T24 - Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin’in, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’a 1988 yılında düzenlenen suikast girişimi ile 1993 yılında Özal’ın ölümü arasında önemli bilgilere ulaştığı belirlendi. Savcının, Semra Özal’ın “Tetikçi Demirağ’ı hakikat iksiri vererek konuşturacaktık. Suikasttan sonra toplantı yaptık” iddiasını Taner ve Ağar’a sorduğu öğrenildi.
Toplantıda Taner’in halk arasında “hakikat iksiri” olarak bilinen sodyum pentatol maddesi getirdiğini öne süren Semra Özal, bu madde ile Demirağ’ı sorgulamayı önerdiğini anlattı. Bu ilaç sayesinde Demirağ’ın bağlantılarının çözülebileceğinin düşünüldüğünü belirten Semra Özal, toplantıda böyle bir ilaca dönemin Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’ın izin vermediğini söyledi. Soruşturmayı derinleştiren Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, Özal’ın bahsettiği toplantıda bulunan Ağar ve Taner’in konuyla ilgili ifadelerinin alınmasını istedi. Geçtiğimiz hafta içinde adliyeye gelen Ağar ve Taner’e, İstanbul’daki Özel Yetkili Savcı İsmail Tandoğan tarafından bu toplantı ve hakikat iksiri ile ilgili sorular yöneltildi. Ağar’ın o toplantıya hakikat iksiri getirildiğini kabul etmediği öğrenildi.
Taner de toplantının doğru olduğunu ancak o gün toplantıya hakikat iksiri olarak bilinen sodyum pentatol getirmediğini öne sürdü. Toplantıdaki konuşmada böyle bir iksirin varlığından bahsettiğini ve Ağar’a “Bu iksiri kullanmayı düşünüyor musunuz?” diye sorduğunu belirten Taner, “Ağar ‘Kendi yöntemlerimiz var’ diye cevapladı” dedi. Özel Yetkili Savcı Tandoğan ise, Özal’ın ifadesinde geçen sodyum pentatol konusunun sorulduğunu doğruladı ancak soruşturma gizliliği nedeniyle bilgi veremeyeceğini söyledi.
1988’de Özal’a Kartal Demirağ tarafından bir suikast girişiminde bulunulmuştu. Suikastta, Özal baş parmağından yaralanırken Demirağ vurularak yakalanmıştı.
Hakikat iksiri 2. Dünya Savaşı efsanelerinden
Halk arasında “hakikat iksiri” veya “doğruluk serumu” olarak bilinen sodyum pentotalın geçmişi, 1930’lu yıllara dayanıyor. Bilim adamlarıı tarafından geliştirilmesinin ardından İkinci Dünya Savaşı sırasında etkin şekilde sorgularda kullanılan ilaç, bilinci uyuşturarak iradeyi kırıyor ve sorgulanan şüphelinin doğruyu söylemesini sağlıyor. Halen Amerika’nın bazı eyaletlerinde idam cezasının infazında kullanılan üç ilaçtan ilki. BM, ‘gerçeklik serumu‘ vermeyi işkence kabul ederken, bizim yasalarımızda da ilaç vermek, ifade almada yasak yöntemlerden biri.
Neden otopsi yapılmadı?
Özal’ın en yakınlarından biri olan Güneş Taner, “Özal’a suikast düzenlendiğinde o salondaydım. Orada olup bitenleri anlattım. Rahmetli Özal’ın vefatı sırasında yanında değildim. Onun geçirdiği rahatsızlıklar, vefat etmesiyle ilgili bilgim olup olmadığını sordular. Farklı olarak rahmetli Özal’ın ABD’de daha evvel onunla beraber çalışan doktorları Muammer Aktar ile yabancı doktorunun isimlerini verdim. İki olayayı birbirinden ayırmak lazım. Tabii Özal Ailesi zehirlenme olarak netilendiriyor. Savcı da ikisi arasında bir bağ olup olmadığını araştırıyor. Doğal. Anormal olan şey, bilgi sahibi olmayan birinin bu konuda böyle beyanlarda bulunması. Bu da Özal ailesi. Madem zehirlenme iddiası vardı, neden otopsi yapılmadı. Soruldu, aile istemedi cevabı çıktı. Ailenin o zaman otopsi istemeyip, şimdi bu iddiaları ortaya atması ilginç.”