunduğu en büyük tehdit İsrail ya da Batı müdahaleleri değil, kendi içindeki yırtılmadır. Maalesef bu hal giderek çatışmaya dönüşmektedir.

26 Mayıs 2005 tarihinde "Şii ittifakına karşı Türk-Kürt ittifakı mı" başlıklı yazı ile 22 Eylül 2005 tarihli "Türk-Kürt ittifakı: 21. Yüzyılın Selçuklusu" başlıklı yazılarda aslında bunları tartıştık. Aradan yedi yıl geçti ve aynı konuları konuşuyoruz. Nitekim süreç o yöne doğru hız kazanıyor. Bölgesel ayrışma, yeni ittifakları gündeme getirirken, yeni çatışma alanları da oluşturuyor.

O günlerde şunları söylemiştik:

"Şii Bloku"na karşı yeni bir "Sünni direnç" geliştirilecek. Türkiye-Arap dünyası yakınlaşmasının yanında özellikle Türk-Kürt ittifakı ilk akla gelenlerden. Böyle bir durumun, Türklerin Abbasi döneminde zinde güçler olarak İslam dünyasına girmesine benzer etkilere yol açabileceği düşünülebilir. Türkiye'de Kürt sorunu etnik çözülme senaryolarıyla örtüşse de, genel Ortadoğu planlamasında bu yönde bir süreç işliyor. Türkler ve Kürtler, bölgenin yeni Selçukluları olma yolunda sanki...

Bugün bölgesel haritayı okuyunca aynı sonucu görüyoruz. Irak'ta mezhep eksenli çözülme, bütün bölgede mezhep eksenli ayrışma ve Şiilerin Şiiler'le, Sünnilerin Sünnilerle daha da yakınlaşması... Suriye krizi bu ayrışmayı tahminlerimizden fazla hızlandıracak.

Türkiye, Haşimi ve Barzani ile ilgili son gelişmeler bile bunu haber veriyor... Doğru ya da yanlış, bir okuma biçimi sadece...