DW'nin Almanya'da 24 Eylül'de yapılacak seçimlerde Federal Meclis'e girme şansı olan beş partinin liste başı adayları ile yaptığı söyleşi dizisinin bu haftaki konuğu Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) başbakan adayı Martin Schulz oldu. Schulz, Almanya'nın Freiburg kentinde DW Baş Editörü Ines Pohl ile DW editörlerinden Jafaar Abdul Karim'in sorularını yanıtladı.
"Hayal kırıklığına uğradım”
Türkiye ile ilişkiler ve Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakereleri ile ilgili açıklamalar yapan Schulz, müzakerelerin kesilmesi yönündeki görüşünü yineledi. Shulz, "AB'ye üye olması halinde uyması gereken temel ilkeleri her gün çiğneyen biriyle müzakereleri sürdürmenin bir anlamı yok. AB bir hukuk birliği, temel ilkelere, temel haklara dayanıyor. Söz konusu temel haklardan biri düşünce özgürlüğü, gazetecilerin devletin baskısı altında kalmadan çalışabilme özgürlüğü. Bu haklar Türkiye'de sistematik olarak çiğneniyor. Böyle bir ülke AB'ye üye olamaz" dedi.
Türkiye'deki muhalefet ile irtibat içinde olduklarını kaydeden Schulz, "Sayın Erdoğan beni hayal kırıklığına uğrattı, başta büyük bir reformcuydu, şu anda ülkesini tecrit etme yolunda" şeklinde konuştu.
Başbakan olması halinde nasıl bir Türkiye politikası izleyeceği sorusuna ise Schulz şu yanıtı verdi: "Türkiye'nin çok yakın bir müttefik, dost bir ülke olduğu, ayrıca anayasa referandumunun da ortaya koyduğu gibi Türklerin neredeyse yarısının Erdoğan'ın tarafında olmadığını gözeten bir politika izleyeceğim. Ancak Recep Tayyip Erdoğan'ın daha fazla provokasyon yapmasına izin vermeyeceğim."
"Müzakereler kesilmeli"
Türkiye'de tutuklu bulunan Alman vatandaşlarına istinaden "Tüm diplomatik kanalları kullandık, bütün diplomatik yolları denedik" diyen Schulz "İki seçeneğimiz var, ya onları çıkaramayacağız ve Erdoğan politikalarına devam edecek ve AB ile müzakereleri sürdürecek veya onları çıkaramayacağız ama tam da bu nedenle müzakereleri sonlandıracağız" şeklinde konuştu.
Schulz Erdoğan'ın AB ile Türkiye arasındaki mülteci mutabakatını iptal etme ihtimaline ilişkin olarak ise "Erdoğan'ın önünde diz çökmeye niyetim yok. Bize şantaj yapılmasına izin veremeyiz" dedi. Schulz, "Mülteci sorunu nedeniyle Türkiye'de demokrasinin yok edilmesini sineye çekemem" şeklinde konuştu. Ines Pohl ve Jafaar Abdul Karim'e yönelik olarak, "Yarın gazeteci olarak Türkiye'ye gitseniz tutuklanmayacağınızın garantisi yok" diyen Schulz, Türk hükümetinin tutumunun AB değerleri ile bağdaşmadığını ifade etti. Erdoğan'ın mülteci mutabakatını feshedeceğini düşünmediğini belirten Schulz, "Erdoğan mültecilere değil, Türklere kötü muamele ediyor" değerlendirmesini yaptı.
SPD geride
Seçime sayılı günler kala SPD'nin anketlerdeki değerleri düşüş gösteriyor. Son anketlerde yüzde 20 oy oranına ulaşan Schulz, rakibi Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) bir hayli gerisinde. Anket değerlerinin değil sandıktan çıkan sonuçların önemli olduğunu ifade eden Schulz, Merkel'in Almanya'da mevcut durumu idare etme yönünde politikalar izlediğini söyledi. "Birçok kişi ülkenin geleceğine ilişkin endişeli" diyen Schulz, genel olarak Almanya politikasında insanlara ‘hızla değişen bir dünyada hiçbir şeyin aynı kalmayacağını söyleme cesaretinin eksik olduğu' eleştirisinde bulundu.
Schulz, ıssız bir adaya düşse yanına hangi politikacıyı alacağı sorusuna ise "Cem Özdemir" şeklinde yanıt verdi. "Özdemir'i çok yakından tanıyorum, Avrupa Parlamentosu'ndaydı. Çok iyi bir insandır" dedi.
© Deutsche Welle Türkçe
DW, BÖ/EC