HaberTürk yazarı Sevilay Yılman, eski CNN Türk sunucusu BirGün yazarı Nevşin Mengü'nün avukat kardeşiyle ilgili yaşanan süreç ile ilgili olarak, "Olayın bu kadar büyümesinin, dallanıp budaklanmasının esas sorumlusu Nevşin’dir" dedi. Yılman, Mengü için “Kötü bir gazeteci' denebilir, buna itirazım yok ama 'Algı yapmak için bu tiyatroyu oynayan alçak bir provokatör' demek çok fazla insafsızca olur" ifadesini kullandı.
Avukat Burak Mengü geçtiğimiz cumartesi günü başına geldiğini iddia ettiği bir olayı Twitter'dan paylaşmıştı. Burak Mengü'nün paylaşımında yaptığı açıklamada "Polis kimliği gösterilmeden, gözaltı kararı gösterilmeden sivil ekiplerce gözaltına alındım. Nereye diyorum kimse söylemiyor. Kim aldı bilmiyorum neden aldı onu da bilmiyorum" yazmıştı.
Yılman'ın "İyi kardeş fakat kötü bir gazeteci!" başlığıyla (22 Mart 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Burak Mengü... Eski CHP Milletvekili Şahin Mengü’nün oğlu, gazeteci arkadaşımız Nevşin Mengü’nün de kardeşi...
Bilen bilir ama bilmeyenler için yazayım... Avukat olan Burak Mengügeçen hafta bir tweet atmıştı. Ve attığı bu tweet’te polis kimliği ve gözaltı kararı gösterilmeden sivil ekiplerce alındığını, kim olduklarını bilmediği bu kişiler tarafından bilmediği bir yerlere götürüldüğünü iddia etmişti.
Çok tanınan bir isim olmadığı için pek dikkat çekmeyen bu tweet’i, 1 milyondan fazla takipçiye sahip gazeteci ablası Nevşin Mengü’nün alıntılayıp, “Kardeşim güpegündüz sivil polisler tarafından gözaltına alındı ve tartaklanıp yol ortasında bırakıldı. Emniyet içerisinde kanun tanımaz bir grup, bir yapı mı var?” diye yazmasıyla bomba etkisi yaptı ve binlerce paylaşımla olay bambaşka bir noktaya evrildi.
Tamamen uydurmaymış
Bir süredir Birgün Gazetesi’nde yazan Nevşin, önceki gün de kardeşinin başına gelenleri anlatan uzun bir makale kaleme aldı ve söz konusu olayın arkasında daha büyük bir resmin olduğunu öne sürdü. Ve böyle söylemesinin gerekçesi olarak da kardeşinin başına birkaç ay önce gelen başka bir olaydan bahsetti.
FETÖ’cü müvekkilleri olan ve birtakım önemli davaları takip eden avukat kardeşinin, o zaman da sorgusuz sualsiz gözaltına alındığını, İstanbul Vatan’daki Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü ve o olaydan sonra kardeşinin bir süre kan işeyip yürüyemeyecek hale geldiğini aktardı. Yani iddiasına göre Burak Mengü, polis tarafından işkenceye maruz bırakılmıştı. Tabii eminim şimdi bütün okuduklarınız üzerine haklı olarak, “Ee niye susmuşlar o gün, neden gidip bir darp raporu falan almamışlar?” diyeceksiniz. Darp raporu almayı kardeşi Burak istememiş, “Abla bu olayı büyütüp de başımızı daha büyük belaya sokmayalım”diyerek konunun kapatılmasını istemiş.
Durumun tam özeti keşke bu kadar olsaydı da ben de böyle bir yazı yazmak durumunda kalmasaydım. Ancak maalesef değil. Nevşin’in kardeşiyle ilgili olayları anlattığı yazının yayınlandığı gün polisin bu iddialarla ilgili yaptığı araştırmanın sonucu açıklandı. Ve bu sonuca göre Avukat Burak Mengü hakkında yalan beyanla suç uydurmaktan şikâyetçi olundu.
Meğer Burak Mengü’nün anlattığı her şey tamamen hayal ürünüymüş. Uydurmaymış yani. Bunun nedeni ne bilmiyorum. Yani Burak Mengüneden başına gelmemiş bir olayı gelmiş gibi anlatmış, amacı neymiş bu konuda net bir şey söyleyemiyorum. Ancak normal erişkin bir insanın davranışlarına çok uygun olmayan bu uydurma durumlarının mutlaka psikolojik nedenlerinin olduğunu düşünüyorum. Yani daha açık yazmak gerekirse, bence Burak Mengü’nün ruhsal bazı sorunları var ve bu sorunlu durumunu da aile ve yakınları ne yazık ki görememişler.
Tabii şunu söylemek zorundayım. Bu olayın bu kadar büyümesinin, dallanıp budaklanmasının esas sorumlusu Nevşin’dir. Kızmasın bana ama en büyük sorumlu kendisidir. Üstelik bunun bir değil birkaç nedeni vardır. Birincisi şudur: Evet, kardeşi olduğu için; canından, kanından bir parça olduğu için anlatılanlar karşısında hassasiyet göstermesi anlaşılabilir Nevşin’in ama o aynı zamanda bir gazeteci. Kardeşlik bağı, ilişkisi meseleye profesyonel bakmasına duvar örmemeliydi.
Kendisi de sonradan yaptığı özeleştiri açıklamasında hatasını kabul ettiği için fazla bir şey demeyeceğim bu hususta, ama ağır sorumlu bulmamdaki diğer nedeni de yazmak istiyorum. Ki, bu neden sadece Nevşin’i değil, bu mesleği yapan, icra eden, hele hele köşe sahibi olan bizleri çok ama çok yakından ilgilendiriyor.
Artık yüklenilmeli
Bu bu köşelerin namusu bize ait. Bize emanet edilen bu alanlarda mümkün olduğunca şahsımızın ve yakın aile bireylerimizin başlarına gelen tatsız olayları taşımamamız gerekiyor. Taşıdığımız elbette olur, ama neyi taşıdığımıza çok ama çok dikkat etmeliyiz. Çünkü yakınlarımıza duygusallıktan kaynaklı toleransımız ister istemez fazla olabilir ve bu bağlılık bizi bazen yanlışlara doğru sürükler.
Özetle, Nevşin adına cidden çok üzüldüm. İki günden beri sosyal medyada linç edilmesi gerçekten çok acı. Onun avukatı değilim ama Nevşin’e artık daha fazla yüklenmenin de çok insani olduğunu düşünmüyorum. Hatalı ama sonuçta niyeti kötü değil Nevşin’in. Ben bütün bu olanların bazılarının iddia ettiği gibi provokasyon amaçlı profesyonel bir senaryo, tiyatro falan olduğuna asla inanmıyorum. Yüzde yüz büyük bir yanlıştı yaptığı, ama ona bu yanlışı yaptırtan da profesyonel duygusallığı oldu bence.
“Kötü bir gazeteci” denebilir, buna itirazım yok ama “Algı yapmak için bu tiyatroyu oynayan alçak bir provokatör” demek çok fazla insafsızca olur.