“Bugün Prof. Dr. Ayşe Yüksel için buradıyız” diyen Prof. Dr. Türkan Saylan, ÇYDD Genel Merkezi’nde bir basın açıklaması yaptı. Satırbaşlarıyla şunları söyledi:
- Tam 8 yıldır Van’da gönüllü görev yapıyor. 4 yıl rektör yardımcılığı yaptı. Tam 13 bin öğrenciden sorumluydu. Baktı ki 13 bin öğrenci tarikatlar tarafından paylaşılmış. Öğrencilerin gıdasız olduğunu saptadı. Emek arası patates ile 24 saat duran çocukları gördü.
- Kolları sıvadı giysi bankası kurdu. Her çocuk bilgisayara kayıtlı belli süre içinde gidiyor kendine ve ailesine alıyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde giysisiz çocuk kalmadı. Ayşe Hoca daha önce neredeydi demeye başladı öğrenciler.
- Cemaatçilerin dikkatini çekti. Sonra çete davası açıldı biliyorsunuz. Mahkeme görevsizlik kararı verdi.
- İşte orada yapılamayan şimdi gerçekleşti ve gece yarısı Van olaylarıyla bağlantılı olarak tutuklandı. Biz hukukun üstünlüğünden yanayız.
Bu bağlılık bizleri şaşırttı. Dürüst olmak ne denli önemliymiş diye bir tür sağlama yaptık.
Bu yargılamanın başlangıç aşaması bile üniversite hocası olanları, YÖK’ün izni olmadan mahkemeye sevk edilmeleri mümkün değil. Bu nasıl yapıldı bilmiyorum, bunların hesabı sorulacak.
- Orada mahkum edilemedi, bari burada hakkından gelelim dediklerini düşünüyorum. Bizler adaletin gerçekleşmesini istiyoruz.
- Hukuk dışına çıkıldıkça vatandaşın güveni sarsılıyor. Bir tek yargı kaldı güvendiğimiz. Yargının bağımsız olduğuna inanıyoruz. Eminiz sonunda adalet yerini bulacak.
- Bu tutuklanan arkadaşlarımızın her biri haklarını arayacakalar bir bir. Biz sivil toplum örgütü olarak biz de arayacağız. Başaracağımıza eminim.
- Biliyorsunuz bilgisayarlar verildi verilmedi... Bir üyemiz tarafından 10.500 TL’lik bir bağış yapıldı. Bu para ile harddisk almak zorunda kaldık.
- Bu 10.500 TL ile 42 tane harddisk almak zorunda kaldık. Bununla birlikte yaptığımız harcama toplamıyla, 24 ilköğretim öğrencisinin bursu, 84 üniversite öğrencisinin aylık bursunu karşılayabilirdik.
- Bende dün gece bir tuzak yaşadım. Bir programdan 3 öğrenci istediler. Bende bizim bu işlerden sorumlu arkadaşlarımıza telefon ettim sen ayarla dedim.
- Sonra bana telefon geldi. ‘Ben Olgay’ dedi, ben de çok yorgundum. Dedi ki ‘3 tane kardeş vardı, bizden okuyup meslek sahibi olmuşlardı. Onları davet edeyim mi’ dedi. ‘Yalnız devlet memuruymuşlar’ dedi. Ben de ‘Kimseyi zorlamayız o riski alıyorlarsa tamam’ dedim.
- Sabah arkadaş aradı tekrar. ‘Kardelenlerden üniversiteyi bitirmiş birileri var kafamda’ dedi. Ben de ‘O üç kardeşe ne oldu’ dedim. Olgay da ‘Ne üç kardeşi’ yanıtını verince, ‘Sen beni dün gece aramadın mı’ dedim, ‘Aramadım’ dedi.
- Demek ki bizim böceğimiz bir yerlerde mesaj gönderdi. Kim bilir onlar çıktıktan sonra ne söyleteceklerdi.
- Rahmetli annemin Hıristiyanlık meselesi var. Onları da size vereceğim. Annem İsviçre kökenli, ilk defa bir Türk vatandaşıyla evlenip buraya gelmiş. Daha sonra ben olunca gidip Müslüman oluyorlar.
Malum basın bunun ilk satırlarını alıyor. Birinci ikinci üçüncü satırlardan sonra kesiyorlar bunu ve böyle veriyor size.